Hazırlıklı olmak

Habip ARTAN

İnsanoğlu bu fani dünyada sürekli imtihandadır, her an başına bir kaza, musibet, hastalık veya felaket gelebileceği gibi hiç haber verilmeksizin de hayatı başına her an yıkılabilir. Adeta insanın kendi kıyameti başına kopar. Zira insanın başına gelebilecek musibetlere, hastalıklara, felaketlere, hazırlıklı olması gerekmektedir. Bir diğer hazırlık ise ebedi hayata gerekli olacak levazımatı burada tedarik etmeye gayret etmesidir. İnsan neden hazırlıklı olmalıdır? Öncelikle üzerinde çok titrediği ve kendisine emanet edilen bu hayat makinasının başına gelebilecek muhtemel zararlardan korunmak için hazırlıklı olmalıdır. Kendini yaratan Rabbinin vermiş olduğu akıl ve ilim ve dua yardımı ile gelebilecek musibet ve hastalıklara çare ve çözüm üreterek ondan şifa dilemelidir. Esasen asıl hazırlığını ebedi hayat üzerine bina etmelidir.

Hesap gününe hazır mıyız?

İnsan bu fani dünyada bir misafirdir, misafir ev sahibinin emir ve yasaklarına uyduğu müddetçe hem bu dünyada hem de ahirette rahat ve huzur bulur. Kendi kendimize arada bir şu soruyu sormalıyız: “Acaba sırf bu dünya için mi yaratılmışın ki, bütün vaktini ona harcıyorsun?” [1] Sadece bu dünya için yaratılmadığımıza göre, öyleyse bu geçici dünyada ebedi hayatımızı kazanmaya yönelik olacak iyi amellerimiz ile buradan ayrılmalıyız. Sonra O’nun huzuruna varmalıyız, müflis tüccarlar gibi eli boş olarak gitmemeliyiz. Cenabı- Allah’ın ahirette bize vaat ettiği ebedi cennetlerde yaşamak istiyorsak burada O’nun emir ve yasaklarına riayet ederek hayatımızı sürdürmemiz gerekmektedir.

Vasiyetimiz hazır mı?

Bizim gibi 50 yaşlarını devirmiş, “bu dünyada ununu elemiş eleğini asmış” şahıslar öncelikle vasiyetlerini gecikmeden yazmalıdırlar. Mademki bu dünyadan apansızın apar topar bir gün gideceğiz, kendinizden sonrakilere, üzerimizde/üzerinde hakkı ve hakkımız olanlara bizden sonra neler yapacaklarını bildirmek için bir vasiyetname bırakmamız en uygunu olacaktır. Vasiyet için kişinin illaki mal ve mülkünün olması gerekmez. Malı ve mülkü, alacağı ve borcu olmayanlar da vasiyet etmelidirler. Kendisinden sonrakilerine mal ve mülk bırakmak miras olduğu gibi güzel ahlak bırakmak da bir mirastır. Kabir hayatı boyunca varislerine bırakacağı bu güzel ahlakı sürdürmek ve gelecek nesillere aktarmak için onlara nasihat etmek de bir vasiyettir.

Doğal afetlere hazır mıyız?

Neticede temelleri çürük geçici bir dünyada hayatımızı devam ettirmekteyiz. Mülk bize ait değildir. Asıl mülk sahibi hayatı verendir. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder. Allah göstermesin, meydana gelebilecek küçük bir deprem veya doğal afet birçok insanı irili ufaklı olumsuz etkileme kapasitesine sahiptir. Bunlara engel olabilecek ne bir irademiz ve ne de kuvvetimiz yoktur. Sadece bir takım zararları hafifletecek cüz-i irademizden başka bir sermayemiz yoktur.

Hicrete, açlık ve kuraklığa ne kadar hazırız?

Dünyanın birçok yerinde haksız yere savaşlar ve sürgünler devam edegelmektedir. İnsanların yıllarca hayatını sürdüğü öz yurdundan, öz vatanından zalimler tarafından mahrum edildiğini gözlerimizle görmekteyiz. Yanı başımızda Suriyeli kardeşlerimizin durumu göz önündedir, Allah yardımcıları olsun, Allah hiçbir ülkeye böyle bir felaketi yaşatmasın, “yaşasın zalimler için cehennem” diyoruz. Bunun yanında insanoğlu kirli elleriyle maalesef dünyanın dengesini bozarak kuraklığa davetiye çıkarmaktadır. Bunun sonucu olarak rahmet olan yağmurun az gönderilmesi beraberinde kuraklığı netice vermekte, kuraklık ise gıdaya olan erişimi kısıtlamaktadır. Bu durumda yapmamız gereken kanaat ve sabır mekanizmasını sürekli canlı tutmaktır. Gerek nimetin varlığında, gerek azlığında ve gerekse yokluğunda denizde bile olsak suyu kullanırken tasarruf bilinci ile tüketmemiz gerekmektedir. Bu bilinç ile hareket eden insanlar nimetin az olduğu zamanlarda dayanma güçlerini ve sabır katsayılarını artırarak buna karşı koyabilirler. Felaket gelmeden tedbirleri hızlıca almak, hazırlıklı olmayı gerektirir. Her türlü felaket senaryosuna hazırlıklı olunması ve ona göre tedbirlerin alınması icap eder. Her şeyin kıymetini bol iken bilmemiz gerekir ki yokluğuna da kısa sürede alışılabilsin.

