2 Ekim 2025. Türkiye saatiyle sabah 07:49
Dün geceden beri, 14 saattir devam eden İsrail’in gemi ve teknelere saldırması, el koyması var. Masum, sivil ve barışçı dünya aktivistlerine silah doğrultması karşısında aktivistlerin vakur bir duruşu var.
Aylardır -hatta iki yıldır Gazze katliamlarına karşı iman cephesini tahkim eden- bu Sumud filosu birey vicdanıyla yola çıkmış. Sokağına, mahallesine, şehir ve ülkesine yayılmış bir sivil inisiyatiftir. Uluslararası platformlarda, halklarda ve insanlık ailesinde demokratik direnişi sahiplenen bir küresel kararlılık hareketi oldu.
Vicdan filosu... İman abideleri... İnsanlık fedaileri... Sumud filosu, 44 gemi ve tekneden oluşan bir topluluk. Dünya namusunu, insanlık onurunu ve ahlak gücünü temsil eden uluslararası bir yeryüzü hareketidir.
Siyaset dışıdır. Siyasetin zalimlerini, zalime susanları, korkanları ve işbirlikçileri ile destekçilerini deşifre eden bir yeryüzü insanlık dinamizmidir. Zulme karşı pürinsan karakterini temsil eden aktivistlerdir.
Kara topraklardan Gazze’ye gidilemediğini gördüklerinde, kararan ve korkak dünyanın çaresizliği içinde denizin kalbinden, derin ve temiz sulardan Gazze’ye yelken açtılar. Çocuklara ve masum insanlığa ulaştılar. Zalime tükürürcesine… Rüzgârı büyütürcesine… Yelkenlerine iman rüzgârını katarak...
57 vatandaşımız olmak üzere 497 mücahit var. Farklı dil, din ve düşünceden 46 ülkeden gelenler var. Katılamayan ülkeler de oldu. Vatandaşını cesaretlendiremeyen ya da açık destek vermeyen ülkeler filoya katılma imkânı bulamadı. Buna rağmen 150’den fazla devlet Filistin’i tanıma sürecinde. Aslında Sumud vicdanı ve yüreği çok büyük bir topluluğu kapsıyor.
Aktivistlerin ana karakteri iman yüklü. İnsanlık için yola çıkmaya inanmışlar. Ölümden korkmamışlar. Ölümden korkan korsan, yol kesici İsrail’i ve hamisi Trump’ı telaşlandırmış ve korkutmuşlar.
İnsanlık için kendini feda etme meziyeti, seciyesi ve inancı olan bu topluluk Müslüman olmayanları da iman vasıflı görüyor. Sıfat, mana, ruh ve ahlak itibarıyla onları Müslüman sıfatıyla donanımlı sayıyor.
Sumud vicdanı etkin ve insani bir sosyal harekettir. Tavandan değil, tabandan gelir. Fıtratlarının talebi ve niyetlerinin aidiyeti ile yola çıkmışlardır.
Özü siyasi değildir. Ticari ve istismarcı kara toprakların vicdanları karartan alçak tezgâhlarından azadedir. Uluslararası veya lokalize despot ve diktatör mizaçlardan da uzaktır. Denizin masumiyet derinliklerinde fikren, zikren, ruhen ve kalben yol alıyorlar.
Sebeplerin tükendiği bir noktadalar. İmkân ve desteğin olmadığı, güvenlikleri tehlikede olduğu hâlde vicdanları avuçlarında sakinler. Sabırlı, minnetsiz ve İsrail’in zulmüne tüküren bir beyan, duruş, sebat ve metanet içindeler.
Tahriklere, hamasete, amaç dışı beyanlara kapalılar. Politik çıkarımlara ve servislere kapalı bir omurgaları var. Bu, Sumud iradesinin yeryüzü üyelerinde belirgin.
İman ve cesaret iş başında. Bir tarafta bu serdengeçti topluluklar var. Diğer tarafta sorumluluk taşıdığı halde yetkisini, elindeki emanet ve etkiyi dönüştüremeyen muktedirler bulunuyor. Ayrıca aktivist toplulukların gerisinde kalan yeryüzü korkaklarının düştüğü hâl de ortada.
İnsan ve insanlık katmanı en dip esfel-i safilin ile en zirve alayy-ı illiyin çizgilerinde iki hakiki uç olarak görünüyor. Ara katmanları yok ederek yeryüzü oyununda canlı yansımalarını gösteriyorlar. Gazze yanarken ve İsrail katlederken...
Ve Sumud insanlık filosu zalimlere tükürürken... "Tükürün o ehli salibin hayasız yüzlerine." İstanbul 1921 işgalinde İngiliz zalimine Bediüzzaman’ın dediği gibi...
Saat 08:49
Çoğu tekne ve gemi alıkonulsa da, çemberi kırıp Gazze kara sularına, Gazze sahilini gören ufka yaklaşan Mikeno gemisi vardı. Ablukayı delip Gazze denizinde ilerliyordu.
