Korona günlüğü-XX

Şahin DOĞAN

Tatsız bir sabah. Keyifsiz bir kahvaltı. Evin gereksiz bazı işleri. Binlerce defa yaptığım ama her defasında sanki ilk defa yapıyormuşum gibi telaşlı olduğum gereksiz işler. Gereksiz diyorum ama belki de hayattaki en gerekli işler bunlar. Pazara gittim maskem olmadığı için içeri almadılar. Herkese bedava vereceklerdi ama bir haftadır müracaatımızı yaptığımız halde gelmedi. Eczaneden paramızla almak istiyoruz yok diyorlar. Kara borsa devri başladı. Korona uzun sürerse insanlığın yarısının cinnet geçirmemesi içten bile değil.

Maaşı geçtim, borçları dağıttım, cepte gelecek aya yetecek metelik kalmadı. Adım atmak, nefes almak parayla. Güneş Allah’ın, su Allah’ın, doğalgaz Allah’ın yeryüzü hepsi Allah’ın ama bunlardan yararlanmak için para ödüyorsun. Su faturası, elektrik faturası, doğalgaz faturası, telefon faturası aylık toplam yaklaşık sekiz yüz lira. Buna kirayı da eklersen ortalama bin beş yüz lira. Bin beş yüz lira bir aylık ölmemek için zaruri ihtiyaç. Yemeyi, içmeyi, giymeyi saymıyorum daha. Asgari ücret iki bin beş yüz lira.

Can sıkıntısı zor ama geçim sıkıntısı ondan çok daha zor. Çok insandaki can sıkıntısının tek sebebi geçim sıkıntısı. Allah’ın ücretsiz dağıttığı şeyleri bazı insanlar temellük edip ücretli dağıtıyor insanlara. Bütün borçları ödedikten sonra karantinaya devam. Şimdi ne yapayım? Lanet olası soru bu. Necip Fazıl cinnet Mustatili’nde bu sorunun en büyük işkence olduğunu söyler haklı olarak. Sabah kalktım, kahvaltı yaptım, lüzumsuz bazı işleri hallettim, eve döndüm, namaz kıldım, çocuğun ödevine yardım ettim, bitti. Ee şimdi ne yapayım? Bu soru ile muhatap olmak yaptığım bütün işlerden çok daha sıkıcı ve zor.

Kitap mı okusam, yazı mı yazsam, film mi izlesem, hanımla kavga mı etsem? Günlerdir aynı dört duvar arasında çocuklarımız bizden sıkıldı, biz onlardan. Akşam sağlık bakanını ve Fatih Portakal’i dinle, ardından uzmanları. Tolstoy’un Hayat Üzerine Düşünceler’ini karıştırdım biraz. Stefan Zweig haklı, romancı vaiz olunca çekilmiyor. Kroyçer Sonat’ı harika. Çünkü orda sanat var vaaz yok. Geçen kıymetli bir arkadaş beğendiğim en güzel yedi kitabı sordu. Şöyle cevapladım: Çok var ama illa yediye indirmem gerekirse şöyle sıralayabilirim: Huzur, Bu Ülke, Suç ve Ceza, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Bir Adam Yaratmak, Kürk Mantolu Madonna, Kroyçer Sonat.

Güzel bir kitap okuyabilmek için yüzlerce kötü kitap okumak zorunda kalıyor insan. Bir insanın ömrü dünyadaki bütün kitapları bırakın okumaya karıştırmaya bile yetmez. Onun için bütün zamanların en iyilerini okuyun der Schopenhaer. Mümkün olsaydı çok beğendiğim kitapları bir daha okumak isterdim. Ama ilk okuduğum lezzeti bulamam endişesiyle korkuyorum bir daha okumaya. Bizden binlerce yıl sonra insanlar gelecek bizi tarih kitaplarından okuyacaklar. Okumalarına gerek yok seyredecekler bizi. Çünkü her şeyimiz kayıtlı artık. Tabi bu malzeme o zamana kadar kalabilse.

Düşünüyorum beş bin yıl sonra arkeologlar Balıklıgöl civarında kazı yapsalar neler bulurlar acaba? Mimari malzeme dışında bazı ciğer şişleri, birkaç balık yemi ve tabağı belki de. Bu buluntulardan yol çıkarak etnologlar ve antropologlar nasıl bir yorum yaparlar çok merak ediyorum. İnsan her şeye maruz kalan bir varlık: Doğaya, tarihe, zamana, mekana… Kim bilir, bizden sonra aradan milyonlarca yıl geçecek, insan tarihe karışacak, gezegenimizde kara-deniz dağılımları yaşanacak. Belki de başka gezegenlerde bizimkine benzer nice hayatlar sona erdi.

İnsanlığın tarihi gezegenin tarihine kıyasla göz açıp kapamak kadar kısa. Aynı şekilde gezegenin tarihi kainatın tarihine kıyasla o kadar kısa. Belki de sonsuz bir düzensizlik içinde geçici bir düzen yaşadığımız her şey. Evrende milyarlarca galaksi var, her galaksinin içinde milyarlarca yıldız var ve bazı yıldızlar dünyamızdan binlerce defa büyük. Bunların hepsi iç içe üstelik. Her an bunlardan biri bizim dünyaya çarparak darmadağınık edebilir. Bunun şimdiye kadar olmaması bundan sonra olmayacağı anlamına gelmiyor.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.