Spekülasyonlara ve algılara karşı ne yapmalıyız?

İnsan biyolojik bir varlık olmasının yanı sıra ruhen de manevi bir varlığa sahiptir. “Sağlam vücut sağlam kafada bulunur”, “duvarı nem insanı gam yıkar” derler. Buradan da anlaşılacağı üzere insanoğlunun psikolojik ve ruhsal yapısı itibariyle yalana, algı ve spekülasyonlara inanıp inanmaması kendi elindedir. Bu gibi durumlar ile karşı karşıya kaldığımızda Allah’a dayanıp O’ndan medet isteyerek sabır ve şükür üzere telaş ve paniğe kapılmadan yolumuza devam etmeliyiz. Cenab-ı Allah canlı tüm varlıkların rızkına kefildir. Her haliyle fani bir dünyada yaşadığımızı, yolumuzun inişli ve çıkışlı olabileceğini, tek düze hayatın aslında kabiliyetlerimizi körelteceğini, istidatlarımızın ancak zorluklara dayanarak gelişebileceğinin idraki içerisinde olmalıyız.

İnsanlığı yaşat ki devletler yaşasın

Devletin görevi insanın idaresini, geçimini sağlamada kolaylaştırıcı rolünü üstlenmektir. Devlet kendi insanının temel ihtiyaçlarını en kolay şekilde tedarik etmede mükelleftir. Bu noktada devletin en temel görevlerinden birisi de vatandaşının ihtiyacı olan temel gıda, su, elektrik, enerjinin yanında adalet, fırsat eşitliği, huzur ve güven ortamını sağlamak ve sürdürmek olmalıdır. Devleti ayakta tutan insan unsurudur, insanı huzurlu ve mutlu olan bir devletin hayatı da o nispette uzun ve daimi olacaktır. Bunun yanı sıra devletin de “devlet ebed-müddet” olabilmesi için insanları tarafından yıpratılmaması gerekmektedir. Devlet, üzerinde yolculuk ettiğimiz bir gemi gibidir, aynı gemide bulunan yolcular bindiği gemiye zarar vermezler, bilerek veya bilmeyerek gemiye vereceğimiz muhtemel bir zarar geminin tüm tayfası ile beraber batmasına sebep olacaktır. Allah’tan gelen musibetler hariç insanlar tarafından meydana getirilebilecek her türlü ihanet ve saldırılara karşı devletimize, ezanımıza ve bayrağımıza sımsıkı sarılıp koruyarak sahil-i selamete ulaşabiliriz.

Yedekleme ve kesintisiz güç kaynağı

Bilişim sektöründe yedekleme, data recovery, kesintisiz güç kaynağı (UPS) ilişkisi önemlidir. Sisteminizin 7/24 çalışabilmesi ve hizmet verebilmesi için sürekli yedeklerinizin alınması ve enerjiyi aksatmadan ulaştırmanız, enerji kesilse bile yerine bir diğer alternatifi hazır tutmanız gerekmektedir. Muhtemel her türlü veri kayıplarına karşı elinizin altında dijital felaket senaryosuna karşı yapılması gerekenlerin listesi olması gerekmektedir. Dijital alanda bu böyle olduğu gibi devletler ve insanlık hayatında da aynı mantık geçerlidir.

Geniş açılı tahmin ve öngörü

Gerek devlet kademelerinde görevli olan yetkililer ve gerekse biz vatandaşlar geniş ufuklu olmalıyız, dünya üzerinde olan iklim değişikliği gibi bir takım olumsuzlukların neleri meydana getirebileceğini önceden kestirebilmeliyiz. İlk uyarılara karşı hassasiyet içerisinde olmalı ve gerekli tedbir paketlerinin aksatılmadan hayata geçirilmesi elzemdir. Muhtemel bir olumsuzluğa karşı “hızlı müdahale ve onarım kabiliyet ve kapasitemizin en üst seviyede olması” gerekmektedir. Olayları veya felaketi beklemeden, doğal felaket olsun veya olmasın ortaya çıktığında seyirci kalınmadan, beklemeden gerekli müdahalenin ve tedbirlerin en erken uygulanması en doğru olanıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle yılın bu son yazısı ile siz kıymetli okuyucularımı sevgi, saygı ve hürmetle selamlıyorum. Fi-emanillah.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.