Alt habere göre 14.9 mil kalmıştı. Dünyanın temiz vicdanı olan Gazzeliler Mikeno’yu karşılayacaklardı. Mikeno ilerliyor…
Birbirlerini sabahın aydınlık saatinde aktive eden Sumud filosunun öncü gemilerinden Mikeno, ablukanın zincirlerini kırıp surdan gedik açıyordu. Gazze’nin kara sularında, Rabbimin inayetiyle İsrail’i köreltip bundan sonrasını da aşarsa 1–2 saat içinde “Gaza” diye haber geçecekti. Bu haber uluslararası ajanslara düşecekti.
El konulan gemilerde ise Sumud fedaileri sabır ve sebat asaletindeydi. Hatta bir el koyma öncesi kahkaha silahı ile gülmenin kurşunlarını kullandılar. Tebessümün izzetli tetiği ile küçümseyip tekne işgalini ve zalimleri karşıladılar.
Ömrü zulme, zalime ve küfre karşı cihatla geçmiş olan Said Nursî’nin haykırdığı bir şiir böyle zamanlarda beni teskin eder:
Muîni zalimin erbâbı denâettir.
Köpektir zevk alan sayyâd-ı biinsafa hizmetten.
Sumud filosu'nun müharrikleri: Vicdan. Ulaşmak istedikleri masumlar. Engel olmak istedikleri ise pürzalimlerdir.
Cesurlar. Çünkü vicdani saikle kalplerini hedefe kilitlemişler. İmkân, dünya, engel, mazeret ve ihtiyaç listeleri sıfırdır. Tam mahviyetle kendilerini mahv etmeye hazırlar.
Akıllılar. Çünkü bilinçlidirler. Dış etkileri ve çevresel bariyerleri yok sayarak hedeflerine ilerliyorlar. Aklın, fikrin, yöntem ve yaklaşımın tarihi hafızasını yüreklerinde imbikleyip sebat ve metanetle büyütüp depoluyorlar.
İstişare ile hareket ediyorlar. Kollektif bilinci sermaye yapıyorlar. Sumud hareketinin ilkelerini, amacını, hedefini, usullerini ve algoritmasını ortaklaştırmışlar. Gönüllü ve talipli üyeleri filoya seçme kriterlerini ve prensiplerini belirlemişler. Şahs-ı mânevî oluşturmuşlar.
Yani kurullar, heyetler, delegasyonlar ve temsiller var. Sivil kurumsallıklarının icra ahlakına harfiyen uydukları karar kaliteleri var. Yüzlerce konuşma, kayıt, aktivite, tepki, ifade ve duruş biçimi bir esas ve usule uygun yansıtılıyor.
Birbirini tamamlayan, maksadın etrafında tesanüdü sağlayan bir ihlâs, sadakat ve tesanüt topluluğu olarak çalışıyorlar.
Eğitimliler. Çünkü maksada ve faaliyete uygun okumaları, teknik hazırlıkları, psikolojik dayanıklılık eğitimleri var. Sükûnet içinde kalma, tahrikten uzak samimi beyan ve irade gibi mevzularda yetkinler. Hukuk, felsefe, siyaset ve sosyoloji bileşenlerini katarak ortalaması yüksek bir irfanî, insani ve iradi nitelik kazanmışlar.
Lider karakterliler. Çünkü ne yapacaklarını, sorumluluklarını, sınırlarını biliyorlar. Ortak iradenin aidiyet disiplini içinde hiyerarşiye bağlılar. Görev ciddiyetine sahiplikle risk üstlenmeyi biliyorlar. Eşit şartlarda; her biri şehitliğe hazırlanmış bir sükûn asâleti ve iman cesareti ile en öndeler.
Teknoloji hâkimiyetleri var. Açık sularda ölümü göğüsleyen bir yeryüzü insanlığı ile hareket ediyorlar. Her adım ve hatta nefes almanın tedbir ve teknik kuralları var. Ulaşım ve iletişim teknolojileri, sağlık ve gıda boyutları dahil asgari gereklilikler sağlanmış.
Minimal ihtiyaçlar ve maksimum sürdürülebilirlik için profesyonel bir optimizasyon ve ahenk içindeler.
Koordinasyonları yüksek. Çünkü diğergamlık ve dayanışma ruhuna sahipler. Masuma uzanan bir şefkat ve merhamet donanımlı mücahitlerdir. Birbirlerinin fonksiyonları ve görevleriyle tekne, gemi ve diğer araçlar konusunda esaslı bir süreç yönetimleri var.
Hedefi tanımlama, risk analizi ve beklenen saldırı ile engeller karşısında hazırlıklılar. Zihni ve fikri tecrübenin avantajları ve öngörüleriyle filoyu erkenden uyarıyorlar.
Grupları, tekne ve gemileri yönlendirmede birlikte hareket ediyorlar. Birbirlerinin eksik, arıza ve hız kapasitesini gözeterek sürdürüyorlar. Akil heyet ve koordinasyona sahipler.
