Kastamonu Lahikası Sempozyumundan İntibalar

Dursun SİVRİ

Risale Akademi’de Kastamonu Lahikası ile ilgili tahlil, yorum değerlendirme çalışmaları üç ay boyunca yapılmıştı. Sempozyum sunumu yapanların bir kısmı o çalışmalarda görev alan arkadaşlardı.

Kastamonu Lahikasından 153-154. mektupların tahlil, müzakere ve değerlendirilmesi vazifesi bize verilmişti. Bu sempozyumda da “Marifetullah’a akıl ve kalbin imtizacı” konulu bir sunum yapma vazifesi nasib oldu. İnşaallah maksat hâsıl olmuştur.

Programın en yoğun bölümü ikinci gündü. Eş zamanlı iki ayrı salonda panel oturumları yapılıyor. Takip etmek zor oluyordu.

Oturum aralarında da mini röportajlarla zamanı etkin kullanmaya gayret ettik. Birçok ilim erbabını yakınımızda yakalamışken gerek kendi sunum konularını, gerekse umumi değerlendirmelerini alma fırsatımız oldu.

Bu sempozyumun en şanslısı olarak kendimi görüyorum. Bütün konuşmaları yakından takibin yanında -sayısını bilmiyorum ama- en az on beş kişi ile kısa röportajlardan da ayrıca istifade etmek imkânımız oldu.

Tatlı bir telaş var. Her sunum yapan çok orijinal tespitler yapmış paylaşıyor. Hiç birini kaçırmak istemedik.

Bu kadar yüksek kapasiteli potansiyeli bir arada bulabilme fırsatını her zaman yakalamak mümkün olmuyor.

Risale-i Nur’un ne büyük okyanus, hazine olduğunu bir kanaat olarak biliyor kabul ediyoruz.

Kastamonu Lahikası’nın satır aralarında tebliğ sunan kaşifler ne çok kıymetli madenler bulmuşlar? Hayretlerimizi artırdı.

Akademik ortam olarak Kastamonu Üniversitesi'nde ev sahipliği yapan Rektör Prof.Dr. Seyit Mehmet Şen beye teşekkür ederiz.

Risale Akademi ve bu organizasyonun külfetini yüklenen İlim Yayma Cemiyeti yönetici ve görevlilerinin çok titiz gayretleri her türlü takdire şayan bir tablo idi.

Şube Başkanı Fatih Köse ve çalışma arkadaşları, üniversite öğrencileri en ince detaylara kadar süreci ihmal etmeden, zaman ve süreç yönetiminin en güzel ve örnek pratiklerini ortaya koydular.

Çok boyutlu bu organizasyonda planlama, uygulama, kontrol etme, düzeltme döngüsü en güzel bir şekilde ortaya konuldu. Bu bir Ar-Ge tasarım meselesidir.

Risale Akademi adına bu tür programların mutfağında, planlama ve tasarımında sessiz ve etkin çalışmalar yapan Doç. Dr. İsmail Yıldız pek sahnede görünmeyen isimsiz kahramanlardandır. İşleyişin her anını yakın takip edip en ufak aksamaya meydan vermeden eş zamanlı ve arda arda yapılan toplantıların vaktinde gerçekleşmesini temin etti.

Geçtiğimiz üç yıl içinde Risale Akademi müstakil ve Belediye, Üniversite, Sivil toplum kuruluşlarıyla müşterek 130 program gerçekleştirmiş. Bunları 17’si Sempozyum.

Artık çok boyutlu programların organizasyonunda uzmanlaşma ileri dereceye çıkmış.

Büyük çaplı kurumlar ve kamu kurumları sempozyum benzeri programları iki senelik periyotlardan daha sık aralıklarla yapamadığını dikkate alırsak Risale Akademi’nin ne yüksek bir organizasyon kabiliyetine ulaştığına da dikkat çekmek isterim.

Bilim dünyası, basın ve akademik çevrelerle iletişim süreçlerini çok titiz çalışmalarla yürüten Eğitimci Ali Irmak beyin gayretlerini,

Yer, tarih, partner kuruluş, ulaşım, konaklama, servis gibi hizmetleri, bütün aile fertlerini seferber eden Mehmet Şahin hoca, her toplantının destek hizmetlerinde yoğun mesai hasreden oğlu tıp talebesi İnt. Dr. Ahmet Şahin ve annesi Nuran Şahin hanımefendi dâhil Şahin ailesi kahramanlık destanı yazıyorlar.

Tebliğ, sunum, makale ve benzeri materyalleri derleyip toplayan, yayına hazırlayan Arşivci-Araştırmacı Kadir Aytar,

Medya üzerinden tanıtım ve duyurusunda etkin bir zemin ve internet medyasında bir marka olan Risale Haber’in teknik ekibinde yine sahne arkasında kesintisiz hizmet veren Kemal Benek’i de tebrik ediyoruz.

Evet böyle heyecan ve hareketlere vesile olan projelerin fikri yönüyle keşif ve tasarımında ve uygulamanın her aşamasında yer alan mümkün oldukça kendini geride tutmaya gayret eden kurucu arkadaşlarımızın da hakkını teslim edip tebrik etmeden geçemeyiz.

