Kur’an’daki Hz Muhammed (asm) - 1

Himmet UÇ

Kur’an eğitimimiz konusundaki yetersizlikler anlatılmıştır, aynı yetersizlik ve yüzeysellik bugün de devam etmektedir. Peygamberimiz Kur’an’ın muhatabıdır, çünkü vahiy ona gelmiştir. Dialogun üst yanı Allah arzi yanı ise peygamberimizdir. Peygamberimiz ile Allah’ın konuşmalarının bir şemasını çıkarmayı düşündüm, bellki çıkarabilirim, çünkü çok ciddi bir araştırma ve inceleme gerekir. Peygamberlerle konuşmaları onların büyüklükleri ile doğru orantılıdır. Bazan dolaylı bazan dramatik gösterici tarzdadır, Bediüzzaman ona müşahit anlatım diyor. Peygamber çevresindekilere konuşur, mesela Musa as annesi ve kızkardeşi ile. Kur’an da herşey bir nevi Allah ile dialog halindedir, mesela “ Musa dağa bak” der. Dağ da onun muhatabıdır. Bütün nesneler Kur’an da fonksiyoneldir, materyalizmin görevli olmaktan azledip zavallılaştırdığı bütün varlıklar Kur’an ‘da ve evrende önemli yerlere sahiptirler. Kurani evren yorumu hayatımızda yok. Bediüzzaman’ın bütün hayatını Kur’an’ın anlatımına ve mücadelesine hasretmesi bundandır. Bunu Kur’an ‘ı tahlil edince daha iyi anlıyor insan. Bu etüdümde bütün cümleler ayetlerdir. Yorumlar onlara bağlı olarak yapılmıştır.

Kur’an’ın birinci muhatabı Resullullah’tır (asm )

Birinci muhatab ile konuşmaların şekli boyutu daha farklı bir şey, bazan ona direk hitab ediyor, bazan ümmetine hitab ederken, onu aracı olarak gösteriyor. Bazan geçmiş ümmet ve peygamberlerin olaylarını ona gösterirken, anlatırken onu olayların bir seyircisi ve yorumcusu durumuna getirir. Seyrederken takınacağı tavrı ve yapacağı yorumu da ilave eder. Adeta bu ikili ilişkiler bir peygamber eğitiminin bütün safhalarını verir.

Kur’an bir psikolojik, psikanalitik, psikopatolojik konuşmalar zinciri. Allah peygamberini başlangıçta hazırlamak için konuşur, ona “kalk geceleri uzun süreli ibadet et, Kur’an’ı tane tane oku; devamın da ise kalk insanlara tebliğ et, diyor. Peygamberlik görevinde gece ibadeti büyük bir mukavemet testi gibi, onda taviz vermesini istemiyor. Büyük zatların hepsinin hayatında geçe namazı ve ibadeti önemli. Hatta Bediüzzaman bir keresinde kaçırır, bir ağanın oğlu az kalsın elinde ölecek duruma gelir, bunun gece namazı kılmamadan ileri geldiğini ordaki huzzara söyler. Allah peygamberimizi karşılaştığı bütün reddiyelerde bütün inkar ve kabülsüzlük durumlarında ayrı ayrı terapi eder. Sen nezir ve beşirsin, üzülme, kendini perişan etme, senden öncede de peygamberlerle alay edildi, sen yeni değilsin, senden önce de peygamberlere deli dendi, seninle başlamadı bu iş. İnsan okurken peygamberine söylediklerini ağlamamak mümkün değil, nasıl bir ikili konuşmalar ve kabüller zinciri. O zorun zoru günlerde Allah resulünün karşılaştığı saçmalıktan daha beter olaylar karşısında onu yegane büyük tesellicisi Allah’tır. O darboğazlarda vahiy geldiğinde ne hissediyordu, insan o intikal anında onun yanında olmak isterdi.

Peygamberlik öncesi

Hz İbrahim neslinden imam, önderlerin gelmesini istemiştir. Allah insanlara hitaben İbrahim”den mazi sigasiyle naklen anlatır. Bir tarafta konuşmanın muhatabı insanlar, cümlenin nesnesi İbrahim, fail ise Allah’tır. “Şunu da hatırda tutun ki bir vakit İbrahim’i Rabbi birtakım emirlerle sınamıştı. O da onları hakkıyle yerine getirdiğinden Rabbi kendisine “ Seni insanlara başkan (imam ) yapacağım dedi. İbrahim “ Ya Rabbi neslimden de başkanlar (imamlar) çıkar deyince. Allah “ Zalimler ahdime (nübüvvete ) nail olamazlar. “ buyurdu.