Dünya ile entegre olmuş yeryüzü mücahitleri. Ülkelerini, dillerini, kültürlerini, ırkını ve aidiyetin ötekileştirilen menfiliklerini aşmışlar. Yüksek bir ruhun yalnızca insaniyet eşiğinde ve yüksek ahlakıyla hayatı, çevreyi ve insanlığı kavramışlar.
Küresel güçlerin siyasî entrika ve engizisyonlarının farkındalar. Diyaloğa açıktırlar. Ancak maksadına ve hedefine zarar vermeyecek, engellemeyecek ve istismara kapalı bir basiretleri var. Evrensel bir okuma ve yaklaşım içinde kuşatıcı vicdanın birlik ve tevhit burcundalar.
Küresel kararlılık manifestosunu icra ettiler. Dünyayı kasıp kavuran ırkçı, fanatik, zalim, müstebit odaklara direniyorlar. Yerel, dar ve hakimiyet kavgası veren hâl, hareket ve otoritelerin tamamına direkt ve dolaylı olarak yeryüzü vicdanıyla direniyorlar.
Sumud’u harekete geçiren yüksek bir idrak, cesaret ve imanın sembolleri oldular. Kararlılık iradeleri, küresel aktivasyon, tutku ve aşkla insanlık davasına adanmışlar.
Cengâverlik ortak ruhuyla “ama, fakat” demeden ilerliyorlar. Açık zihin, sakin hamle ve ortak fevâran ile müspet hareket içindeler.
Samimi, şiddetsiz ve sivil bir enerji içindeler. Kuvve-i maneviyeleri kainatın kalbinde nakş olunmuş. Hak, hukuk, adalet ve insaniyet ile şefkat ve tefekkürü yüreklerinin zerrelerine dokuyacak büyük bir insanlık müjdesidir bu.
Gazze imanı, vicdanı, ihlâsı ve masumiyeti bütün dünya için kor bir ateş gibidir. Bu ruh, layık olan her vicdanı yakar. Sarar. İzzetli bir ölümün iman şahikaları ile buluşturur.
İnsaniyet, hürriyet ve insaf arayan her insan büyük insaniyet olan İslamiyet’le şereflendikçe, dönüp İslam âleminin bu hâline acıyacak. Bize rehberlik edecekler inşallah. Herkes layıkıyla yaşayacak.
Saat 09:49
Mikeno gemisi Gazze kara sularında. Şükür, ilerliyor. Gazze daha da yakın... Bu mücahitler ordusu, alıkonanlar dahil, İsrail’in zulmünü ve katliamını yüzlerine haykırıyor.
Uluslararası kayıtlara ve tarihe silinmez bir not düşüyorlar. Gazze’deki kardeşleriyle kucaklaşan manevi bir cehd ve kuvvetle ülkelerine dönecekler. Yeniden organize olacaklar. Daha büyük bir cemaat ve şahs-ı mânevî ile hak âşıklarını çoğaltacaklar.
Gayyur kabiliyetleri, fedakâr ruhları, aktivist fıtratları ve müşfik aksiyonları artacak. Bereketle çoğalacaklar.
Bu sayede yeryüzünün zalimlerine istisnasız bir tavırla mücadeleyi katlayacaklar. Kıyamet öncesi sulh, sükûn, iman ve selametle beşeriyeti saadete taşıyacaklar.
Buna engel olan iki yeryüzü menfiliği var: “Avrupa kâfir zalimleri ve Asya münafıkları.” Bediüzzaman’a göre birincisi gasp ediyor. Diğeri çalıyor.
Deniz enginliğindeki iman yüklü insaniyet filoları, müspet hareketle bu küresel menfi engelleri yenecekler inşallah.
Saat 10:59
Mikeno gemisi İsrail eşkıyası tarafından alıkonuldu. Gazze kara sularında, Gazze’ye en yakın mesafede… Ancak Gazze’yi kalben, ruhen, fikren ve cismen selamlamalarına engel olamadılar.
Surda bir gedik açtılar. “Ey kahpe rüzgâr nereden esersen es!” kükreyişleri zalime dersini verdi. Bütün politik akıl yürüten ürkeklere inat, Sumudlular Gazze’ye cansiperane ulaştı.
Alıkonan Sumud üyeleri için şu anda hukuk birimleri devrede. Aktivistleri İsrail’in elinden alma safhasında yine cehd ve takipteler. Şükür, alıkonulan farklı ülkelerden aktivistlerin bir kısmı döndü.
Şimdi yeniden filolarla Gazze’ye varma zamanı...
***
4 Ekim, dün akşam.
Şükür, Sumud Filosunun ihlâs abidelerinden 36’sı vatandaşımız olmak üzere 137 mazlum fedaisi ülkemize getirildi. Türkiye bu sahiplenişi ve karşılamayı büyük bir yeryüzü kucaklaşmasına çevirecek. Yeniden bir uyanışa vesile yapacak inşallah.
Elhamdulillah yeni filolar yolda...