Kamu kuruluşları ve akademik dünya Risale-i Nur’u yeni keşfediyor. Bilim adamlarının Risalelerden çıkarımları da sıradan bakış açılarından farklı oluyor.

Yıllardır defalarca okuduğumuz bir metinde ne harika keşifler yapmışlar? İnsan hayretten hayrete düşüyor.

Bugün insanlığın yaşadığı problemlerin güç, imkân ve tekniklerin çözümünde aciz kaldığı noktada, çözümün Risale-i Nur’da olduğunun yeni farkına varılıyor.

Bütün alternetif yollar denenip çıkış yolunun Kur’an’ın bu asra bakan ihtiyaçlarına cevap ve yorumları ihtiva eden Bediüzzama’ın Risale-i Nur’larıdır.

Dost Tv. Programlarından tanıdığımız Eğitimci Yazar Seyfettin Bulut kendine özgü orijinal ifadelerinden dikkatimizi çeken iki cümle şunlardır:

“Mehmet Akif Ersoy’un ‘Kur’an’dan alıp ilhamı asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı’ sözünün bugüne uyarlanan şekli, ‘Risale-i Nur’dan alıp ilhamı asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı’ olmalı.”

“’Taklidi iman ile tahkiki iman’ üzerinden bir kıyaslama yapılacak olursa, bu gün bir de ‘taklidi nurculuk ile tahkiki nurculuk’ söz konusudur. Risale-i Nur’un keşfedilmesi ve hayata yansıması lazım. Buna benzer programlar taklitten tahkike geçişe vesile olmaktadır.”

Sempozyumun koordinasyonunda bel kemiği olan Kastamonu İlim Yayma Cemiyeti Başkan Yardımcısı Ertuğrul Kaba soyadıyla ma’kûsen mütenasip çok nazik bir beyefendi. Destek hizmetleri, ulaşım, sevkiyat, yeme, içme, konaklama ve benzeri hizmetleri o kadar iyi yönetti ki, hiçbir aksama ve gecikme olmadı. Birçok öğrenci seferber oldular. İlim Yayma Cemiyetinin çalışmalarına katılan bu öğrenciler, bu sempozyumda Ertuğrul Beyin asistanı olarak görev yaptılar. Programdan sonra yapılan gezide de turizm rehberliği görevini üstlendiler.

Denizli Pamukkale Üniversitesi İnşaat Mühendisliğinde okuyan ve sırf bu sempozyum için katılan Kutsal Yıldırım diye şevkli bir delikanlı ile tanıştık. Profesyonellerin kullandığı bir fotoğraf makinesi ile bütün sunumları pür dikkat izledi ve resimlerini aldı.

Kastamonu Lahikasında ismi birkaç yerde geçen Hilmi Bey var. O zamanın valisini vurmak için vilayet binasına yönelir, bunu pencereden gören Bediüzzaman Hilmi Bey’i vazgeçirir. Hilmi Bey Risale-i yazımıyla uğraşır, oğlu da yemek götürme hizmetlerinde bulunur.

İşte o Hilmi Bey’in üstadımızın o zaman hizmetlerinde bulunan oğlu, Erdal amca da oraya getirildi.

Orhan Salcı hoca o hadiseyi ve amcamızı tanıtan bir konuşma yaptı. İleri yaşına rağmen şuuru yerindeydi.

Kapanış konuşmalarının sonuncusunu yine Belediye Başkanı Sayın Tahsin Babaş yaptı.

Salona girmeden ayaküstü kısa bir röportaj teklifimizi kırmadı. Her ne kadar profesyonel gazeteci sayılmayız ama gördüklerimizden tahrik edici sual sormanın güzelliklerini tahmin edebiliyoruz.

Sual olarak; “Sayın başkan bu ne cesaret Ekim 2014’te bir panel, şimdi bir sempozyum tebrik ederim.” diye soruyu daha bitirmeden.

“Ne korkması ya?” diye başladı. “Kastamonu ezelden kahramandır. Evliyalar diyarıdır. Anadolu’nun dört temel sütunundan biri olan Şaban-ı Veli Hazretleri burada yatıyor. Diğerleri, Mevlana, Hacı Bektaş Veli ve Hacı Bayram’dır. Bediüzzaman Hazretleri de burayı şereflendirmiş, bazı eserlerini burada telif etmiş, mânevi ve inanç dünyamıza katkıları olmuştur. Allah’ın inayetiyle ve onların himmetiyle bizim korkumuz olmaz. Biz böyle faaliyetlerle guru duyuyoruz.” dediler ve kahramanlıklarını göstermiş oldular.

Kapanış konuşmasında ise “bu programlarının süreklilik arzetmesi gerekir” diyerek Bediüzzaman’ın Kastamonu’da telif ettiği Ayetü’l-Kübra eseri için “Ayetü’l-Kübra Sempozyumu”nun ön mutabakat kararını da deklare edilmiş oldular.

Daha nice böyle feyizli yoğun programlarda buluşmak temennisiyle emeği geçen bütün hizmet ehlini tebrik ediyorum.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.