Küfür karşısında 'dillerim dolanmadan'

Caner KUTLU

Kâfir evrensel dili yani yaratılışın, fıtratın dili olan hak dilini elbette bilir.

Ancak bu dili bozar.

Aslında 'fıtrat yalan söylemez'dir.

Bu nedenle kâfirin işi evrensel dilde çoğu zaman bağlantıları kesmek, olanı örtmek, yerine hayâlin olmayan başıbozuk denklemlerini koymaktır.

Evet küfrün hileleri çok zayıftır. Çünkü hayâlin her an uçabilecek, yok hükmünde olan vehimlerini kullanır.

Bu nedenle çok kısa sürer, anlıktır; yeteneği, hayaline kapılanları o bir anda altüst etmekten ibarettir.

Kâfir fıtratın dilini dolandırmaktan başka bir yol izlemez.

Net olamaz.

Netliğin bozulduğu yerde küfür  konuşmaya başlamıştır.

'Allah, âyetlerini böylece (net olarak) açıklar' çünkü...

Kâfirin işi açık yolları örtük göstermektir.

Evet, Kâinatın ve içindekilerin ortak bir 'hak dili' vardır; tabiatın bu dilini çözmek 'her şeyin teorisi'dir.

Buna göre her neye kulağınızı dayasanız aynı dili konuştuğunu duyarsınız.

Bir sivrisineğin vızıltıları ile yıldızların gürültüsü aynı dili konuşur.

Ancak küfrün tuzağına düşen gafil kulağı duymaz, Kehkeşan’ın halka-i zikrindeki dillerini anlamaz, göğün ışıklı şâhidlerini göremez olur.

'Hep beraber nutka gelmiş, hak lisanıyla' denilene kulak kabartmaz.

Kâfir 'hak lisanı'nı bilir, ancak anladığı halde konuşmaz ve konuşturmaz.

Yaratılışın dili olan 'Hak dili'ni unutur ve unutturur.

İslam yazılarını okumaz ve okutmaz.

'Böyle yüz bin dille yüz bin bürhan gösteririz
İşittiririz insan olan insana' diyen yıldızları göğün içinde bulamaz.

Bulsa da gözünü yıldızlara siper etmeyi dener.

Kendini perde yaparak yıldızsız gecelerden dem vurur, insanları trajediye mahkûm eder.

'Kör olası dinsiz gözü, görmez oldu yüzümüzü,
Hem işitmez sözümüzü. Hak söyleyen âyetleriz biz' diyen her şeyin içindeki yüzünü, sözünü  hayâlin canavarlarıyla korkutur, teneke çalar gibi gürültüleriyle susturur.

Kâfirlerin dilleri dolandırmasına karşın burhanlarla savaşmak müminlerin, dedeleri İbrahim peygamberden (a.s.) kalan bir mirasıdır.

Mûsa peygamberin (a.s.)ağzındaki taşların 'hak dili'ni dolanmadan konuşturması gibi konuşmalarıdır.

Büyük peygamberin (a.s.m.) ellerindeki taşların şehâdeti gibi şâhid gösterebilmeleridir.

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.