İlker Başbuğ, referandum ve ref-i imtiyaz

Abdulkadir MENEK

Genelkurmay eski Başkanı, emekli orgeneral İlker Başbuğ, bu gece yarısı ‘’İnternet Andıcı’’ davası münasebetiyle çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Bilindiği gibi Genel Kurmay Başkanlığı bünyesinde ve denetiminde kırk civarında internet sitesinin kurulduğu ve bunların ‘’kara propaganda’’ amaçlı olarak kullanıldığı ortaya çıkmıştı.
Başlangıçta bu iddialar yalanlanmış ve daha sonra Genel Kurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu tarafından, bu sitelerin Başbakanlığın izni ve bilgisi dâhilinde kurulduğu ifade edilmişti.

Daha sonraları Başbakanlık tarafından bir açıklama yapılmış ve bu sitelerin kurulması için kendileri tarafından herhangi bir iznin verilmediği beyan edilmişti.
Bu internet siteleri Ak Parti hükümetini yıpratmak ve irtica yaygarası yapmak için kurulmuş, kamuoyuna korku ve evham pompalamak amaçlanmıştı.

Önce bir dava açıldı ve konu ile ilgili olarak Albay Dursun Çiçek tutuklanarak cezaevine gönderildi. Albay Çiçek’in serbest bırakılması için askeri cenahtan yoğun baskıların yapıldığı iddia edilmiş ve bunun sonucunda da Albay Çiçek serbest bırakılmıştı.

Fakat daha sonraları dava ile ilgili olarak elde edilen yeni bilgi ve belgeler üzerine Albay Çiçek yeniden tutuklanmıştı. Bu tutuklamadan sonra Albay Çiçek’in kendisinin yalnız bırakıldığı konusunda rahatsızlığını ifade ettiği ve bunun neticesinde de bazı itiraflarda bulunduğu konusunda ortaya bazı iddialar atılmıştı.

Gerçekten de davanın seyri bu aşamadan sonra değişti. Adli Müşavir Tümgeneral Hıfzı Çubuklu ve Genel Kurmay 2. Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız, konu ile ilgili olarak gözaltına alınmış ve yapılan sorgulama neticesinde de tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.

Bu tutuklamalar neticesinde, dava iyice kamuoyunun gündemine oturdu. Çünkü Genel Kurmay Başkanlığı bünyesinde, Genel Kurmay Başkanının emir ve talimatı olmadan bu sitelerin kurulmasının ve yayın yapmasının mümkün olmadığı herkes tarafından bilindiği için, İlker Başbuğ ile ilgili olarak bir işlem yapılıp yapılmayacağı da merak konusu olmuştu.

Kamuoyunda, Genel Kurmay Başkanlığında hazırlanan ve ele geçirilen belgelerle ilgili olarak Emekli Orgeneral İlker Başbuğ tarafından kullanılan ‘’Kağıt parçası’’ tabiri ile askeri bölgede toprak altına gizlenmiş silahlarla ilgili olarak kullandığı ‘’Boru’’ tabirlerinin de unutulmadığını ayrıca kaydetmek istiyorum.

Ergenekon davasının bütün hızıyla devam ettiği, yedi sekiz tutuklama dalgasının yaşandığı bir sırada, bu tür sitelerin Genel Kurmay Başkanlığı bünyesinde kurulması ve faaliyete geçmesi de gerçekten büyük bir cesaret örneği idi. Herhalde, araştırma ve soruşturmaların buraya kadar uzanabileceği hiçbir şekilde tahmin edilmemişti.

Aslında bu noktada, önemli bir konuya değinmekte fayda vardır. Bütün bu gelişmelerin sonucunda, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan ve halkın büyük bir çoğunluğu tarafından kabul edilen Anayasa değişikliklerinin ne kadar önemli ve hayati olduğu bir kez daha ortaya çıktı.

