Ahmet Bilgi-RİSALEHABER
İhsan Şenocak'ın babası Kamil Şenocak Hoca dün Samsun'da kılınan cenaze namazının ardından ebedi aleme uğurlandı.
Ömrünü Kur'an hizmetlerine adayan Kamil Hocaefendi, vefat etmeden önce hatıralarını anlatmıştı. İhsan Şenocak'ın kaleme aldığı "Babam Kâmil Şenocak'ın Hatıralarıyla Yakın Tarih" adlı kitapta Kamil Hocaefendinin çocukluğundan itibaren yaşadıkları ve hatıraları yer alıyor.
RİSALELER MAZİ İLE ÂTİ ARASINDA KÖPRÜ VAZİFESİ GÖRDÜ
Kitapta bir çok alim gibi Bediüzzaman Said Nursi hakkında da değerlendirmeler yer alıyor.
"Bu yıllarda yaşayan Meşayıh-ı Kiram'ın hizmetleriyle alâkalı neler söylersiniz?" şeklinde soruya Kamil Şenocak şöyle cevap veriyor:
"Bu dönemde dört mezhepte fetva verebilecek ilmî derinliğe sahip olan Ali Haydar Efendi Hazretleri, yıllarca göz hapsinde durduğu evinde Mahmud Efendi gibi yetiştirdiği talebelerle binlerce medresenin açılmasına vesile olan bir mürşid yetiştirdi. Bediüzzaman Said Nursi de büyük bir hizmet îfa etti. Her tarafta onun risalelerini görebilirdiniz. Hem imanın muhafazasında hem de İslâm harfleriyle yazıp okumada risaleler mazi ile âti arasında köprü vazifesi gördü. Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri’nin açtığı kursların sayısı 1959’ta 1000’e ulaştı. Süleyman Efendi de çok sayıda talebe yetiştirdi. Dursun Efendi, Aşıkkutlu gibi âlimlerin ve Doğudaki ulemânın ders halklarında yetişen talebeler de yüzlerce medrese açtı. Cemaat yapısı içerisinde tek bir merkez tarafından idare edilmeyen bu medreselerin hizmetleri fevkalâde olmuştur. Mehmed Zahid Kotku, Mahmud Sami Efendi ve Mahmud Efendi Hazeratının irşad ve ders halkalarında yetişen nesil milletin uyanışında önemli rol oynamıştır."
SAİD NURSİ, İSLÂM’IN ETRAFINI SARAN ŞÜPHE BENTLERİNİ KALEMİYLE PARÇALADI
Kamil Şenocak, "Bediüzzaman Said Nursi" başlıklı bölümde ise şunları anlatıyor:
"Said Nursi Hazretleri bir allame olarak İslâm’ın etrafını saran şüphe bentlerini kalemiyle parçaladı. İstifhamları giderdi. O yürüyen ve yaşayan bir kütüphane gibiydi. Dağda, zindanda yanında kütüphane olmadığı halde kütüphanede yazar gibi sahih reçeteler kaleme aldı. Kur’ân-ı Kerîm, Sünnet-i Seniyye ve kudemanın eserlerini esas alarak küfrü cerh etti, ümmete çıkış yolu gösterdi.
"Risale-i Nûr, dinsizliğin altın çağını yaşadığı bir zamanda yazıldı. Çok zor şartlarda Anadolu’ya dağıtıldı. Her nur talebesinin bu noktada ayrı bir hikayesi vardır. Kimi yaya onlarca kilometre yürümüş, kimi risaleleri domates kasalarının altında saklayarak bir şehirden diğerine ulaştırmıştı.
"Risaleler, medresesi elinden alınan bu mazlum milletin dinine hücum eden küfre muhteşem bir meydan okumasıdır. O meydan okuma, Müslümanlara ilim, irfan verdi. Küfre ise öldürücü darbeler indirdi.
"Fakir, Said Nursi Hazretlerini dünya gözüyle görmedi. Lakin talebe iken bir müddet yanında ikamet ettiğim halamın eşi olan Merhum Harun Günaydın, Said Nursi Hazretlerini ziyaret ederdi. Daha sonra Efendi Hazretlerine intisap eden bu zat, Of ’ta kürsülere çıkar, cebinde taşıdığı risaleleri okurdu. Biz de onunla risaleden zaman zaman dersler yapardık.