×
Anasayfa
Risale-i Nur
Özel
İslam
Bediüzzaman
Nur Talebeleri
Güncel
Dünya
Aile
Ayasofya
Eğitim
Ramazan
Tefekkür
Osmanlıca
Röportaj
Risale-i Nur'u Sadeleştirme Tartışması
Hayat
Otomobil
Bilim - Teknoloji
Kültür Sanat
Edebiyat
Ekonomi
Toplum
Sosyal - Medya
Sağlık
Kitaplık
Spor
Kariyer
Ajanda
İlan - Tanıtım
Kutlu Doğum Etkinlikleri
العربية
Bilgi Bankası
☰
Anasayfa
Kastamonu Lahikası Haberleri
Bediüzzaman: Derd-i maişetin verdiği dehşetli belâ içinde Risale-i Nur'a çalışmak, bir inâyet-i İlâhiyedir
Bediüzzaman: Bu kadar esbab-ı tefrika içinde vahdetinizi muhafaza, hakikaten bir harikadır
Bediüzzaman: O casusa, 'Risale-i Nur'u siyasete âlet edemeyiz' dedim
Bediüzzaman: Çok mühim dualara, duamızın da, binden bir hissesi olmuş
Bediüzzaman: Merhume Zehra belinde odun taşıyordu, ta Hafız eşi Nurları yazsın!
Bediüzzaman: Sakın! Dikkat ediniz, birbirinizi tenkit ettirmeye meydan vermeyiniz
Bediüzzaman: Plân budur, 'Risale-i Nur talebeleri içinde tesanüdü bozmak'
Bediüzzaman: Ehl-i dalâletin tesanüdü sarsmak istediklerini hissettim ve anladım
Bediüzzaman: Kusurunu görmeyen bir kardeşimizi ikaz için yazılmış ince bir meseledir
Bediüzzaman: O iki Hizb, bu zamanda gayet parlak bir muzafferiyet-i Nuriyedir
Bediüzzaman: Güneş bir soba, bir lâmbadır, odununu, gazyağını veren kimdir? Bil, ayıl!
Bediüzzaman: Sen de benim gibi, dünyayla iki cihetle alâkan kesiliyor
Bediüzzaman: Risale-i Nur'un hizmet ettiği hakaik-i imaniye herşeyin fevkindedir
Bediüzzaman: Sözler mecmuası, hem hocaları, hem muallimleri Nurlara çekti
Bediüzzaman: Ne vakit bu Hizbi okumuşsam, sıkıntıyı, usanç ve yorgunluğu izale ediyordu
Bediüzzaman: Kürtçe 'meftihâne' nâmında bir ziyafet verdiklerine tam bir misâl
Bediüzzaman: Elemtere Keyfe suresi bu asrımıza da bakıyor, ders veriyor
Bediüzzaman: Derd-i maişet zaruretine karşı, iktisat ve kanaatle mukabele etmeye zaruret var
Bediüzzaman: Sizlerdeki erkânın verdikleri karar benim reyimin fevkinde inşaallah isabet eder
En cüz'î işlerimiz de tesadüf değil, kastî tevafuktur
Bediüzzaman: Rahmânürrahîm, bazan kişinin dünyada istediği bir cama mukabil, âhirette bir elmas verir
Risale-i Nur hizmetinde görülen inâyet-i Rabbaniyenin bir kaç nümunesi
Bir dessas casus adam, Risale-i Nur şakirtleri aleyhinde çalışıyordu
Bediüzzaman: Gaybı bildirmemekte Cenab-ı Erhamürrâhimînin çok büyük bir rahmeti saklı
Bediüzzaman: Bir nur gelecek, bir nuranî âlemi göreceğiz
Bediüzzaman: Bizim mesleğimizde sohbet-i suriye ehemmiyeti azdır
Bediüzzaman: Gayet mahrem risaleler, bir nâmahremin eline geçmiş
Bediüzzaman: Eşedd-i zulümle rızık hakkında bir dehşetli ameliyat
Bediüzzaman: İman-ı billâh ve iman-ı bi'l-yevmi'l-âhir, âlem-i İslâmiyetin iki kutbu ve iki güneşidir
Bediüzzaman: Nur fabrikasının divanında verdiğiniz kararlar, ne olursa kabulümüzdür
Bediüzzaman: Risale-i Nur, yüze yakın din tılsımlarını (sırlarını) hall ve keşfetmiştir
Bediüzzaman: Zulme rıza zulümdür, taraftar olsa, zâlim olur
Bediüzzaman: Eski Said çok zaman Medresetü'z-Zehrayı gaye-i hayal ederek çalışmış
Ümmetimden bir taife kıyâmete kadar galibâne hak üzerinde devam edecektir
Bediüzzaman: Müslümanların helâketleri ne vakitten başladı, ne vakte kadar devam eder?
Risale-i Nur, Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyânın bu zamana mahsus bir i'câz-ı mânevîsidir
Bediüzzaman: Benim pek az gıdayla yaşadığımın sırrı o imiş
Bediüzzaman: Validen benim de validemdir, dualarıma hissedar ediyorum
Bediüzzaman: Çocuk taziyenamesini benim yerimde okusun
Bediüzzaman: Zekâtın hayat-ı içtimaiyede derece-i lüzumu ve ehemmiyetli kıymeti ispat edilmiş
Bediüzzaman: Risale-i Nur hakikatlerine gıdaya ihtiyaç gibi bu zamanda ihtiyaç var
Bediüzzaman: Risale-i Nur şakirtleri, gelen itirazları böyle karşılasın
Bediüzzaman: İstanbul ulemasının en büyüğü ve en müdakkiki eski fetvâ emini demiş ki
Bediüzzaman: Bu dehşetli ihtikârdan (vurgunculuk) çıkan açlık, yaşamak damarını yaralandırıyor
Bediüzzaman: Acaba Risale-i Nur hakkındaki bu yeni hâdisede veçh-i adalet ve rahmet nedir?
Bediüzzaman: Dehşetli bir gıybeti işaret eden Kur'ân'ın birtek âyetinin birtek işareti
Bediüzzaman: Bu zaman, bir kaç alanda gayet ehemmiyetli birer müceddid ister
Allah'ım, göğsümü îmâna ve İslâma aç