Harf-i mana aleminde ‘Aile İçi İletişim’

Hamide HATİPOĞLU

Merak Aile Okulunun geçtiğimiz haftadaki konuğu Dr. Hakan Yalman’dı. Hakan beyi televizyon programlarından ve yazılarından tanıyordum. İlk defa kendilerini görme ve tanışma bahtiyarlığını yaşadım.
Mütevazi, samimi, sempatik görüntüsünün eşliğinde Allah’a kul olmanın verdiği sadakati ve adeta Allah’ın rahmetinin Şefkat ve Şafi isimlerinin tecellisiydi.
Bir insan Allah’ın kudreti karşısındaki acz ve fakrını bu kadar mı seminer katılımcılarını yaşatabilir?
Seminer boyunca madde aleminden ayrılmış farklı bir boyutta Harf-i Mana alemlerinde dolaşıyordum.

Hakan Yalman Hocamızın verdiği ilk mesaj ‘imkândan olandan daha mükemmeli yoktur.’ Benim de bir gün öncesinden o ana kadar iç yolculuğumda tekrarladığım keşkilere verilen tokat gibi bir dersti. Kudreti ve Rahmeti bütün mevcudatı sarmış Rahman ve Rahim olan Allah’ın dilemesinden başka ne yaşayabilirdim ki? Artısı ve eksisiyle o anda yaşadığımdan daha mükemmeli olamayacağı, hakkımda en hayırlısının yaşadığım o andaki olay ve yaşanmışlığım olabileceği teslimiyetiyle bir daha geri dönmemek üzere keşkilerime sadece gidiş bileti alarak uzun bir yolculuğa gönderdim. Bir taraftan da kadere teslimiyet içinde yaşamanın idrakini kalp, ruh ve aklıma telkin ederken katılımcılardan da kader, cüz-i ve külli irade ile ilgili sorular gelmeye başladı.

Kader konusu anlatması da anlaması da biraz zor ve çetrefilli bir mevzu olduğunu hep görmüşümdür. Her ortamda bu soruların sorulduğuna da çok şahit olmaktayım. Her yerde ve toplantılarda gündeme gelen mevzu bu seminerde de ağırlığını korudu. Risale-i Nur eğitiminden ve terbiyesinden geçtiği her hal ve etvarından belli olan Hakan Hocamız mevzu ile ilgili tüm soruları açıklayarak karışık olan kafaları aydınlattı.
‘Kader çizgisi bellidir fakat insanın cüzi iradesi ile şekillenir’ sözleri de benim için farklı bir anlam taşıyordu. Elhamdülillah kader ve kazaya inanmanın da içinde bulunduğu imanın şartlarını inanıyor ve kabul ediyordum. Bu konuda kendimi teslimiyet içerisinde görüyor çevremle de paylaşıyorum. Fakat zihnimi zaman zaman meşgul eden bir eksiklik de vardı.
Tam bir hafta öncesiydi bir grup arkadaşımla yaptığımız görüşme sırasında tefeül ederek açtığımız kitap sayfasında da kader-kaza konusu çıktı ve özetle şöyle anlatılıyordu. Kader Cenab-ı Allah tarafından yazılmış fakat tasdiklenmemiştir. Allah (c.c) istediğini değiştirme yetkisine de sahiptir. Ancak insanların cüz-i iradesiyle karar verip yaşadıkları ve duaları ile o kader sayfaları onaylanıp, tasdiklenir. Bizim cüz-i irademizle teşebbüslerimiz ve dualarımız neticesinden Allah (c.c) dilerse şerleri hayra çevirir. Bu da bizim Tevhid inancımızdaki samimiyetimizle şekillenebilir.

Dr. Hakan Yalman’ın seminerinde ağırlık verdiği diğer konu ise ‘Tevhid ve birlikteliğin muvazaası.’
Aile bireyleri arasında tevhid inancı yerleşirse ancak birliktelik ve o aile kurumu korunabilir. Aile içinde iletişimin, ilişkilerin ve muhabbetin tesisi de ancak Allah’ın birliği ve kudretinin her zerreye tesir etmesi inancının o ailede yaşanması ve yaşatılması ile mümkün olabilir. Bizleri gören Rahmeti ve Merhametiyle bizlere kuşatan Rabbimizin koruması ve gözetimi altındayız inancı tesis ettirilmiş bir ailedeki muhabbeti hiçbir sebep bozamaz. Allah var ve O bize yeter inancı ailedeki iletişimin bozulmasını engeller. Tevhit inancı ile ailedeki birlikteliğin korunması daha nasıl açıklanabilir ki?

Dr. Yalman hocamızın diğer tespitleri de şöyle;
Ailedeki birlikteliğin korunmasında ben ve sen kavranmalarından ayrışıp biz kavramı manasında birleşilmelidir. Sen-ben kavramları çatışmaya neden olurken biz kavramı aile fertlerini bütünleştirir.
İyi çocuk yetiştirmek istiyorsak anne-babanın birbirlerine sevmeleri ve örnek olarak çocuklarına sevgi ile donatmaları gerekir.
Acz ve fakr duygusunu yaşayanları Cenab-ı Hak muvaffak eder.
Aile bağlarının dağılması, kalbin hücrelerine dağıtmak gibi bir tablodur.
Aile bağlarının kuvvetlendirilmesinde bilgiden çok duygular ön plana çıkarılmalıdır. Güler bir yüzün, bir tebessümün, sevgi ve şefkat içeren küçük bir sözün açamayacağı kapı yoktur.
Ailede pozitif iletişimin kurulması, aile ilişkilerinin olumlu yönde geliştirilmesi ancak o aile fertlerinde Allah korkusunun ve tevhid inancının kalplere yerleştirilmesi, Resulullah’a (a.s.m) muhabbet duygularının yaşatılması ile mümkün olabilecektir. Bu hususta da Peygamber Efendimizin (asm) örnek aile yaşantısı da ailelerde tesis ettirilmelidir.
Yolunuz açık olsun Dr. Hakan Yalman hocam…

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.