Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Fussılet Suresi 25-29. ayetlerinde mealen şöyle buyuruyor:
25-Onlara (birtakım) arkadaşlar (şeytanlar) musallat ettik de önlerinde ve arkalarında bulunan şeyleri kendilerine süslü gösterdiler; (*) böylece kendilerinden önce gelip geçen cin ve insan toplulukları hakkındaki (azâba dâir) söz, kendi üzerlerine hak oldu. Çünki onlar hüsrâna uğrayanlardı.
26-İnkâr edenler ise dedi ki: “Bu Kur’ân’ı dinlemeyin ve onda (o okunduğu zaman) ma‘nâsız sözler söyleyin (gürültü yapın), belki (bu sûretle) üstün gelirsiniz!”
27-Sonunda o inkâr edenlere mutlaka şiddetli bir azab tattıracağız ve mutlaka onları, yapmakta olduklarının en kötüsü ile cezâlandıracağız.
28-İşte bu, Allah’ın düşmanlarının cezâsı ki, ateştir. Âyetlerimizi bilerek inkâr etmekte olmalarının cezâsı olarak orada onlara ebedîlik yurdu (olan Cehennem) vardır!
29-İnkâr edenler der ki: “Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi dalâlete düşürenleri bize göster; o ikisini ayaklarımızın altına alalım da, en aşağılıklardan olsunlar!” (**)
(*) Burada geçen, “önlerinde bulunan şeyler”den maksad, dünyanın nefsânî cihetleri; “arkalarında bulunan şeyler”den maksad ise, âhiret işlerini bırakmak, dirilme ve hesâbı inkâr etmektir. (Beyzâvî, c. 2, 352)
(**) Bu “iki kişi” husûsan cinlerden olan İblis ile insanlardan Hz. Âdem (as)’ın oğlu olan Kābil’dir. (Kurtubî, c. 8/15, 357)