İnsan, mekan ve zaman

Said ÖZADALI

Ruhlar aleminde “kalu bela” sedası ile varlık alemine merhaba diye insanlık mekan olarak yol üzerinde kurulan şu güzelim dünyadan geçecektir. Her şey hazırlandı ve insanlar kafile kafile dünyaya gönderildiler. Dünyanın hareket ve deveranı zaman şeridi ile adeta önemli bir hız kazandı. Gelen insanlar dünya mekanına ayak basar basmaz zaman şeridine bindiriliyor, kendisi için tayin ve tespit edilen ölçülere göre hayatını tamamlayıp zaman şeridinden iniyor, ağırlıklarını toprak ana dediğimiz güzel mekana tevdi ediyor.

Bu mekandayken müruru zamanla geliştirdiği ve kemale erdirdiği istidat ve kabiliyetleri ile berzah alemine, alemi misale uçtu gitti. Zilhicce ayının başından beri bulunduğumuz şu mukaddes mekanlara bakıyorum da vel fecr-i veleyali aşrı ile başlayan hac ibadetinin heyecanı, telaşı, yorgunluğu Zilhicce ayının bitmesiyle kaybolup gidiyor.

9 Zilhicce’de Arafat’ta milyonlarca insan bembeyaz ihramlarıyla bulunuyorlardı. Çok farklı bir heyecan, farklı bir duygu ve muhteşem bir manzara vardı. 9 Zilhicce güneşin grubu ile birlikte Arafat’tan Müzdelife’ye Müzdelife’den Mina’ya Mina’dan Mekke’ye akıp gittiler ve bu yolculuk zamanın mekanı terk etmesiyle birlikte bitti. Şimdi Zilhicce’nin sonundayız.

Mekke-i Mükerreme’de hafta sonu Perşembe ve Cuma günüdür. Biz de bu vesile ile Arafat’a gittik. Piknik yapan aileler, top oynayan Mekkeli çocuklar, araba sürmesini öğrenen acemi şoförler ve manzarayı tamamlayan serçe kuşlarının ötüşü… Arafat yemyeşil, Arafat tertemiz. Şu anda sadece herhangi bir mekan gibi burası da yukarıda zikrettiğimiz işler için kullanılıyor. Peki bu Arafat ne zaman Arafat olacak? Biz yine o manayı yaşabilmemiz için 9 Zilhicce 1430 bekleyeceğiz. O mekan 9 Zilhicce’de ulvi manasına bürünüyor ve mekanda; o zamanda İlahi davete icabet eden insanların orada bulunmasıyla manzara tamamlanıyor. Diye bilirizki biz insanlara bakan veçhesi ile mekan da zamanla değer kazanıyor. Peki o mekanda o zamanda o insanlar olmazsa acaba mana eksik kalır mı? Alem-i şehadette evet, diğer hikmetlerini biz bilemiyoruz.

Şimdi Mekke’de hayat normale dönmüştür. Arafat, Müzdelife, Mina, Mekke-i Mükerreme’de ikamet edenlerin tenezzühgahı haline gelmiştir. Ama bir mekan vardır ki o mekandan zaman pek bir şey alıp götüremiyor o da Beytullah. Bir amud-u nurani olarak vazifesine devam ediyor. Tavaf edenler, namaz kılanlar Mültezem’de ve Makam-ı İbrahim’de dua edenler, ağlayanlar bütün zamanlarda olmuştur ve olmaya devam edecektir.

Bu mekan Zilhicce’de manasını ifade eder, Muharremde de, diğer sair vakitlerinde de hacılar, Allah’ın misafirleri, sevgi elçileri geldiler konakladılar ve göçüp gittiler. Bugünlerde Mekke-i Mükerreme geride kalmış birkaç yorgun hacıyı yolcu etmekle meşguldür. Umre mevsimine az kaldı. Mart ayında yine Mekke’nin ziyaretçileri akın akın gelmeye başlayacaklar. Mekke belki kısa bir süre için hüzünlenecek ama bu çok uzun sürmeyecek. Bu mekanın aşıkları bu mekandan Rıza-ı İlahiye’ye yükselecekler, zaman şeridi aktığı müddetçe.

Ya Rab! Hz. Adem’den bugüne hac ve umre niyeti ile zaman şeridine binip bu mukaddes mekana gelip konaklayıp göçen hacılar hürmetine, onların yaptıkları dualar ve döktükleri gözyaşı hürmetine bizi, bütün ihvanımızı, ailelerini, çocuklarını bağışla. Bizleri kendine kul kabul et. Emaneti teslim edinceye kadar emanette emin kıl.

Amin Ya Erhameerrahimin

saidozadali@risalehaber.com

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.