Hindistanlı Alimler: Risale-i Nurları camilerde duyuracağız

Hindistanlı Alimler Risale-i Nur Eğitimlerini Tamamlayıp Eğitim Sertifikalarını Aldılar

Risale-i Nur eserlerini ve Türkiye’nin manevi mirasını tanımak maksadıyla İstanbul’a gelen alimler sertifikalarını aldı. Programa Hindistan’ın Yeni Delhi, Jawaharlal Nehru Üniversitesi'nden 2 kişi Diyobend, El Camia El İslamiyye Darululum’dan 7 kişi ve Darululum Nedvetul Ulema’dan 6 kişi olmak üzere 15 kişilik Hindistanlı âlim ve din adamları katıldı.

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nda gerçekleştirilen kapanış merasiminde misafirler, Risale-i Nur Eğitimi ve İstanbul ziyareti hakkındaki intibalarını dile getirdiler.

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın İcra Kurulu Başkanı Said Yüce "Türkiye ve Hindistan arasında çok güzel bağların olduğunu" ifade etti. Ders kitaplarımızdan ve büyüklerimizden öğrendiğimize göre milli mücadele yıllarında Hindistanlı Müslüman kardeşlerimizin maddi ve manevi büyük yardımlarda bulunduklarını belirten Said Yüce, "Bugün bu topraklarda Allah’ın lütfuyla ortaya çıkan Risale-i Nur eserlerinin günümüz insanının manevi ihtiyaçlarına cevap, dertlerine deva olduğunu, dalalet ve inkâr tahribatını tamir ettiğini ve bütün İslam cemaatleriyle ittifakı teşvik ettiğini" söyledi ve devam etti:

“Risale-i Nurlardan sadece Müslümanlar değil, gayr-ı Müslimler de istifade ediyor ve Yüce Yaratıcı'ya olan imanlarını kuvvetlendirdiğini söylüyorlar. Bu sebeple bu eserleri insanlığın ortak hazinesi olarak kabul edip herkesin istifadesine sunmaya çalışıyoruz."

Bu güzel davette Üstad'tan şunu öğrendik

Misafir âlimlerden bazıları da söz alarak İstanbul izlenimlerini ve Risale-i Nur ve Üstad Bediüzzaman hakkında düşüncelerini şöyle dile getirdiler:

Muhammed Esad En-Nedvi: Bizi bu programa davet eden ağabeylere ve İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’na en kalbi teşekkürlerimizi ifade ediyoruz. Yüzyıl önce tüm Hindistan’da olduğu gibi geldiğim Diyobend şehrinde de Osmanlı’nın ve İslam Hilafetinin kurtuluşu için para toplanarak gönderilmişti. Çünkü bütün Müslümanlar, Osmanlı Devletine kendi yuvaları olarak bakarlardı. Osmanlı Hilafeti düştükten sonra Şeyhülislam Mustafa Sabri gibi nice din âlimleri ülkelerini terk edip yurt dışına gittiler. Sadece Bediüzzaman Said Nursi Türkiye’de kaldı. Üstad çok zor şartlar altında te’lif ettiği Risale-i Nur külliyatı ile dinsizliğe karşı büyük mücadele etti. Bu güzel davette Üstad'tan şunu öğrendik. Önceki İslami malumatımız hep nazari idi ve bu nazari bilgilerin asrımızdaki tatbikatını ve ameliyesini Bediüzzaman Said Nursi’den öğrendik. Bu Vakfın Başkanı’ndan ve İhsan Kasım Ağabey’den istirhamımız; “Kıymetli bir hazine olan Risale-i Nurları bütün dünya dillerine çevirin ve bu yolda hizmetinizi devam ettirin.” Ayrıca misafirperverliğinize teşekkür ederiz. İnşallah bu ziyaretler devam edecek.

Risale-i Nurları, camilerde ve hutbelerde bütün ümmete duyuracağız inşallah

Muhammed İmtiyaz  lim El-Kasimi: İstanbul’daki bir konferansa gelen İmam Hasan En-Nedvi Lucknow’ya döndüğünde İstanbul’un güzelliklerine hayran kaldığını ifade etmişti. Hepinize ve vakfınıza bize bu şehri tanıma fırsatı verdikleri için teşekkür ederim. Kendi hocalarımızdan Türkiye’de İslamiyet’in sadece adının kaldığını duymuştuk. Buna çok üzülmüştük ve “Allah bu memleketi muhafaza etsin” diye dua ederdik. Oysa bugün Türkiye’de Risale-i Nur Eğitimi alarak kendimizi geliştirdik. Bunun için Allah’a şükrediyoruz. Beş yıl önce karşılaştığım bir zat bana Risale-i Nur ve Bediüzzaman Said Nursi’yi bir kitap vererek tanıtmıştı. Risale-i Nur sayesinde “Bismillah’ın” tam olarak ne manaya geldiğini öğrenmiş olduk. Programda Bismillah’tan başlayarak çok şey öğrendik. İnsan sadece aklı ile değil aynı zamanda duyguları ile hissederek öğreniyor. Biz Risale-i Nurları, Şeriatın sırlarından bir sır olarak görüyoruz ve camilerde ve hutbelerde bütün ümmete duyuracağız inşallah. Sizlere çok teşekkür ediyor, hizmetlerinizin devamını diliyoruz. Rabbim sizlerden razı olsun.

Ortak ilmi ve dini mirasımız olduğunu keşfettik

Muhammed Envar Khan El-Kasimi: Öncelikle İİKV’nin başkanına, çalışanlarına ve hocalarımıza teşekkür ediyorum. Hindistan’da Hüccetullahi'l-Bâliğa adlı dini bir eseri okuduk. Risale-i Nur o eserde ele alınan mevzuların daha da genişletilmiş ve geliştirilmiş hali olduğunu gördük. Osmanlı hukuk kanunu olan Mecelle, Hindistan’ın da hukuk kaynaklarından idi. Böylece ortak ilmi ve dini mirasımız olduğunu keşfettik. Bu programı düzenlemekten ötürü çabalarınıza teşekkür ederiz.

Dr. Ma’mun Jarrar hoca ise; İİKV çalışanlarına bu programı düzenledikleri için teşekkür etti ve misafir ulemanın Vakıf’ta bulunan Üstad Bediüzzaman Said Nursi ve talebelerine ait İlk Dönem Yazma Eserlerini ve Risale-i Nur Davalarının Yılmaz Avukatı Bekir Berk’in dava çantasını görmenin, bu eğitime renk kattığını dile getirdi. Program Yazma Eserler Sergisi'nin tanıtımının ardından, sertifikaların takdim edilmesi ile noktalandı. 

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Nur Talebeleri Haberleri