İri ülkeler ve zayıf ülkeler

Hayrettin KARAMAN

“Küresel oyuncuların oyuncağı olan ve kukla despotlar tarafından yönetilen mazlum, mağdur ve gafil 'İslam ülkeleri halkına' kurtulmaları yönünde bir faydamız olmuyor.”

Dedik.

ABD, AB, Çin, Rusya gibi iri ülkelerin, kendi çıkarları için hem kendi aralarında karşılıklı hem de dünyanın geri kalan ülkelerine yönelik planları, programları, gizli amaçları, stratejik karar ve uygulamaları... var.

Kendi imkanları ile veya aralarındaki bağlara dayalı olarak birlikler kurmak suretiyle bu iri ülkeleri güç bakımından dengeleyemeyen, onlar karşısında zayıf kalan, bu yüzden onların oyuncağı ve sömürü alanı haline gelen ülkeler arasında ne yazıktır ki İslam ülkeleri de var. İslam ülkeleri dağınık oldukları, halklarının yeterince uyanık, okumuş, hak ve ödevlerini bilen, haklarını alabilmek için mücadele edebilen fertlerden oluşmadığı, ortak amaçlar için aralarında işbirliği yapamadıkları... için o iri ülkeler bunları ya doğrudan veya işbirlikçileri vasıtasıyla idare ediyorlar. Ne öldürüyorlar ne de güçlenerek yaşamalarına izin veriyorlar; hep zayıf, problemli, kendilerine muhtaç olarak yaşamaları için ne gerekirse yapıyorlar.

İslam ülkelerinin önemli bir kısmı hem İslamî yönetim biçiminden hem de çağdaş demokratik sistemden uzak yaşıyorlar; ya iri devletlerin destekledikleri krallar ve askerler işbaşındalar veya göstermelik bir demokrasi var.

Eğer İslam ülkeleri bu olumsuz durumdan kurtulmak istiyorlarsa yönetimlerinden önce halkları arasında işbirliğine ve yardımlaşmaya ihtiyaç vardır. Okumuş yazmış Müslümanlar birbiriyle çeşitli vesilelerle buluşmalı, görüş alış verişinde bulunmalı, ülkelerin imkanlarına göre halkı uyandırmalı, maddi ve manevi bağları güçlendirmeli, sözde insan haklarını savunan iri ülkelerin foya ve boyalarını ortaya dökmeli, onları, söylemleri ile fiilleri arasındaki çelişkiyi gidermeye zorlamalıdırlar.

Bazı İslam ülkelerindeki nispeten daha iyi olan yöneticiler de uluslararası ilişkileri kullanarak bazı ülkelerde hakim olan ve kabul edilemez bulunan baskılara, zulümlere, hak ihlallerine dikkat çekmeli, BM ve Güvenlik Konseyi nezdinde problemleri daima gündemde tutmalıdırlar.

İri ülkeler, zayıfları daha kolay sömürmek için kendi aralarında birlikler kuruyorlar, bloklar oluşturuyorlar. İslam ülkeleri bu birlik ve bloklar arasındaki rekabeti iyi izlemeli ve gerektiğinde kendi çıkarları için kullanmalıdırlar.

Ben siyaset bilimi veya uluslararası ilişkiler uzmanı değilim, ama İslam ülkeleri arasındaki bu dağınıklık ve her bir ülkedeki problemler, zaaflar, haksızlıklar... beni derinden üzüyor, aklımın erdiği kadarını söylüyorum, bunun ötesi aynı imanı, vicdanı ve davayı paylaşan uzmanlara ve yöneticilere kalıyor.

Yeni Şafak

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.