Kastamonu Lahika düsturları–34 (Nurlu vazifelerin farkında olmak)

Afife ARTIK

Bediüzzaman, Kastamonu Lahikası’nda kendi vazifesinin bittiğini talebelerin vazifelerinin ise devam ettiğini ifade ediyor. Risale-i Nur’un, imanın âli hakikatlerini tamamiyle ihata ettiğini bununla beraber bazı parçaların izah ve tafsil edilmesi gereğini vurgulayan Bediüzzaman, nur talebelerinin vazifelerini böyle sıralıyor:

1. Şerh 2. İzah 3. Tekmil 4. Tahşiye 5. Neşir 6. Talim 7. Telif 8. Tanzim 9. Tertip 10. Tefsir 11. Tashih 12. Beyan 13. İspat 14. Cem 15. Tafsil.

Bu vazifelerden bazıları ciddi bir uzmanlık gerektiriyor; tefsir, telif, tekmil ve şerh gibi. Risale-i Nurdaki manaları ve bütünlüğü muhafaza ederek konuların daha iyi anlaşılmasını sağlayacak bu dört vazife yeni bir eser telifini gerektirdiğinden ciddi bir donanım ve Risale-i Nur’a vukufiyet ile ancak icra edilebilir.

Bazı vazifeler ise muhtevadan çok şekle yönelik vazifeler; tashih, tertip, cem ve tanzim gibi. Bu vazifeler Risalelerdeki parçaları bir konu etrafında yeniden sıraya koymak manasına geldiğinden yukarıdaki dört vazife gibi ciddi bir vukufiyet olmadan da yerine getirilebilecek vazifeler.

Şimdi bu onbeş vazifenin kısa tanımlarına bakalım:

Beyan: Açık seçik kılmak; açıklamak, anlaşılır hale getirmek, ilân etmek, ifade etmek

Tahşiye: Açıklayıcı ve tamamlayıcı bilgiler ilave etme

Şerh: Bir eserin daha geniş biçimde açıklanması amacıyla kitap yazma

İzah: Vazıh ve ayan kılma, açıklama.

Neşir: Yayma, yayınlama.

Tafsil: Ayrıntılı açıklama

Talim: Öğretme. Birine bilgi öğretmek, ders okutmak.

Telif: Kaleme alma, yazma.

Tekmil: Tamam etme, tamamlama.

Tanzim: Nizama koyma, düzenleme, belirli bir sıra ile verme.

Tertip: Dizme, düzenleme, hazırlama.

Tefsir: Yorumlama.

Tashih: Düzeltme

İspat: Kesinleştirme, kanıtlama

Cem: bir araya getirmek, toplamak

Bu on beş vazife, Risale-i Nurların toplumu dönüştürme misyonunun hayata geçmesi için elzemdir. Şimdiye dek bu hususta çok da yol alınamamış olması bu vazifelerin ihmalindendir desek yanlış olmaz kanaatindeyim.

Kur’anın mucizevî bir lem’ası olan Risale-i Nur, cahiliye asrında Kur’an ile Peygamberimizin (asm) yaptığı fevkalade icraat ve dönüşümün bir numunesini bu asırda gerçekleştirecek mahiyete sahiptir. Elbette bu sözümüzün Kur’an’ın yerine Risale-i Nur’u koymak veya Peygamberimizin yerine Üstadı koymak gibi yorumlanması abesle iştigaldir. Risale-i Nur Kur’an’dan geldiği için onun nurunu bu asra neşretmek vazifesidir ve Cenab-ı Hakk bu asrın insanlarına bir halaskâr olarak Risaleleri göndermiştir. Mevzumuza dönelim.

Risale-i Nur’un toplumun her tabakasına ulaştırılması ve içtimai hayatta Kur’anî düsturların yaşanabilmesi için sadece dersanelerde Risale-i Nurların talim edilmesi kâfi gelmemektedir. Onbeş vazifenin ciddiyetle ifası ile ancak bu gerçekleşebilir.

Elbette fıtrî olan Nur Talebelerinin bu konuda iş bölümü ve dayanışma içinde olmalarıdır. Gel gör ki bazı talebeler talim ve neşir gibi vazifeleri icra etmeleriyle beraber şerh, izah, telif gibi vazifelerin ifasına mâni olmaya çalışmaktadırlar. Halbuki bunlar Risale-i Nur’a taalluk eden vazifelerdir. (Sadeleştirme gibi bir garabetin bu vazifeler ile yakın veya uzak akrabalığı bulunmadığını beyan etmeye lüzum olmasa gerek.) Her talebe elbette her vazifeyi üstlenemez lâkin başka vazifelerde bulunan talebelere destek olmak da her halde ihlasın ve uhuvvetin, gayret ve hamiyetin gereğidir.

On beş vazifeden bazılarının bir tek şahıs tarafından değil bir ilmî hey’et tarafından icrası daha uygundur. İşârat-ül İ’caz tefsirinin başında Kur’an’ı tefsir edecek hey’etin hususiyetlerinden bahis vardır. Risale-i Nurdaki tefsir, şerh, telif ve benzeri vazifeler de bir tek şahıs tarafından ifa edildiğinde şahısların evvelden tesiri altında kaldıkları meşrepler ve farklı ilimlerden gelen alt yapıları Kur’anî manaların sâfiyetine halel verebilir. Bu nedenle ittihad etmiş her biri mütehassıs fertlerden müteşekkil bir hey’etin ortaya koydukları eser daha sağlıklı olacaktır. Malumdur ki fertte bulunmayan, hey’ette bulunur.

Risalelerde beyanın, isbatın, izahın ve sair vazifelerin numunelerinin araştırılması, hususiyetlerinin incelenmesi gibi uzun bir çalışmaya bu yazıda yer veremeyeceğiz. Üstadın Kur’an’ın sönmez ve söndürülemez bir nur olduğunu ispat edeceğini haykırıp bunu hayata geçirmesi, her muhataba göre izah tarzları, temsil sırrı ile neler başarıldığı, Risalelerin Kur’an davasının nasıl parlak bir bürhanı olduğu… Bu yazının başlığı altında incelenmesi gereken konular.

Risalelerin tevdî ettiği onbeş vazifenin tafsilatını Risale Akademinin 2017 senesinde tertiplemiş olduğu “Risale-i Nur’da Onbeş Vazife Çalıştayı” ve 2014 senesindeki “Risale-i Nur’da izah çalıştayı”na havale ediyorum:

http://risaleakademi.org/tebligler-risale-i-nurda-15-vazife-calistayi--ct-82

http://risaleakademi.org/ara?q=risalei+nurda+izah+%C3%A7al%C4%B1%C5%9Ftay%C4%B1

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.