İspanya'nın gizli Müslümanları 'Moriskolar'

Endülüs'teki Müslüman hakimiyetinin yitirilmesinin ardından İspanyollar, Müslüman halkı baskı ve zulümle Hristiyanlaştırmaya çalıştı. Dinlerini gizli yaşayan ve sayıları yüz binleri aşan gizli Müslümanlar, "Moriskolar" olarak adlandırıldı

İspanya'nın Endülüs bölgesindeki Müslüman hakimiyetinin 1492'de yıkılmasının ardından dinlerini değiştirmeye zorlanan ve Moriskolar olarak adlandırılan gizli Müslümanların torunları, toplumsal baskılardan çekindikleri için bugün hala kökenlerini gizlemek zorunda kalıyor.

YENİDEN MÜSLÜMAN OLDULAR

Unutulan kimliklerini keşfederek yeniden Müslüman olan Moriskolar, haklarını aramak için göçmen Müslümanlar ve Müslüman olan İspanyollarla ortak çalışmalar yapıyor. Konya Selçuk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Hüseyin Gökalp, AA muhabirine, yüz binlercesi sürgün edilen ve işkence edilerek öldürülen Moriskoların yüzyıllar boyunca yaşadıkları ve bugün İspanya'daki durumları ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Gökalp, İspanya'da 16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Hristiyan olmaya zorlanan ve gizli Müslümanlar olarak bilinen Moriskoların torunlarının kökenleri için "Biz Moriskoyuz'" demeye çekindiklerini söyledi.

Avrupa'nın İslam öncesinde Kuzey Afrikalıları esmer anlamına gelen Moro ifadesiyle adlandırdığını belirten Gökalp, İslam dini İspanya'ya Kuzey Afrika üzerinden geldiği için Moro kelimesinin de zamanla Müslümanları işaret eder hale geldiğini dile getirdi.

Gökalp, Morisko ifadesinin Moro'nun küçültme eki almış hali olduğunu, "Müslümancıklar" ya da "gavurcuklar" gibi anlamlar taşıdığını kaydederek, "1492'de Gırnata'nın düşüşünden sonra Endülüs'te yeni Hristiyan devletin verdiği güvence sebebiyle orada kalan ancak verilen sözleri kısa sürede unutan Hristiyanlar tarafından zorla Hıristiyanlaştırılan, ölüm ya da Hristiyanlık arasında seçim yapmak zorunda kaldıkları için zahiren Hristiyan ama gerçekte Müslüman olan kitle için bu isim kullanılmış. Sadece Morisko değil, Müslüman köpekler anlamında 'Perros Moros', gerçek Hristiyanlardan ayırmak için yeni Hıristiyanlar 'Cristiano nuevo' gibi isimler de takmışlar." ifadelerini kullandı.

"MÜSLÜMAN OLDUĞU TESPİT EDİLENLER ŞEHİR MEYDANLARINDA YAKILDI"

İspanyolların, Endülüs'ün yıkılmasının ardından Müslümanlara uyguladığı asimilasyon politikalarını anlatan Gökalp, mescitlerin kiliselere dönüştürüldüğünü, Müslümanların 3 yıl içinde Kastilya dili öğrenmelerinin şart koşulduğunu ve ek vergiler ödemek zorunda kaldıklarını kaydetti.

Gökalp, aynı dönemde Hristiyan misyonerlerin de çalışmalarına hız verdiğini aktararak, şöyle devam etti:

"Bir dönem halka çok sert davranan piskoposlar yerine Arapça bilen, halka iyi davranan piskoposlar atadılar. Böylece tatlı sert, sağdan soldan tüm yolları deneyerek Müslümanları Katolikleştirmeye çalıştılar. İspanyollar bu sırada deniz aşırı ülkeleri sömürgeleştirmekle uğraşıyorlardı. Bir taraftan bir iç güvenlik sorunu olarak görülen Müslümanların ve Yahudilerin Katolikleştirilmesi için çabalarken diğer taraftan üretimi bilen, vergi ödeyen, Hristiyan tebaadan daha çok devlete katkısı olan Müslümanlardan bir çırpıda kurtulmak istemiyorlardı. 1492'den 1609'daki son sürgüne kadar geçen süreçte alınan kararlar gittikçe sertleşti. En son, engizisyon mahkemeleri kurulmaya başlandı ve Müslüman olduğu tespit edilenler şehir meydanlarında yakıldı. Halka Müslüman olduklarını itiraf etmeleri için akıl almaz işkenceler yaptılar. Ara ara isyanlar çıktı. Müslümanlar Kuzey Afrika ulemasından aldıkları fetvalarla açıktan dinlerini ortaya koyacak hiçbir emare taşımamaya, ibadetlerini gizli yapmaya hatta domuz eti yemeye, içki içmeye, pazarları kiliseye gitmeye başladı. Ölüm ile Hristiyanlık arasında seçim yapmaları gerekiyordu. Tüm bunlara rağmen evvelinde Müslüman olanlar, Hristiyanlığa samimi şekilde geçmiş olsalar bile asla kendilerine güven duyulmadı ve birçoğu sürgün edildi."

OSMANLI DEVLETİ YENİÇERİ VE DENİZCİLERİ İLE MORİSKOLARA DESTEK OLDU

Bir asır süren asimilasyon çabalarına rağmen başarılı olamayan İspanyollara karşı, Müslüman olduklarını saklamak zorunda bırakılan Moriskolara Osmanlı Devleti'nin de aralarında bulunduğu pek çok Müslüman devletin destek verdiğini kaydeden Gökalp, Moriskoların 1568'de başlatıp yaklaşık 3 yıl sürdürdüğü isyana Osmanlı'nın yeniçeri ve denizcilerle destek olduğunu belirtti.

Gökalp, başarısız olan isyanların ardından 300 binden fazla Morisko'nun Katolikler tarafından İber Yarımadası'ndan sürgün edildiğine dikkati çekerek, 10 bin kadar Morisko'nun ise kimliklerini gizleyerek bölgede yaşamaya devam ettiğini ifade etti.

İber Yarımadası'nda kalan Moriskoların büyük kısmının zaman içinde Müslüman kimliklerini kaybettiğini ve kökenlerini unuttuğunu belirten Gökalp, "Kimliklerini çocuklarından bile gizlemek, çocuklarını kiliseye göndermek zorunda kaldılar. Çocuklar ne ebeveynlerinin dinlerinden, ne de dillerinden haberdardı. Gerçek Hristiyanlar olarak eğitildiler. Bu sebeplerle birkaç nesil sonra gizli Müslüman değil gerçek Hristiyanlara dönüştüler. Askeri ve siyasi yenilgi böylece halkın dinini, dilini, kimliğini kaybetmesiyle hitama ermiş oldu." diye konuştu.

MORİSKOLARDAN UNUTTURULAN KİMLİKLERİNİ YENİDEN KEŞFEDİP, MÜSLÜMAN OLANLAR VAR

Gökalp, bugün Moriskoların sakladıkları kimliklerini yitirmiş olsalar da, İspanya'nın pek çok şehrinin yaklaşık 600 sene süren Müslüman hakimiyetinden izler taşıdığını söyledi.

Mimariden pek çok kültürel öğeye kadar Endülüs etkisi taşıyan İspanya'da, Morisko kökenli kişilerin unutturulan kimliklerini yeniden keşfedip, Müslüman olduğunu belirten Gökalp, şöyle konuştu:

"Birileri geçmişlerini araştırarak Müslüman oluyor. Endülüs milliyetçiliği ile başlayıp İslam ile son bulan hikayeler görüyoruz. Bazen de sözlü kültürle gelen ninni gibi duydukları ama esasında dua ya da Kuran-ı Kerim'den ayetler olan şeyler var. Diğer taraftan farkında olmadan din olarak Katolik ama kültürel olarak İslam'dan izler taşıyan köyler var. Cadiz bölgesindeki Vejer de la Frontera kasabası kadınlarının, 1970'lere kadar giydikleri kıyafetler ile Osmanlı kadınlarının giydiği kıyafetler arasında fark yok. Endülüs'ün çok farklı bir atmosferi var. Adım başı bir cami ya da Müslüman bir ailenin oturabileceği bir mimari yaklaşım ile inşa edilmiş eski evler görüyoruz."

