Her zãlim gibi, Evren de korkaktır; intihar edemez!

Hüseyin YILMAZ

Ertuğrul Özkük’ün köşesinde bahsettiğine göre, Evren, darbecilerin yargılanmaları yolundaki talebler yoğunlaşınca tedirgin olmaya başlamış. 92 yaşındaki darbeci daha ne kadar yaşamayı düşünüyor ve yaşamaktan ne anlıyor, bilmiyoruz. Ama sabahın erken bir saatinde Özkük’ü arayıp bir müddet ne kadar mãsum, 12 Eylül darbesinin ne kadar gerekli olduğunu anlattıktan sonra, bütün bunlara rağmen millet kendisinin yargılanmasını isteyecek olursa, yargılanmayı beklemeyip intihar edeceğini söylemiş. Çünkü, yaşlı darbeci için yargılanmak dayanamayacağı bir leke imiş...

Öncelikle, Evren gerçekten intihar eder mi? Sanmam... Çünkü sırtını dayadığı güç ile dehşetli bir Fir’avun kesilip memleketin hapishãne ve karakollarını işkencehãnelere çeviren, gözünü kırpmadan idam kararlarını tasdik eden zulmün bu heykel-i mücessemi, her zãlim gibi korkaktır, intihar edemez. Tafra satıyor, biraz da bu memleketin darbecileri yargılamaktan henüz çok uzakta olduğunu, bu arada nasılsa öleceğini veya ceza alsa bile yaşı sebebiyle infaz edilmeyeceğini düşünüyor.

Bana göre, intihar etmek için herhangi bir yargılamayı beklemesine gerek yok... İntihar edecekse, yargılanmayı leke telakki ederek değil, dehşetli cürümlerinin altında  ezildiği için vicdanî bir saikle yapmalı. Ama ne gezer, Evren’in hiçbir zaman vicdanı olmadı, yãhut cisminden çok önce vicdan ve ruhu ölmüş olmalı ki, bugün bir kerecik olsun yaptığı hayassızlığı ilan edip, adãlete teslim olmaya yanaşmıyor.

Memleketi kan gölüne çeviren bir cenãhın önde gelen isimlerinden ülkücü Agâh Oktay Güner’e de 12 Eylül’ü temize çıkarmak düşmüş. Şöyle buyuruyor Güner:
 
“Ben 12 Eylül'den sonra 12 ay hapis yattım. Yani aslına bakarsan 12 Eylül mağduru bir siyasetçiyim. Sana şunu söylemek isterim. Bu yazıdan dolayı seni tebrik ederim. Eğer 12 Eylül öncesinde Ecevit ve Türkeş evet deseydi ve seçime gitseydik, 12 Eylül olmazdı.

“Omzumdaki mermi hálá duruyor. Çünkü çıkarmaya kalksalar, en küçük kaymada kolum felç olacak. 12 Eylül'den sonra içerde Erbakan'la karşılaştım. Ağlıyordu, 'Bayramın ikinci günü bizi içeri kapattılar' diyordu. Kendisine, 'Hocam siz bayramın birinci günü dışarı çıkabiliyor muydunuz' dedim. İnsanlar sokağa çıkamıyordu. O nedenle diyorum ki, evet 12 Eylül'de bizler siyaseten mağdur olduk, ama memleket kurtuldu.”

Kültür ve Turizm Bakanlığı yapmış bir siyasetçinin ufku bu kadar dar olursa Evren’in halefleri daha çok darbe senaryosu geliştirirler, tertib tertibi kovalar, birinden birisi yine vãki olur ve yine bu memleket bir elli yıl daha kaybeder. Yazıklar olsun Agâh Bey, demek ki bugün dönüp geriye baktığınızda bile bütün o olup bitenlerin darbeye zemin hazırlamak için olduğunu ve bizzat darbeciler tarafından sahnelendiğini görmüyorsunuz... Halbuki gençliğimizde ülkücü cãmia irfãn ve bilginizle iftihar ederdi... Bu kadar mıymış?..

Uzatmaya gerek yok, yol ikidir: Ya Evren ve şürekâsı derhal yargı  önüne çıkarılmalı; ya da Ergenekon davası sebebiyle içeri tıktırılanların tamamı serbest bırakılmalı. Darbe yapmakta muvaffak olmuşu Cumhurbaşkanlığına çıkaracak, hürmet edeceksiniz, ama tertib müteşebbislerini cezalandıracaksınız!... Olmaz böyle saçmalık... Bu vaziyet mantık ve iz’ana karşı işlenmiş bir cinãyettir... Darbe teşebbüsü suçsa, darbenin kendisi katmerli suçtur... Ama Evren daha yakın bir gelecekte Cumhurbaşkanı Gül tarafından kabul edildi... Kaç kere söyledim, daha kaç kere söylemek zorunda kalırım bilmiyorum. Ama Gül, dönüp tek kelime ile millete açıklama yapma ihtiyacı bile duymuyor. Sahi Sayın Gül! Evren’i Çankaya köşkünde niçin ağırladınız?...

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.