2005 yılında İsrail ile girişilen ortak Heron üretme projesinde Türkiye firması TAİ’nin yanlış hesaplamaları nedeniyle İsrail’in eline koz verildiğini söyleyen İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi eski Dekanı Prof. Dr. Ahmet Nuri Yüksel, İsrail’in de bilerek TAİ’nin yaptığı yanlışın üzerine yattığını ve 7,5 yıldır Türkiye’yi oyaladığını söyledi.
Ortak bir projeyle Heron üretmek için Türkiye ile İsrail arasında 2005’in ilk aylarında başlayan ancak günümüze kadar bir türlü sonuçlandırılamayan karmaşık süreci Akit’e anlatan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi eski Dekanı Prof. Dr. Ahmet Nuri Yüksel, çok çarpıcı tespitlerde bulundu. Yarım asrı aşkın bir süredir uçak dizaynı ile uğraşan ve bu alanda Türkiye’de tek sayılabilecek bir külliyet oluşturan Prof. Dr. Ahmet Nuri Yüksel, haklı olarak, “İsrail ile ortaklaşa Heron üretme işi ne oldu?” diye soruyor.
25 YILDIR TARTIŞTIĞIMIZ KONU
Terörle mücadele içinde olan Türkiye gibi bir ülkenin aradan geçen 30 yıla rağmen ihtiyaç duyduğu insansız hava araçlarına hala sahip olmamış olması normal mi?
Türkiye; PKK terörüyle etkili bir mücadele için 1990’lı yılların ikinci yarısında keşif-kontrol görüntüleme hizmeti için insansız hava aracı (İHA) edinmeyi konuşmaya başladı. Acil ihtiyacın giderilmesi için iki yoldan birine başvurmak gerekiyordu. Ya doğrudan ithal veya ortak üretim ile tedarik edip kullanma yoluna gitmemiz gerekiyordu.
ARADAN 10 YIL GEÇTİ, BU 3 FİLO KURULABİLDİ Mİ?
Sizce hangi yolu tercih etmeliydi. Yerli üretim mi, ortaklık mı yoksa tamamen ithal mı?
Ortak üretim şıkkı acil bir problemin söz konusu olmadığı rahat zamanlarda tercih edilebilirdi. Bu tercih 90’lı yıllarda iyice azgınlaşan PKK terörünün bir an evvel yok edilmesini sağlamak için gözardı edilmeyecek kadar mahzurluydu. Bu düşünceleri birkaç yıl konuşan Türkiye, Ekim 2000’de aldığı kritik bir kararla uçan filosunu oluşturmaya karar verdi. 2 yılda üç hava filosunun oluşturulmasına karar verildi. Bu filolardan biri de ABD’nin Afganistan’da kullandığına benzer 40-50 adetlik insansız casus uçağı filosuydu.
Bu kararın üzerinden tam 12 yıl geçmiş olmasına rağmen bu filo neden oluşturulmadı?
Şu anda 2012 senesinin ortalarındayız; 2 sene şöyle dursun, tam 12 sene 5 ay geçti. Her üç filo bir yana bir tane bile bu gruba girerek hizmet veren uçak ve helikopter yok ortada. Aradan geçen onca zamana rağmen bu üç temel stratejik kararın hiçbiri kuvveden fiile çıkarılamadı.
Bu kadar ihtiyacımız olmasına rağmen sizce Türkiye neden bunu başaramadı?
Şüphesiz bunun başka birçok sebebi vardır. Ama en önemlisi, neyin, niçin, ne çapta lüzumlu olduğunu... nereden, nasıl başlanıp nasıl devam edilerek amaca ulaşılabileceğini bilmeden; ‘bizde de olsun, en iyisi olsun, en büyüğü olsun, en hızlısı olsun... en, en, en... olsun’ tarzında ‘hababam usulü’ karar verip icraya geçilmemesidir. Türkiye’nin yukarıdaki maddelerde sıralanan 3 uçak filosunu da ABD’den satın alma yoluna giderek tedarik etmeye çalıştı. Ancak ABD kongresinden izin çıkmayınca proje rafa kaldırıldı.
Heron satın alma ve İsrail ile ortak üretimi için bundan sonra mı ihaleye çıkıldı?
Evet, bu aşamadan sonra Türkiye insansız uçak için satın alarak tedarik yerine ortak yapım esaslı model tercih edilerek Şubat 2005’te ihaleye çıktı ancak sadece İsrail firması ihaleye katıldı. Bu sebeple sadece İsrail ile müzakere yapılmış ve yapılan görüşmelerde mutabakat sağlanmış olmalı ki 2,5 ay sonra ihaleyi İsrail’in kazandığı ilan edildi. (19 Nisan 2005) ve Ağustos 2005’te ise insansız uçakların ortak üretimi için imzalar atıldı.
Türkiye ile İsrail’in ortak Heron üretme anlaşması 2005 yılında başlandı. Aradan 7,5 yıllık bir süre geçti. Kısa sürede tamamlanması planlanan teslimatın İsrail tarafından hala yapılmamış olmasını neyle açıklıyorsunuz?
Hep beraber yaşıyor ve görüyoruz. Söz konusu teslimat, gereği yapılarak bir türlü yerine getirilemiyor. Bunda kusur kime ait? Bizim gibi olayın dışındakilerin bunu bilmesi imkansıza yakın zor. Ama sonuçta 20 Nisan 2005’te yapılan anlaşmaya göre; toplam maliyetinin yüzde 30’unu Türk şirketlerine ait olmak üzere; bin km menzili, 52 saat havada kalabilme özelliğine sahip bu insansız hava araçlarının ilk ikisinin 24-30 ay içinde teslim edilmesi gerekirken, aradan geçen 7,5 seneye rağmen teslimat yapılamadığı ve bu uçakların kullanılamadığı bir gerçektir.
