Karanlık

Misafir Kalem

Karanlık ve ucu görünmeyen bir koridor. Etraftaki tüm kapılar kapalı. Önünüzü bile görmekten aciz olacağınız bir yer. Yine de yürüyorsunuz titrek adımlarla. Tahammülünüz kalmamış. Her seferinde o korkuyu hissediyorsunuz. Karanlık!..

Çaresizlik dibe vurmuş. Üstünüze çöküyor duvarlar. Arada bir yalancı ışık huzmeleriyle avutmaya çalışıyorsunuz kendinizi. Bağırıp çağırıyorsunuz ama sesinizi duyan yok! Belki yanlış kelimeler. Belkide siz öyle sanıyorsunuz…

İnançsızlığı böyle hissetmiştim. Ümitsizliği, karamsarlığı ve hüznü getiren o yokluğu…

Bazen öyle olur ki karanlık tüm ruhunuzu kaplar. İçinden çıkmazsınız. Tuttuğunuz tüm dallar elinizde kalır, un ufak olup dağılırlar. Kendinizi bile göremezsiniz.  Öyle muhtaçsınızdır ki ışığa, onun için her şeyinizi verirsiniz.

İçsel sorgulamalar, arayışlar başlar. İnanmak istersiniz ışığın varlığına. Çünkü yola devam etmek istiyorsanız biraz inanca ve ümide ihtiyacınız vardır. Yoksa olduğunuz yerde karanlığa teslim olursunuz çaresizce.

Her şey içte başlar, içte biter. Aslında tüm yolculuk insanın kendinedir. Bazıları karanlıktan kurtulamadığından ondan zevk almaya çalışır ya da pes eder. Bazıları da asla pes etmez, hala ümitleri vardır inanmaya.

İçte olan o kaybolmuşluk acı verir insana. Hiçbir maddi acıya benzemez.  
Yalnız ışık öyle bir şeydir ki inandıkça, iman ettikçe ortaya çıkmaya başlar, içini aydınlatır. Ruhun nefes almaya başlar. Kalbin, ruhun damarlarına nur pompalar. Tüm atomlarına kadar hissedersin o nuru. Ve kendini keşfetmeye başlarsın.

“İman nasılki bir nurdur, insanı ışıklandırıyor, üstünde yazılan bütün mektubat-ı Samedaniyeyi okutturuyor. Öyle de, kâinatı dahi ışıklandırıyor. Zaman-ı mazi ve müstakbeli, zulümattan kurtarıyor.” (Sözler, 312)

Bir başka deyişle;
“İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre hâdisatın tazyikatından kurtulabilir. "Tevekkeltü alallah" der, sefine-i hayatta kemal-i emniyetle hâdisatın dağlarvari dalgaları içinde seyran eder.” (Sözler, 314)

Bu satırlar bana çoğu zaman sıradan gelmişti, ta ki bu halet-i ruhiyeyi hissedene kadar. İnsan bazen kendini karanlıklar içinde bulabilir. Önemli olan ümidimizi kaybetmeyip onu aramaya tekrar başlamaktır. Gözlerimizi o zifiri karanlığa alıştırmayalım. Yoksa o ışığı bir daha görme şansımız olmayabilir.
Işık çok uzağımızda değil. İçimizde bir yerlerde yakılmayı bekliyor… STarg

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.