Gazetecilik mesleğinin geleceği, demokrasinin geleceği

İsmet BERKAN

BİZDEKİNİN bir türlü tam bir demokrasi olamamasının sebebi basit aslında: Demokrasi denen rejim, yönetenlerin hesap vermesi yönetilenlerin ise her gün ve her aşamada hesap sorması/sorabilmesi üzerine kuruludur.

Bu hesap sorma işi illa ki bilgiyle yapılması gereken bir şeydir. O yüzden de kamuoyunun hergün ve her konuda bilgilendirilmesi gerekir. Bilgilendirme işinde de aracılığı gazeteciler yaparlar.
Bizde zaten eksik ve yaralı bereli olan gazeteciliğin son dönemde daha da baskı altına alınmak istendiğini konuşup duruyoruz. Bu konuşmaları biz gazeteciler kendimize bir ayrıcalık alanı yaratmak için değil, sonuçta halkın haberdar olması ve soracağı hesabı bilgiyle sorabilmesi için yapıyoruz.
* * *
Bu girizgahı yaptım ama aslında bugünkü yazı konum doğrudan Türkiye değil. Bugünkü konum, Amerika’da gazetecilik endüstrisinin içinde bulunduğu durumdan hareketle gazetecilik mesleğinin geleceği.
Geçen hafta 2011 rakamları açıklandı. Buna göre Amerika’da gazeteler geçen yıl toplamda 23 milyar 941 milyon dolar reklam geliri elde etmişler. Bu gelirin 3.5 milyar dolara yakını gazetelerin web sitelerinin geliri. Yani basılı gazetelerin aldığı reklam geliri 20 milyar 692 milyon dolar.

Oysa bundan yedi yıl önce, 2005’te gazeteler gelirde doruk noktasına çıkmış, toplam 49 milyar 435 milyon dolar reklam geliri elde etmişlerdi. Bu gelirin 47 milyar 408 milyon doları basılı gazetede elde edilmişti.
Yedi yılda 47.4 milyar dolardan 20.7 milyar dolara gerileme, inanılmaz bir daralmayı gösteriyor.
Bu, ‘kriz’ kelimesiyle falan izah edilebilir bir şey değil. Burada daha köklü, daha radikal bir şey var: Amerikalı reklamverenler artık müşterilerine ulaşmak için kağıda basılı gazeteyi bir ‘medium’ olarak kullanmaktan hızla vazgeçiyorlar.
Kağıda basılıdan vazgeçiliyor da gelirler gazetelerin web sitelerine mi akıyor? Hayır. Gazetelerin bu alandaki paylarını da oransal olarak hızla arttırıyor gibi gözükmelerine rağmen gerçekte kayda değer bir artış yaşamıyorlar.
Amerika’da gazetelerin reklam gelirlerinin düşmesi sadece gazete patronlarını ilgilendiren bir şey değil. Bu ülkede neredeyse her hafta bir gazete kapanıyor. Çünkü o reklam gelirleri, aynı zamanda bir hayli pahalı bir iş olan gazeteciliğin finansmanında kullanılıyor.
Kimse finanse etmezse, kimse maaşları ve haber toplamak için yapılan diğer masrafları ödemezse, gazetecilik nasıl yapılacak? Kağıda basılı gazeteyle birlikte gazetecilik denen meslek de tehlike altında aslında.
Gazetecilik mesleğinin tehlikeye girmesi ise, başta da söylemeye çalıştım, bir yerde demokrasinin tehlikeye girmesi, demokrasinin kendi konularını yakından takip eden bir takım dar çıkar gruplarının kontroluna girmesi tehlikesinin yaşanması demek. Ki bu son tehlike bugün zaten var.
* * *
Meseleyi yeniden Türkiye’ye bağlayayım: Amerikan endüstrisinin sadece 2010’dan 2011’e kağıda basılı gazetede yaşadığı reklam geliri kaybı 2 milyar dolardan biraz fazla. Bu 2 milyar dolar, Türkiye’nin neredeyse toplam reklam pastası, yani gazete-TV-radyo-outdoor-internet toplam gelirleri kadar.
Amerika’da tehlikeye giren gazeteciliğin Türkiye’de zaten neden hiç tam manasıyla olmadığını belki bu rakamdan çıkarabilirsiniz.

Tek düşen reklam geliri değil satış da düşüyor

AMERİKA’da 1940 yılında çoğu akşam gazetesi olmak üzere toplam 1878 gazete, 41 milyon 132 adet satılırmış.
1983 yılında gazete sayısı 1701’e düşmüş ama toplam satış 62 milyon 645 bin olmuş.
Yıl 2009 olduğunda akşam gazetelerinin sayısı da satışı da azalmış, toplam gazete sayısı 1397’ye kadar düşmüş. Bu arada gazete satışları da azalmış ve 46 milyon 278 bine gerilemiş.
Fakat bu dönemde, aslında Türkiye’de de aynen yaşanan bir fenomen pazara egemen olmuş. Bunun adı pazar gazetesi. Gazetelerin pazar satışları da artmış, sadece pazar günü çıkan gazete sayısında da artış olmuş.
Daha ilginci, ki Türkiye’de de durum buna benziyor, pazar günü reklam gelirleri haftanın yedi günü çıkan gazetelerin diğer altı gününe eşit hale gelmiş. Yani haftanın bir gününde alınan reklam, diğer altı güne bedel olmuş. Bu sebeple bazı gazeteler, hafta içi bazı günler hiç çıkmama kararı almayı düşünür olmuş.

Geliri ve kitleyi gazeteler kaybediyor kim kazanıyor

GRAFİKTE net biçimde gözüküyor aslında, 2010’dan 2011’e geçildiğinde basılı gazeteler hariç bütün medyalar izleyici kazanmış. En büyük artış tahmin edilebileceği gibi online’da ama televizyonların durumu da fena değil.
Yeni izleyici basılı gazete ve kısmen de olsa dergiden kaçıyor, yeni medyalara yöneliyor.
Peki reklam harcamaları daha çok nerede yapılıyor?
PEW Araştırma Merkezi’nin daha dün açıklanan ‘Medyanın Durumu’ raporuna göre gelir de büyük ölçüde online’a kayıyor. Hatta akıllı telefonlardan oluşan ‘mobile’ pazarı ciddi biçimde kayda değer ilerleme sağlıyor.
Tam kıyaslama yapılmaz belki ama, bütün Amerikan yazılı basınının 2011 cirosunun (reklam gelirleri artı satış gelirleri) 35 milyar dolar civarında olduğunu varsayacak olursak, tek başına Google’ın 2011 cirosu olarak 37 milyar dolar açıkladığını bilmeliyiz. Google’ın bütün gelirleri reklamdan gelmiyor elbette ama o da bir medya şirketi sonuç olarak ve tek başına bütün Amerikan yazılı basın endüstrisinden daha büyük bir şirket.

Hürriyet

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.