Sıkça “geldi-gelecek” türünden beyanlar ve haberler okuyoruz. Bu bir İsrail aldatmacası mı?
Ama olmuyor işte; aksine yalan üstüne yalan ile boyuna hava basılıyor ortalığa. Bendeniz başlangıcı, can damarı dizayn konusunda bir ömür tükettim. Ama nerede ise gün aşırı tekrarlanan yalanlara benim dahi aklım ermiyor.
TAİ MENSUPLARI UÇAK MENZİLİNİN NE OLDUĞUNU BİLMİYORLAR
Burada büyük bir hatadan bahsediyorsunuz? Bu hatayı yapanlar kimlerdir ve ihmallerine rağmen koltuklarındalar mı?
Dünyanın hiçbir yerinde resmi veya özel hiçbir kuruluşta hiçbir zaman böyle imkansız ve mantıksıza yakın 52 saatlik bir uçuş süresi şartı koşarak ısrarla devam ettiren ve ardından da gerekçesi açıklanmadan bu şartı 24 saate indiriveren kişileri işe almazlar. Kazara alınmış ise de derhal atarlar. Bizde ise aksine adamlar taltif üzerine taltif ile ödüllendiriliyorlar. Gelinen son noktada İsrail’den alınacak uçaklar için ön şart olarak hem 24 saat havada kalma süresi hem bin km menzil ve hem de 350 km iletişim menzili verilmiş. İletişim menzili konusunda bir diyeceğim yok; bu menzil uçağın değil, onu güden sistemin kapasitesinin işaretidir. Burada şunu söyleyeyim: TAİ mensupları uçak menzilinin ne olduğunu bilmiyorlar.
HAKKARİ-HATAY ARASI İÇİN 350 KM’LİK İLETİŞİM MENZİLİ YETER
Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacak Heron’da azami iletişim menzili ne kadar olmalı?
Bilhassa insansız keşif uçakları için 1000 km gibi bir uzunluk menzilinin mantığı yoktur. Bu Türkiye için kuş uçuşu Hakkari-Muğla arasına denktir. PKK’nın eylem yaptığı kesim Hakkari Antakya arası hudut kesimidir. Bu kesimin tek bir merkezden idare edilen insansız uçaklarla gözetlenmediğini hepimiz biliyoruz. Çünkü sistemin gücü-kapasitesi ile birlikte misyonun verimliliği de bunu gerektirir. Yönetim merkezi, bunun ortasında ve bir tek yönetim merkezi olsa bile 300-350 km’lik iletişim menzili fazlasıyla yeter. Bin km menzil neden verilmiş bilemiyorum. Bunu; İsrail firmasının verdiğini zannetmem.
Peki, Mayıs 2012’nin sonuna geldik. İsrail Heronları hala teslim etmedi mi sizce?
“Geldi-gelecek” denilen Heronların 2010’da gelmediği gibi; 2011’in sonuna kadar da gelmedi. Kazara gelenler de geri gitti. 2011 ortalarında ağır bir PKK baskını ve şehit kayıplarımız sebebiyle; iki ülke arasındaki büyük gerilime rağmen İsrail’in heronların hepsini teslim ettiği haberlerini okuduk. ‘Nihayet geldiler’ diye sevindik ama geldiler de ne oldu? Herhalde bunlar kullanılmadı ki; 3 uçaklık bir ABD prodetör sistemi kiralandı ve onlar keşif gözetleme işini yapmaya başladı.HERONLARIN 7 YILLIK YILAN HİKAYESİ
Ortak yapım olarak sunulan Heron projesine ilişkin yalan vaat ve beyanların tarihçesi şöyle:
Ocak 2005: Aselsan’ın üreteceği yüzde 100 yerli termal kameralar 2006-2008 tarihleri arasında İsrail’e teslim edilecek ve ilk 2 heron bu teslimattan sonra 24-30 ay içerisinde Türkiye’ye teslim edilmesi kararlaştırıldı.
Nisan 2005: Taraflar Ocak ayındaki vadeleri teyit eden bir uzlaşmaya vardı.
Ağustos 2005: Vadelerin teyidini tekrarlayan bir anlaşma imzalandı.
Kasım 2007: İsrail; Heronları zamanında teslim etmediği için Türkiye bu alandaki acil ihtiyacını karşılamak için yine İsrail’den 3 insansız hava aracı ve 1 yer sistemini (İsrail-Aerostar insansız uçağı) kiralamaya karar verdi.
Mart 2008: İsrail-Aerostar insansız uçaklarının kiralanması anlaşmasını teyit etti.
Eylül 2008: Geciken 3+1 heron sisteminin geleceği açıklandı.
Ekim 2008: 2 Heron’un Kasım 2008’de, kalanların ise 2009’da teslim edileceği duyuruldu.
Kasım 2008: 2 heronun Kasım ayının sonuna kadar teslim edileceği tekrarlandı.
Aralık 2008: Aselsan kamerası entegreli 2 Heron Batman’a geldi, ama irtifa şartı sağlanmadığı için, ıslah edilmek üzere İsrail’e geri gönderildi.
Ocak 2009: “8 Heron’dan 2’si Aralık 2008’de teslim edilmişti, gerisi Nisan 2009’ta teslim edilecek” şeklinde haberler medyaya düştü.
Ağustos 2009: Tadil edilmiş heronların yakında teslim alınacağı bildirildi.
Ekim 2009: Tadil edilerek teslim edilen heronlar ikinci kez İsrail’e iade edildi.
Kasım 2009: İsrail ikinci kez geri aldığı Heronları yıl sonunda ya da Ocak 2010’da Türkiye’ye teslim edecek.
Akit