Akgündüz'ün Büyük Günahı!

Hüseyin YILMAZ

Prof. Dr. Ahmed Akgündüz ile 1977'den beri tanışırız, elli yıla varmakta olan bir hukukumuz var. Hiç birlikte çalışmadık, Hilâl Apartmanındaki kısa müddet hariç, aynı çatının altında birlikte çalışmadık ancak hiçbir zaman da kopmadık; bir şekilde aynı dünyada ve aynı zaman diliminde yaşadığımızın hep farkında olduk.

Yüksek sesle şu kadarını söylemek isterim: Akgündüz, hiçbir zaman ve mekânda, hiçbir makamda, herhangi bir sebeb tahtında Nur Talebesi olduğunu, en üst perdeden haykırmaktan çekinmemiş, geri kalmamış kahraman bir insandır. Bu cihetle akademik camiamızın da ender yüz aklarındandır.

Nazarımda bin kusuru olsa, sırf bu cesur ve samimî sahiblenişi sebebiyle, nazar-ı müsamaha ile bakarım. Kaldı ki, beşer kusursuz olmaz. Her birimizin tartıya gelmez kusur ve eksiklikleri vardır.

Akgündüz Hoca ile hemfikir olmadığım meseleler de az değil, anlaşamadığımız mevzular da olmuştur; olmaya da devam edecektir. Fakat bunları, her fırsatta Ahmed Hocayı taciz etmekte kullanmak, küçük düşürücüdür; insaf ve vicdana da sığmaz. Her mesele kendi makamında bir değer ifade eder, her makam ve her yerde değil.

Akgündüz, tanıdığım en gayretli ve en zeki insanlardan biridir. Aculiyetinin sebeb olduğu ufak tefek yazı hatalarına rağmen, günümüzün sayılı âlimlerindendir. Geniş ve derin bir bilgiye sahib olduğuna şübhe yok. Zayıflıkları, çoğu zaman mizacının eseridir, ilminin değil; yer yer bir parça çalakalemdir. Muhtemelen çoğu zaman yazdıklarını dönüp gözden geçirme, tashih etme zamanına bile sahib değildir. Ömrü boyunca bir hedefe koşan bu ilim adamının arkasını toplayacak bir ekibin, hiç değilse bir editörün olmasını çok isterdim.

Sıhhat-i beden sadece cismimize zarar vermez, kabiliyetlerimizi de hırpalar, tavrımızı da bozar. Son yıllarda yaşadığı hastalıkların bir tezahürü olarak zaman zaman gördüğüm üslûb problemi, yüksek tehevvür, şiddetli aksülamel gibi hususlardan kendisinin de zarardide ve muzdarib olduğunu sanıyorum. Bu cihetle sosyal medyada uğradığı linç dalgalarından onun hesabına üzüldüğümü saklamak istemem.

Mahremce bir iki ricamı kırmayıp yazdıklarını tadil ettiğini de teşekkürle söylemek isterim. Çoğu muarızlarının sandığı gibi, ne burnundan kıl aldırmayan, ne de meşverete itibar etmeyen biridir Akgündüz.

Bu uzun girizgâhı uzunca bir zamanın terakümü olarak hoş görmenizi rica ediyorum. Mevzua gelecek olursak:

Akgündüz Hoca, bir müddet önce sevenlerine "TAHKİKLİ VE HAŞİYELİ RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI"nı neşrettiğini müjdeledi. Tabir yerinde ise fırtına da o zaman koptu. Bir kısmına sosyal medya ve bazı whatsapp gruplarında şahid olduğum her türlü gayr-i ahlâki, tahkik ve tahlile dayanmayan, hattâ yapılan işin mahiyetini bilmeyen aşağılatıcı taarruzları derin bir üzüntü ve şaşkınlıkla takib ettim.

Vicdan ve şahsiyetim haksızlık karşısında susmama imkân tanımıyor. Haksızlığa uğrayan düşmanım olsa, seyirci kalamıyorum. Ses vermeden önce Akgündüz Hoca'nın neşrettiği külliyatı görmek istedim ama bütününe ulaşmakta acze düşünce fikir verecek kadar çalışmanın birkaç örnek PDF'ine ulaştım. Beyan ettiği ve tahmin ettiğim gibi çıktı.

Bendeki örneklerde Risâle-i Nur metinlerine müdahale yok. Ancak Akgündüz, ana metinde bazı kelime tashihleri yaptığını söylüyor ki, bu, her Nur Talebesi için yerine getirilmesi gereken bir vecibedir, hata etmemek kaydı ile.

Akgündüz'ün yaptığı aslında tam bir şerh de değil. Daha çok metnin temel mefhumlarını dip not şeklinde izah eden bir çalışma. Yani Hoca, muğlak, derin ve herkesçe anlaşılması güç gördüğü Risâle-i Nur metinlerini izaha teşebbüs etmiş değil. Etmiş olsa bile, bunu metinle iltibas edecek şekilde yapmadığından zarar vermez.

Faydası nedir, derseniz, anlatayım. Muvaffak olmuş olmak kaydı ile, ana metnin daha iyi anlaşılmasına ciddi hizmet eder. En azından avam okumalarını aşan arayış sahiblerine yol gösterici olur. Şahsen kendim için istifadeye medar görürüm.

Yaptıklarının başarılı olup olmadığı bahs-ı diğerdir ama o metinlerde gözüme ilişen uydurukça kelimeleri, kasdî olsa, ihanet telâkki ederim. Gayr-i kasdi olsa, hiçbir şekilde değil Akgündüz'e, hiçbir Nur Talebesine yakıştırmam. Bu husus, Nur Talebelerine bir türlü anlatamadığım dehşetli bir felâkettir. Maksadı irfân dünyamızı yıkmak, mâzi ile aramızdaki dil köprüsünü uçurmak olan bu şeni tahribkârlığa hiç değilse Nur Talebeleri karşı koymalıydılar. Her ne ise.

Hulâsa: Akgündüz Hocayı tebrik ediyorum. Emek ve gayret isteyen bir iş yapmış. Nurlara zarar verme kasdı taşıyacak son insanlardan olan Akgündüz'ü bu sebeble linç etmek, Nur Talebelerinin işi olmamalıydı. Hele Akgündüz'ün bu zor işi para için yaptığını söyleyip ayıplamak utanç vericidir. Para kazanmak isteyen birinin el atacağı son meşguliyet kitab olurdu. Akgündüz, limon satsa kitabdan kazandığının çok daha fazlasını kazanacağını bilmeyecek kişi değildir. Çok çirkin bir karalama bu. Kaldı ki, kitabdan para kazanmak çok meşru ve çok şerefli bir kazançtır, her fâniye de nasib olmaz.

Kapaklar, "Risâle-i Nur Külliyatından" ibaresi ve "Müellif Bediüzzaman Said Nursî" şeklinde olsa, yadırganabilirdi. Fakat Akgündüz "Tahkik ve Haşiye" kısmı için ismini koyup mesuliyetini üstlenecek kadar samimî davranmış. Bu tavır; tenkidi değil, takdiri mucibdir.

Bence asıl sıkıntımız, İhlâs ve Uhuvvet Risalelerini okuyarak vardığımız parçalanmışlıktır. Bir şey canınızı sıkacak, uykularınızı kaçıracaksa, bu elim vaziyet olsun, Akgündüz'ün tahkik ve şerhleri değil. Hataları varsa, ilmen düzeltmesine yardımcı olunuz. Canlı canlı yemeye çalıştığınız kendi uzviyetinizdir, ne zaman farkedeceksiniz?

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (17)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.