Helaket ve felaket asrının adamı

Hilmi ÖDEMİŞ

Rüyada hitabede Bediüzzaman’a "Ey felâket, helâket asrının adamı, senin de reyin var. Fikrini beyan et" denir. Bu hitab bana Bediüzzaman’ın yaşadığı dönem ile diğer müceddidlerin yaşadıkları dönemler arasındaki farkları hatırlatıyor. Onun döneminin maddi (felaket) ve manevi (helaket) sorunları vardır. Maddi ve manevi sorunlara bir göz atalım:

 

Felaket (maddi) asrı:

 

Osmanlının sekerat döneminde dünyaya gelir. Siyasi, ekonomik, toplumsal, bilimsel anlamda en dehşetli asırdır. Balkan savaşları, I.ve II. Dünya savaşı meydana gelir. 2000 yıl boyunca hiç dünya savaşı meydana gelmemiştir. Ancak Bediüzzaman’ın felaket asrında iki dünya savaşı meydana gelmiştir. Bediüzzaman, Osmanlının yıkılışını görür. Cumhuriyet döneminin istibdadını görür. İslam âleminin sömürgeleştirilişini görür.

 

Bilimsel ve teknolojik anlamda da apayrı bir yüzyıldır. Her biri tek başına çağ atlatacak icatlar olmuştur. Elektrik, televizyon, radyo, telefon, telgraf, bilgisayar, tren, otomobil, atom bombası, uçak, ağır silahlar, uzaya yolculuk vs vs. Kısacası 20. yüzyıl maddi anlamda en dehşetli asırdır.

 

Helaket (manevi) asrı:

 

Kapitalizm, marksizm ve faşizm gibi siyasal ya da ekonomik boyutlu ideolojiler toplum politikaları olarak ortaya çıktılar. Bunlar iki dünya savaşına sebep oldu. 1917’de Rusya’da Bolşevik (sosyalizm/komünizm) devrimi meydana gelir. Sosyalizm, materyalizm, marksizm, pozitivizm bütün dinlere savaş açmıştır. Pozitivizm bilim dünyasında yeni bir anlayış meydana getirmiştir. Pozitivizme göre artık her şey bilimle açıklanacaktı. Ölümü bile yok edecek kudreti kendilerinde bulabiliyorlardı. Eski nemrutlar/firavunlar “güçleri” ile ulûhiyet dava ederlerken bu zamandaki pozitivist/materyalist/modernist nemrutlar/firavunlar “bilim” ile ulûhiyet dava ediyorlardı. Bu asra modernizm damgasını vurmuştur. Bu dönemde insanlar sekülerleştirilmeye (dinden uzaklaştırma/dünyevileştirme)  çalıştırılmıştır.

 

Kısacası bütün dünyada bir dinsizlik/imansızlık hareketi vardı. Deccalizm ve süfyanizm kendini apaçık hissettirmişti. Bediüzzaman’ın deyişiyle “kurt gövdenin içine kadar girmişti.” İman kalesi tehlikedeydi. Bütün dinler adeta birlik olmak zorunda kalmıştı

 

İşte böyle bir felaket ve helaket asrında Bediüzzaman, iman kalesini savunmak üzere müceddid olarak gönderilmiştir.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.