Peygamberimizin geleceği Hz İbrahim ve İsmail ‘in Kabe’yi inşa ederken duaları esnasında telaffuz edilmiş ve Allah’ın icraatı içine girmiştir. Allah anlatırken tecessüm ettirir olayı, cereyan ediş anında olayı nakleder. Anlatımın en ideal olanını yapar. Çünkü anlatımın sahibi O, ayrıca mekanı da nazara verir Allah sadece söz ile iktifa etmez. “İbrahim ile İsmail Beyt-i Şerif’in temelerini yükseltirken şöyle dua ediyorlardı. Anlatım onlardan naklen yapılmıştır. “ Ey bizim Kerim Rabbimiz, yaptığımız bu işi kabul buyur bizden. Hakkıyla işit ve bilen ancak Sensin.

Ey bizim Yüce Rabbimiz, bizi yalnız sana boyun eğen Müslüman kıl. Soyumuzdan da yalnız sana teslimiyet gösteren bir Müslüman ümmet yetiştir ve bizlere ibadetimizin yollarını göster, tevbelerimizi kabul buyur. Muhakkak ki tevbeleri en güzel şekilde kabul eden çok merhametli olan ancak sensin. Ey bizim Rabbimiz, onların içinden öyle bir resul gönder ki kendilerine senin ayetlerini okusun, onlara kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları tertemiz kılsın. Muhakkak ki aziz sensin. Hakim sensin, üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibisin. “ Allah bu duayı kabul etmiş ve Hz Muhammed’i peygamber yapmış ve o duaya icabet etmiştir. Vermek isteyince istemeyi vermiş ve öğretmiştir.

Hz Peygamber’den Tevrat ‘da bahsetti, Yahudiler onu bildiler ve beklediler ama geldiğinde de inkar ettiler. “Onlara Allah tarafından ellerindeki Tevrat’ı tasdik eden bir kitap gönderildiği zaman, daha önce kafirlere karşı zafer kazanmak için “ahir zaman peygamberi hakkı için” dua ettikleri halde evet o tanıyıp bekledikleri peygamber kendilerine gelince-kendilerinden olmadığından- onu inkar ettiler. “

Allah diğer peygamberlere de Muhammed asm nin geleceğini ve onu kabullenmelerini söyler. ”Hem Allah vaktiyle peygamberlerden “ size kitap ve hikmet vermemden sonra sizin yanınızda bulunan kitabı tasdik edici bir peygamber geldiğinde mutlaka ona inanıp yardımcı olacaksınız” diye söz almıştır. Allah “ bunu kabul ettiniz, bu ağır yükümü sırtınıza aldınız mı ?” dediğinde onlar “ kabul ettik” diye kesin söz verince. Allah Taala “ siz de şahit olun, zaten ben de sizinle beraber şahitlik edeceğim” buyurdu.

Tevrat ve incil’de özelliklerini gören geçmiş dinlerin tabiileri de Muhammed asm inanırlar ve kabul ederler. “Onlar ki yanlarındaki Tevrat ve İnciller de vasıfları, özellikleri yazılı o peygambere tabi olurlar. “

Hz Meryem de peygamberimizden haber vermiştir. “Vakti geldi Meryem’in oğlu İsa da “ Ey İsrail oğulları dedi ben size Allah’ın Resulüyüm. Benden önceki Tevrat’ı tasdik etmek benden sonra gelip ismi Ahmet olacak bir resulü müjdelemek üzere gönderildim. Ne zaman ki o Resul açık açık delillerle kendilerine geldi, “ bu kesin bir büyüden ibarettir “ dediler. “

Allah önceki peygamberlerin vaka özetlerini peygamberimize anlatır ve bunları ona Resul olduğu için naklettiğini ifade eder. Bahsedilen vaka Davut-Talut ve Calut arasındaki olaylardır. “ işte bunlar Allah’ın ayetleri olup, biz sana onları dosdoğru bildiriyoruz. Sen elbette gönderilen resullerdensin. ”

“ İşte senden önce peygamberler gönderdiğimiz gibi seni de kendilerinden önce nice milletler geçmiş olan bir millete gönderdik ki sana vahyettiğimiz Kitabı onlara okuyasın. Onlar ise Rahman’a nankörlük eder, O’nu tanımazlar. De ki “ O benim Rabbimdir, ondan başka ilah yoktur. Ona dayandım, tevbem ve dönüşüm yalnız O’nadır. “

 

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.