Fransa’da iki yıl

İsmail AKSOY

“Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz?” (Saff,61/2)

Yukarıda mealini verdiğimiz âyet-i kerimenin ve Bediüzzaman Hazretlerinin geleceğe dair müjdeli veciz ifadeleri ile yazımıza istikamet vermeye çalışacağız inşallah…

“İstikbal yalnız ve yalnız İslâmiyetin olacak ve hâkim, hakaik-i  Kur'âniye ve imaniye olacak. Öyleyse, şimdiki kader-i İlâhî ve kısmetimize razı olmalıyız ki, bize parlak istikbal, ecnebîlere müşevveş bir mâzi düşmüş."
"Eğer biz ahlâk-ı İslâmiyenin ve hakakik-i maniyenin kemalâtını ef'âlimizle izhar etsek, sair dinlerin tâbileri elbette cemaatlerle İslâmiyete girecekler. Belki, küre-i arzın bazı kıt'aları ve devletleri de İslâmiyete dehalet edecekler.” (Emirdağ Lahikası,Hutbe-i Şâmiye)

Fransa çok enteresan bir ülke…İçinde barındırdığı milletler,kültürler,coğrafî durumu,dili,düşünür ve edebiyatçıları,kültür yapısı,batı içindeki yeri ve konumu gibi çok değişik yönleri var.Biz bunlar üzerinde duracak değiliz,konumuz da bu değil zaten…

Birkaç yazıda  ancak bir nebze ifade edebileceğimiz İslâmî hizmetler ve gelişmelerden sadece tespit ve müşahede ettiklerimizi paylaşacağız.

Haddimiz olmayarak bir tebliğ ve irşat görevlisi olarak istihdam olunduğumuz,iki-üç bin Cuma cemaati,dört ile beş-bin arasında   değişen bayram  namazı cemaatlerine hitap ve hitabelerle,değişik yer ve zamanlarda verdiğimiz seminerlerle değişik yaş guruplarına ve cemaatlere,haftada bir sadece hanımlara,haftada bir sadece gençlere özel gerçekleştirdiğimiz sohbetlerle,talebelere yönelik özel eğitim ve okuma programlarıyla,pazar günlerine mahsus sabah namazı öncesi mazlumlara ve dünya Müslümanlarına yönelik dua,iltica,cevşen ve göz yaşlarıyla ıslanan seher programlarıyla âdeta kendimizi yoğun,zevkli ve büyük bir mesuliyetle  deruhte edilen mânevî bir cihadın ve yorucu bir meşguliyetin içerisinde bulduk.

Bütün Avrupa’nın bazı noktalarda merkezi durumundaki  şehirde,İslâm cemaatleri arasında büyük bir yer tutan Arap kardeşlerimiz (özellikle Cezayirli ve Faslılar) inanç,örf ve âdetlerini koruyabilmek için büyük bir çaba sarf ediyorlar.Ama istenilen organizasyonu yakalayabilmiş değiller…                                                       

Paris merkezli  İslâm konseyinde (CFCM) Müslüman Türkler de temsil ediliyor.Fransa çapında kültürel ve eğitim hizmetleri veriyorlar.Yıllarca Fransızların baskı ve kültür etkisi altında kalmanın acı meyveleri gözden kaçmıyor…

Camilerinde/mescitlerinde hafta sonları ve okulların tatil dönemlerinde çocuklarının  Kur’ân öğretimi ve dini bilgileri almaları konusunda  çaba gösterseler de bu kâfi gelmiyor.Pek çok Arap genci Fransız kültürünün tesiriyle sağa-sola savrulmuş durumda…Ana dili (Arapça) muhafaza etmede bile bazı sıkıntılar yaşanıyor.Yani kültür erozyonu (taşınma/aşınma, değer veya saygınlık kaybetme) açıkça ortada...Bu durum Avrupa’da yaşayan bütün Müslüman milletleri /kesimleri tehdit etmeye devam ediyor.

