Hz.Muhammed'İN (a.s.) Peygamberliğini tasdik eden imzalar-2

Niyazi BEKİ

Hz.Muhammed'İN (a.s.) Peygamberliğini tasdik eden imzalar-2

KUR’AN’IN VERDİĞİ ONAY

Bu onayın özeti şudur:  Semavî vahiy olarak kendini takdim eden kitapların en meşhuru, en ilmîsi, en mucizelisi, en çok okunanı, milyonlarca hafızların ezberinde bulunan eşsiz bir kitap olan  Kur’an-ı Kerimin Hz. Muhammed(a.s.)’in elinde ortaya çıktığı, bütün dünyaca bilinen bir gerçektir. Hz. Muhammed(a.s.) ise, ısrarla bu kitabın kendisine ait olmadığını savunmuştur. Aslında hayatı boyunca, diğer konuşmalarının, Kur’an’daki üsluptan çok farklı olması, Kur’an’ın gerçekten onun malı olmadığını ortaya koymaktadır.  Eğer Kur’an, semavî kimliğini ispat ederse, bu kimlik aynı zamanda Hz. Muhammed’in nübüvvetini tasdik eden bir imza olacaktır. Kırk yönden mucize olan Kur’an-ı Kerimin bütün i’caz yönlerini burada yazmak çalışmamızın maksadını aşan bir husustur. Bu sebeple birkaç hususa işaret etmekle iktifa edeceğiz:

Kur’an, semavî bir kimliğe sahip olduğunu ilan ederek, bunun doğruluğunu ispat etmek için de hiç kimsenin kendisinin bir benzerini ortaya koyamayacağı hususunda  bütün insanlara ve cinlere karşı meydan okumuştur.

a.  Kur’an’ın Bir Benzeri Yapılamaz
“De ki: Andolsun, bu Kur’an’ın bir benzerini ortaya koymak üzere insanlar ve cinler bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar, onun bir benzerini ortaya getiremezler” (İsra, 17/88).

b. Sadece On Surenin Bir Benzerini de Getiremezler
“Yoksa, ‘Onu(Kur’an’ı) kendisi uydurdu’ mu diyorlar? De ki: ‘Eğer doğru iseniz, Allah’tan başka çağırabildiklerinizi (yardıma) çağırın da siz de onun gibi uydurulmuş on sûre getirin.’ Eğer (onlar) size cevap veremiyorlarsa, bilin ki, o ancak Allah’ın ilmiyle indirilmiştir ve O’ndan başka tanrı yoktur. Artık siz Müslüman olursunuz değil mi?” (Hûd, 11/13-14).

c.  Bir Tek Surenin Bile Benzeri Yapılamaz
“Eğer kulumuz (Muhammed’e) indirdiğimiz (Kur’an’ın Allah katından geldiği) hususunda bir şüphe içindeyseniz, ona benzer bir sûre getirin. Eğer iddianızda samimî iseniz Allah’tan başka şâhitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın. Eğer bunu yapamazsanız ki asla yapamayacaksınız, o halde kafirler için hazırlanmış ve yakıtı insanlarla taşlar olan Cehennem ateşinden sakının.” (Bakara, 2/23-24).

d. Kur’an, Ümmî Bir İnsanın Malı Olamaz
“Sen bundan(Kur’an’dan) önce ne bir kitap okuyor, ne de elinle onu yazıyordun. Öyle olsaydı, batıla uyanlar/yanlış düşünenler, şüpheye düşerlerdi. Hayır; o (Kur’ân) kendilerine ilim verilenlerin kalplerinde yerleşen apaçık âyetlerdir. Bizim ayetlerimizi,  zalimlerden başkası, inkâr etmez. Onlar: Ona (peygambere) ‘Rabbinden mucizeler indirilmesi gerekmez miydi?’ derler.
De ki: ‘Mucizeler ancak Allah katındadır. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.’  Kendilerine okunan bu(kırk yönden mucize olan) kitabı/Kur’an’ı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Şüphesiz ki bunda, iman eden bir kavim için bir rahmet ve bir mesaj vardır. De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. Batıla iman edip Allah’ı inkâr edenlere gelince, işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.” (Ankebut, 29/48-52).
İşte Kur’an-ı kerim, mucize yapısıyla, beşer üstü üslubuyla, ortaya koyduğu semavî kimliğiyle elinde bulunduğu ümmî peygamber Hz. Muahmmed(a.s.m)’in nübüvvetini –ilahî kelamdan çıkan ıslak imzasıyla-onaylamıştır.

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.