Eğer bazılarının iddia ettiği gibi bu Anayasa değişiklikleri ile hiçbir şey değişmeyecek ve demokratikleşme ve çetelerden arınma noktasında önemli hiçbir adım atılamayacak olsaydı, bu gelişmelerin hiçbirisi yaşanmayacaktı.

Burada gerçekten millet olarak büyük bir sağduyu ve basiret gösterilmiş, HSYK, Anayasa Mahkemesi gibi kurumların yapısında önemli ve demokratik değişimlere imza atan Anayasa değişiklikleri, milletin engin sağduyusu ve feraseti sayesinde bir kazaya uğramadan kabul edilmişti.

Bu noktada rahmete vesile olması amacıyla bir hususa daha işaret etmekte fayda görüyorum. ‘’İstismar ve Ergenekon demokratları’’ her ne kadar bu değişikliklere şiddetle karşı çıkmışlarsa da, kısa bir süre önce vefat eden Aydın Menderes, verilecek her evet oyunun, babasının ruhuna bir Fatiha anlamı taşıyacağını beyan etmiş ve gerçek demokratlara bir işaret fişeği olmuştu.

‘’Silahlı terör örgütü yöneticisi’’ olmakla suçlanan Emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un tutuklanması ile millet olarak ne kadar büyük tehlikelerden ve badirelerden geçtiğimizi de gösteriyor.

27 Mayıs 1960 ihtilalinin ardından Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun, hakaretler eşliğinde tutuklanmış ve Yassıada’ya gönderilmişti. Bu tutuklamanın dışında Türkiye, darbe yapan, darbeye teşebbüs eden, milletin maddi ve manevi yönden onlarca yıl gerilere gitmesine sebep olan hiçbir Genel Kurmay Başkanının tutuklanmasına ve hapishaneye gönderilmesine şahit olmadı.

Fakat Genel Kurmay Başkanlarının bağlı olduğu çok sayıda Başbakan, bu ülkede tutuklandı, bazıları hapis cezalarına çarptırıldı, Adnan Menderes gibi bir vatan evladı ile iki bakanı idam edildi, bazı Başbakanlara haksız olarak yıllarca siyasi yasaklamalar getirildi.

Bir şahsın tutuklanması ve cezaevine gönderilmesine elbette sevinecek değiliz. Burada sevindiğimiz en önemli nokta, adaletin karşısında herkesin eşit olmaya başladığı bir Türkiye’ye kavuşuyor olmamızdır. ‘’Herkes için adalet’’ lazımdır ve bu önemli hukuki kaide yavaş yavaş oturmaya başlamaktadır.

‘’İşte sulh-u umûmi, afv-ı umûmi ve ref’-i imtiyaz lazım; ta ki, biri bir imtiyazla başkasına haşerat nazarıyla bakmakla nifak çıkmasın.’’ (Tarihçe-i Hayat, sayfa; 63) diyen Üstad Said Nursi’nin yüz yıl kadar önce söylediği önemli bir sosyal kural yerini bulmaya başlamaktadır.

Artık herkes yavaş yavaş bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı olmaya başlamıştır ve hiç kimse ele geçirdiği bazı imtiyazlarla, bundan sonra, kendilerine o yetkiyi verenleri,  milleti ve temsilcilerini küçük görme gafletine kapılmayacaktır.

Bu noktada bir endişeyi de ifade etmeden geçemeyeceğim. Uludere’de yaşanan ve otuz beş masum gencimizin ölümüne yol açan hadiseler gibi dehşetli facialar ve fail-i meçhuller de tam aydınlatılmadan ve milletin vicdanı rahatlatılmadan, kaygı ve endişeler bütünüyle ortadan kalkmayacaktır.

2012 yılının, daha önceki yıllara göre her alanda ve her zeminde  ‘’demokrasinin cemalinin’’ çok daha iyi bir şekilde tezahür edeceği bir yıl olacağına dair inancımızı bir kez daha ifade etmek istiyoruz.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (29)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.