Küçük taşlar nasıl tesbih eder?

Mehmet PAKSU

Canlı cansız, insan hayvan, görünen görünmeyen her varlık Allah'ın birliğini gösterir.
İmam Gazali, "Her şey Allah'ı hamd etmekle tesbih eder; âyeti için, 'Ahmak adam, cansız varlıklarda da hayat, akıl ve ifade düşünerek, onların sübhanallah diyeceklerini' zanneder.
Hâlbuki bunlar bu şekilde değil, vücutlarıyla tesbih ederler, Allah'ın birliğine şahitlik ederler. Nitekim 'Her şeyde O'nun birliğine delalet eden alametler vardır' buyrulur" diyor.

Ya Peygamberimizin küçük taşları eline alıp da onların tesbihlerini işitmesi nasıl oluyor bu durumda? Gazali her şeyin (ayet, hadis) bâtın manasını araştırmayı doğru bulmuyor. Burada kendisi bu işi yapıyor. Bunu siz nasıl açıklarsınız? (Rumuz: Bilal)

"Her şeyde O'nun birliğine delalet eden alametler vardır" sözü İbn Mu'tez isimli bir şaire aittir.

Canlı cansız, insan hayvan, görünen görünmeyen her varlık Allah'ın birliğini gösterir. Bu batın/gizli mana değil, zahir/açık manadır.

Her varlık bir sanat eseridir. Sanat eseri kendinden önce sanatkârını tanıtır, Yaratanının varlığını ve birliğini gösterir.

Çünkü Yaratan olmazsa, o varlık olmaz, sanatkâr olmazsa sanat eseri meydana gelmez, sanat eserinden söz edilmez.

Ressam olmazsa resimden, heykel olmazsa heykeltıraştan, bestekâr olmazsa besteden, hattat olmazsa hat sanatından söz edilmez.

Bunun için sanat eserini görür görmez hemen sanatkârını merak eder, sorarız, öğrenmek isteriz.

Selimiye, Süleymaniye camileri Mimar Sinan'la tanınır. Mimar olmazsa ne bu camiler olur, ne sanatı anlaşılır ne de önemi ve değeri bilinir.

***

Sanatkâr ve Yaratıcı bir olur, tek olur, bir tane olur. Her varlık tek elden çıkar, bir tek Yaratıcının eseri olarak vücut bulur.

Bir eserde sanattan, düzenden, güzellikten, mükemmellikten ve ölçülü olmaktan söz ediliyorsa, mutlak surette Yaratıcısının bir olması gerekir. Başka türlü olması düşünülemez. Düşünülecek olsa her şey birbirine karışır.

Çünkü bütün varlıklar birbirleriyle irtibatlı, ilişkili ve iç içedir. Bir çiçeğin olması için toprak lazım, su lazım, güneş lazım, dünya lazım, kâinat lazım. Bir çiçeği yapan ve yaratan bütün kâinatın yaratıcısıdır.

Bir varlığı idare eden bütün bir dünyayı, evreni idare edendir. Hiçbirisi başka bilinmez bir güce ve ele verilemez. Verildiği an her şey altüst olur, hiçbir şey bulunduğu halde kalmaz.

Bu açıdan varlıkların Allah'tan başka tesadüfe, doğaya, tabiata havale etmek, kendi kendine olduğunu düşünmek öyle karmaşa meydana getirir ki, hiçbir şeyin anlamı ve değeri kalmaz.

Bütün varlıklar, en küçüğünden en büyüğüne, atomdan kâinata varıncaya kadar Yaratıcısını tanıttığı gibi; var oluşuyla ve kendine has diliyle Rabbini tanır, zikreder ve tesbih eder.

Bu zikir ve tesbihte bazı varlıklar değişik sesler çıkarabilirken, çoğundan hiçbir ses seda duymayız. Zaten o varlığın tesbih etmesi demek, Yaratıcının mükemmel olduğunu göstermesidir, hiçbir fiilinde ve işinde eksik, noksan, abes ve çirkinliğin bulunmaması demektir. Yoksa her şeyin insan gibi "Lâilahe illallah, sübhanallah, Allahüekber" demesini kimse beklemez ve istemez.

***

Bir mucize olarak bazı zamanlar, Peygamberimizin eline aldığı küçük taşlar insan gibi ses çıkarmışlar, Allah'ı zikretmişler, tesbih etmişler. Fakat bu olay her zaman olmamış. İhtiyaç halinde meydana gelmiş, birçok insan bu mucize karşısında iman etmiştir.

Zaten mucize olağanüstü bir olay demektir. Yüce Allah'ın peygamber olarak gönderdiği insanın davasını tasdik etmesidir, onun peygamberliğini bu mucizeyle onaylamasıdır.

Bugün

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.