Mürsel Karadeniz'in haberi:
Dünya nüfusunun yaklaşık üçte birini oluşturan Müslümanların yaşadığı ülkelerde yaşanan çatışma ve iç savaşlar son günlerde artarak devam ediyor. Tunus ile başlayan, ardından Mısır, Libya ve Suriye ile devam eden 'özgürlük hareketleri' bir yandan olumlu karşılanırken, batılı güçlerin çatışmaları bahane ederek ülkelerin iç işlerine karışması tepki topluyor. Özellikle Birleşmiş Milletler (BM) kararının hemen ardından Fransa'nın Libya'yı bombalamaya başlaması, İslam dünyasının tepkisini çekti. Libya'da yaşanan iç çatışmalara yönelik NATO askeri müdahalesi İslam ülkeleri arasında askeri operasyonları da yapabilecek bir 'İslam Barış Gücü'nün kurulmasını bir kez daha tartışmaya açtı. Uzmanlara göre NATO ya da BM benzeri bir askeri güç, dış müdahaleye gerek bırakmadan bölgedeki krizleri çözerek, huzuru sağlayabilir. İslam ülkelerinde yaşanacak istikrarla birlikte Batı'nın öne sürdüğü bütün 'müdahale gerekçeleri' de ortadan kalkar.
İKÖ BÜNYESİNDE KURULMALI
İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) Genel Koordinatörü Cihangir İşbilir, İslam dünyasındaki bütün çatışmalara ve karışıklıklara müdahale edecek ve sorunları çözecek bir barış gücünün kurulması gerektiğini söyledi. İşbilir, böyle bir barış gücünün İKÖ'nün bünyesi altında kurulması gerektiğini belirtti. İKÖ'nün 2008 yılında yapısını değiştirdiğini ve örgütün yeni yönetmeliğine göre bunun mümkün olabileceğini belirten İşbilir, İKÖ içerisinde böyle bir barış gücünün oluşturma meselesinin artık gündeme gelmesi gerektiğini söyledi.
BM VE NATO'YA GEREK KALMAZ
Sadece İKÖ üyesi ülkelerin ortak irade sergilemesinin yeterli olacağını ifade eden İşbilir şöyle konuştu: "Bizler İDSB olarak böyle bir oluşumu destekliyoruz. Bunun için uzun bir süreç gerekiyor. İKÖ'deki siyasi entegrasyon arttıkça silahlı askeri gücü oluşturmak biraz daha kolaylaşır. Şu an Suriye ya da Libya'ya müdahale BM gözetiminde olduğu için meşru bir zemini var, ancak İKÖ bünyesinde 'İslam Barış Gücü' şeklinde oluşturulacak bir örgüt, böyle durumlarda NATO ya da BM'ya gerek kalmadan sorunu kendi içimizde çözmemizi sağlar. Bunun şu an konuşuluyor olabilmesi bile, böyle bir gücün oluşturulmasının orta vadede gerçekleşeceğini gösteriyor."
Diktatörlerden kurtarır
Anadolu Sanayici ve İşadamları Konfederasyonu (ASKON) Genel Başkanı Mustafa KOCA, batılı güçlerin her zaman gerçek anlamda emperyalist emellerle hareket ettiğini kaydederek, artık halkların kendi kaderlerini belirleme haklarını kullanma zamanlarının geldiğini ifade etti. Koca, "Artık hükümetlerimizden beklentimiz, gerçek anlamda hem üçüncü dünya ülkelerini hem de özellikle İslam ülkelerini kapsayan bir Ortak Savunma Gücü'nün oluşturulmasıdır. Bu güç özellikle iç haksızlıklara müdahale edebilmelidir. Çünkü başkalarından beklenen himmetin ne derece vahim sonuçlar doğurduğu ortadadır" dedi. Koca, İslam gücünün devreye girmesiyle birlikte, Ortadoğu coğrafyasında batılı ülkelerin yağmasının da önlenebileceğini vurguladı.
Meseleyi kendimiz çözelim
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Sedat Laçiner, Müslüman ülkelerin en büyük meselesinin kendi sorunlarını kendisinin çözememesi olduğunu belirterek "Şu anda birçok İslam ülkesi kendi arasında işbirliği bile yapamamakta. Bu sorunu çözemediğiniz taktirde bir başkasının gelip iç işlerinize karışmasına yol açmış olursunuz. Müslüman ülkeler meşru yönetime kavuşmadığı sürece bu tarz girişimlerin başarılı olacağını düşünmüyorum. Demokratik olmadan Müslüman ülkelerin bir arada iş yapabilmeleri zordur. Böyle bir birlik için Müslüman ülkeler hem halkın desteğini alacak rejimlere sahip olacaklar hem de komşularıyla işbirliği yapacaklar. Bunu yaparken de batılı ülkelerin desteğini arama ihtiyacını duymayacaklar" şeklinde konuştu.
Müslüman 'AB'si hayal değil
İslam ülkelerindeki karışıklıklara batılı güçlerin müdahale etmesinin batının 'iyi bir medeniyet olduğu' ya da yaptıklarının doğru olduğu anlamına gelmediğini belirten Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (OSAM) Ortadoğu uzmanı Doç. Dr. Gökhan Bacık, bunun tamamen 'güç' ile alakalı olduğunu söyledi. Bacık, batılı ölçüde bir müdahale gücünün kurulmasının imkânsız olmadığını dile getirerek şöyle konuştu: "İKÖ kurulurken şöyle bir hata yapıldı. Üyelik serbest bırakıldı ve birden 57 ülke üye oldu. Ancak müzakere süreci konulup üye yapılsaydı daha sağlıklı olurdu. Örneğin AB'ye üye olmak çok zordur. Belli kriterleri yerine getirme zorunluluğu vardır. İKÖ'de de bir müzakere kriteri konulup üye yapılabilseydi, en azından '5 yılda bir seçim yapılabilen ülkeler üye olabilir' denilseydi, bugün İKÖ içerisinde böyle bir barış gücü oluşturma şansı olabilirdi. Ancak bu fırsat bütünüyle kaçmış değil. İslam ülkeleri içersinde Türkiye, Endonezya, Malezya, İran ve Lübnan gibi ülkeler yeni bir platform kurabilir. Denebilir ki, 'Arkadaş bu birliğe girmek zorunlu değil ama girmek isteyen şu şartları yerine getirmelidir'. Böylelikle İslam dünyasında bir etki oluşturulabilir" şeklinde konuştu.
Yeni Şafak