Kökenlerini keşfeden ve Müslüman olan Moriskolarla ilgili gözlemlerini aktaran Gökalp, "Bugün artık tarihsel 'Morisko' kimliğine atıf yapmıyorlar. Zaten dünyada olan biten her şeyin sorumluluğu onlara da yükleniyor. Dünyanın herhangi bir yerinde terör saldırısı olduğunda İspanya'da yeni Müslüman olmuş bir kişi de bunun ağırlığını taşıyor. Onun için bu kişilerin tarihte, İspanyolları rahatsız edecek, İspanyolların geçmişte işledikleri cürümleri hatırlatacak tanımlamalardan çekindiklerini fark ettim." ifadesini kullandı.

KÖKENLERİNİ KEŞFEDEN MORİSKOLAR DİN EĞİTİMİ VE İBADET ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN HALA MÜCADELE EDİYOR

Gökalp, din eğitimi ve ibadet özgürlüğü için mücadele veren Endülüslü ve Morisko kökenli Müslüman gruplara işaret ederek şu ifadeleri kullandı:

"İskoç asıllı Müslüman Abdülkadir es-Sufi (Ian Dallas), bir süre Granada'da yaşadı. Onun vesilesiyle yüzlerce İspanyol, Müslüman oldu. Hatta Endülüs tarihinden mülhem bu yeni Müslüman olan cemaatin adı Murabıtlar idi. Diğer taraftan yerli halkın örgütlenmesi söz konusu. Junta Islamica bunlardan biri. Liderleri Mansur Escudero, 2010'da vefat etti. Merkezleri Almodovar del Rio ismi verilen yüksekçe, kartal yuvası gibi bir kasabada. Bugün oğulları ve kızları hareketi devam ettirmekte ancak takip edebildiğim kadarıyla cemaat genişlemiyor ve daha çok helal sertifikası gibi şeylerle ilgileniyor. Akademik tarafta da Profesör Abdus Samad Antonio Romero gibi isimler İslami El Yazmaları Kurumu'nun başında. Umar del Pozo var, İspanya İslam Toplumu Derneği Başkanı. Herkes kendi çapında gayret ediyor. İki milyondan fazla Müslüman var. Bunların yarısından biraz fazlası göçmen. Bugün Müslümanlar, pek çok problemle boğuşan İspanya için birincil sorun olmamakla beraber eski Kurtuba Ulu Camisi olan bugünkü Cordoba Katedrali'nde namaz kılmak yasak. Bazen protesto amaçlı namaz kılma eylemleri olduğunda gözaltına alınanlar oluyor."

Gökalp, Moriskolar arasında en bilinen ve etkili olanlarından "Endülüs'ün babası" lakabıyla tanınan Ahmed Blas Infante'nin köklerini keşfederek İslam'a yöneldiğini vurguladı.

Infante'nin hayat hikayesi ve mücadelesi hakkında bilgi veren Gökalp, "Blas Infante tam bir Endülüslü. Kökenlerini araştırmak için gittiği Kuzey Afrika'da Müslüman oluyor ve Ahmed ismini alıyor, 1931'de Endülüs'ün bağımsızlık hareketini örgütlüyor. Bugün hala Endülüs Özerk Bölgesi'nde kullanılan yeşil beyaz Endülüs bayrağı ve Endülüs Milli Marşı Ahmed Blas Infante'ye ait. Mücahit bir adamdı. (İspanyol general ve devlet adamı Francisco) Franco tarafından 1936'da Endülüs'ün başkenti Sevilla'da 51 yaşında kurşuna dizilerek şehit edildi." diye konuştu.

Morisko kökenli hukukçu ve politikacı olan Ahmed Blas Infante, "Barbar ve ilkel" oldukları gerekçesiyle Avrupalı ve İspanyol kimliklerini reddetmiş, konuşmalarından birinde, "İstemiyoruz. Bu barbar kolonicilerle hiçbir zaman bir olmadık. Biz Avrupalı olmak istemiyoruz. İstesek dahi olamayız. Biz Endülüslüyüz." demişti.

aa

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

İslam Haberleri