Burası bir mola yeridir.
Ne başlangıçtır ne de son.
Gelenlerin indiği, gidenlerin hazırlandığı,
zamanın durmadığı ama yavaşladığı bir eşiktir.
Ebed ülkesinin yolcuları burada ağırlanır.
Öncekiler dardı, küçüktü, öğreticiydi.
Burası daha ferah görünür;
çünkü imtihan incelmiş, sorumluluk derinleşmiştir.
Zaman sınırlıdır.
Bunu bilenler vardır.
Bilip de unutanlar da…
Kimi kalkış saatine bakmaz,
kimi ihtiyacını bile görmeden dağılır.
Etrafın ilgisi, renklerin cazibesi,
düzenin geçiciliği onları oyalamaya yeter.
Oysa mola yeri,
dolmak ve boşalmak içindir.
Gelenle gidenin yer değiştirdiği,
bekleyenin hazırlandığı bir akıştır.
Akışa uymayan zorlanır.
Zorlayan yıpranır.
Çünkü burası yerleşilecek bir yurt değil,
hareketi hatırlatan bir duraktır.
Burada kalıcı olma hayali kuran,
rolünü unutur.
Görevsizliğe alışan,
başkalarının yolunu da daraltır.
Ama bazıları vardır…
Onlar sadece yapılması gerekeni yapar.
Bakarken görür,
görürken düşünür.
Birazdan yola çıkacağını bilir.
Her gördüğünü yanına almaz;
ama her gördüğünden bir anlam çıkarır.
Onların gözleri menzilde,
kalpleri davetiyededir.
Buraya neden geldiklerini,
buradan ne götüreceklerini düşünürler.
Hazırlık onlar için acele değil,
şuurdur.
Hareket onlar için telaş değil,
istikamettir.
Yol boyunca bakarlar.
Bakmakla yetinmezler;
görüşlerini beslerler.
Zamanı tüketmezler,
zamanı işlerler.
Bir de diğerleri vardır…
Uyuklayanlar.
Akışı değil, aksaklığı konuşanlar.
Şikâyeti yol azığı sananlar.
Yolun taşıyıcı olduğunu unutanlar,
aracı suçlar.
Molanın geçici olduğunu unutanlar,
orada kök salmak ister.
Oysa tek hakikat şudur:
Hiç kimse molada süresini aşamaz.
Herkes geldiği gibi gitmek zorundadır.
Yol arkadaşıyla tanışan,
onu rakip değil refik bilenler,
yolun konforunu keşfeder.
Farklı coğrafyalardan,
farklı ömür kesitlerinden gelenler
aynı harekete dâhildir.
Kimisi yaşlı,
kimisi genç.
Kimisi güçlü,
kimisi yorgun.
Ama üstünlük yoktur.
Paylaşım vardır.
Baskı yoktur.
Hassasiyet vardır.
Her mola yeri bir panayır gibidir.
Yeme, içme, dinlenme, eğlenme…
Ama her serbestlik bir disiplinle çevrilidir.
Ahengi bozan,
en çok kendini yorar.
Kurala direnen,
zamanla tükenir.
Şükretmeyen,
fark etmeden eksilir.
Ve yol devam eder.
Molalardan menzile,
menzilden ebedî yurda…
Zaman akar.
Nehir temizdir.
Yolcu yıkandıkça hafifler.
Ay tanıklık eder,
yıldızlar sessizce eşlik eder.
Güneş doğar,
umut yeniden başlar.
Yol,
bir huzur bestesi gibi
kulaktan kalbe yürür.
Çünkü yolcu yürüdükçe anlar:
Burası bir mola yeridir.
Asıl ülke,
sonradır.
Sonrası için "Dünya bir misafirhanedir, insan ise onda az kalacaktır ve vazifesi çok bir misafirdir."