Allah Ne İstiyor Bizden!

Hüseyin YILMAZ

Adıyaman ve Urfa'daki sel felâketi için öncelikle Allah'dan rahmet ve mağfiret diliyorum. Vefat edenlere Rabbim rahmet eylesin...

Kâinat, büyük ve ince bir nizam üzerine kuruludur. O nizam zarar gördüğünde zincirleme bir hareket kaçınılmaz oluyor.

Büyük deprem bölgenin nizamını bozdu. Sel felâketini tetikleyebileceği konuşuluyordu. Cenab-ı Hakk'ın kâinatın sevk ve idaresinde kullandığı bu kevnî kanunların önüne geçmek, mâni olmak bazen insanın takâtini aşabiliyor.

O zaman yapılması gereken direnmek değil, akıllı davranmaktır: Deprem fayı üzerine evler yapmayacak, şehirler kurmayacaksın. Evlerin inşasında kılı kırka yaracak, dayanıklılığından taviz vermeyeceksin. Dere yataklarına, düzlüklere şehirleri kaydırmayacaksın. Bileceksin ki o düzlük ve çukurlar, bilmem kaç milyon yıl önce de olsa, suların taşıdığı topraklarla meydana gelmiştir. Alt yapı standartları normalin çok üstünde olacak, köprüler, viyadükler, kanalizasyonlar normalin çok üstündeki felâketlere göre inşa edilecek. Ormanları yok etmeyecek, dünyanın yapısını bozma cür'etinin dehşetli bir karşılığının olacağını unutmayacaksın.

Ve ders alacaksın! Tekrar tekrar aynı delikten sokulmayacak, aynı çamurda düşmeyeceksin...

İşin mânevî kısmına hiç girmeyeyim... Günahlarımız, bu büyük felâkatleri çekecek çizgiyi çoktan geçti. Sadece herkesin şahsî günahlarından istiğfar etmesi yetmez! Devleti idâre edenler de günah lağımının önünü sonuna kadar açmamalı, milletin günahla imtihanını ağırlaştırmamalı.

Unutmayınız ki, yarım asır önce bu topraklarda yaşayan bir günah mübtelasının bir ömürde bulup yaşayamayacağı günahların tamamını aynı topraklarda herhangi bir insan bugün tamamını tek bir günde yaşayabilecek imkânlara shiptir. Bu hale gelmiş olmasında Kamalist Devlet zihniyetinin devletçe amentü edinmiş olmasının rolü büyüktür. Kör ve şuursuz değiliz...

Bir de işin imtihan tarafı vardır. Bu tarz büyük felâket ve musibetlerde hayatları dahil, zarar gören ehl-i imanın mânevî kazançları kaybettiklerinden çok daha büyüktür. Hayatlarını şehadet makamında ebediyete tebdil ettikleri gibi, malları da makbul sadaka hükmüne geçer.

Bu kabil felâketlere dûçar olan veya şahid olanlara düşen ise intibaha gelmektir. Bu intibah, sadece günahlar cihetiyle değil, bir kısmını tadad ettiğim tedbirler cihetiyle de olmalı.

Baba topraklarımın musibetzede güzel insanlarına tekrar geçmiş olsun diyor, Allah'dan onlar için merhamet, lütuf ve ihsan niyaz ediyorum!

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.