6 milyon Müslümanın yaşadığı Fransa’da 1300 cami ve İslam merkezi ile 600 civarında İslam organizasyonu bulunuyor

Avrupa genelinde bu amaçla kurulan cemiyetler,hummalı bir çalışmanın içinde bulunmak,gelecek nesilleri kurtarmak adına eğitim-öğretim plân ve programlarını uygulamakta,fedakârane çalışmalar  yapmakla birlikte,yok olan ve yabancılaşma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan (özellikle üçüncü) nesli kurtarmakta sıkıntı çektiklerini ifade etmektedirler.

Türklerin oluşturduğu çeşitli cemiyet ve hizmet gruplarının diğer Müslüman göçmenler gibi gelecek nesileri kurtarmak için gayret ettiklerini söyleyebiliriz.Ancak çok bilinçli,planlı/programlı ve tam dayanışma içerisinde daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğu da kesin.Bu konuda yapmaları gereken daha çok şey olduğu kanaatindeyim.

Âcizâne iki yıl Fransa ve kısa  (bir-iki aylık dönemler halinde sekiz-on kez) zaman dilimlerinde Almanya,Danimarka,İsviçre gibi ülkelerde eğitim ve irşat hizmetlerinde bulunduğumuz zamanlarda söz konusu durumları ve endişeleri birebir yaşayarak müşahede ettik.

Bütün bunlara rağmen çok güzel ve sevindirici İslâmî gelişmeler ve inkişaflar da gözlenmektedir.

DİTİB kısa adıyla bilinen Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin  faaliyet ve hizmetleri de (geç de olsa) Avrupa ülkelerinde önemli bir yer tutmaktadır.

Gerek İslâmî  cemaatler arasındaki geçmişe oranla müspet gelişme kaydeden  birlikte çalışmak, işbirliği etmek, bir işi beraber yapmak (teşrîk-i mesâî); Bilinmek, tanınmak, mâlûm hâle gelmek, tanışmak, birbirini tanımak (teârüf); Yardım etme, yardımlaşma,maddî-mânevî birbirinin yardımına koşma (teâvün) ve müşterek paydada buluşmak gibi Müslümanlarda olması gereken güzel hasletlerin cemaatler arasında yaygınlaşması/geliştirilmesi sevindirici,gelecek adına gönül ferahlatıcı nurânî  ufuklara doğru gidişin bir göstergesi,müjdeleyici bir ışığı olarak görülebilir.

Özellikle Risale-i Nurun ve Nur hizmetkârlarının müspet yaklaşımları,akıl,kalp ve ruha birlikte yönelişleri,vicdanî zemin üzerindeki mâkul bakış açıları,ellerinde sadece nuru göstermeleri,o ülkenin diline ve sayısız dünya dillerine tercümeleri yapılan Nurların geniş kitleleri tesiri altına alması,icbar  ve zorlama ile değil,ikna metodu ile sonuca gidilmesi,medenilere mesajlarını ulaştırabilmedeki başarıları,büyük fütuhatlara sebep olmuştur.

Avrupa’da öğrenciler için genellikle okullarda 2-2,5 ayda bir ara tatil imkânının câmi ve cemiyetlerce değerlendirilmesi,yaz sezonunda Türkiye’den hususi götürülen eğitimcilerin nezaretinde (yaş şartı aranmaksızın !) verilen eğitimlerin de neslin muhafazası noktasında verilen çabalar cümlesinden olduğunu da belirtmek gerek.

Ayrıca okuma programları ve değişik cemaatlerce organize edilen eğitim kampları  da kayda değer hizmetlerdir.

Camiler,genellikle bir kompleks olarak tasarlandığı için; Cuma namazları ve hafta sonları (özellikle Pazar günleri,çünkü cumartesi günü genelde alış-veriş günüdür) müslüman cemaatin  kaynaşma,buluşma/görüşme,paylaşma,çocukları camiye getirme (Kur’ân eğitimi için),kütüphaneden kitap,CD v.b şeyleri tedarik etme,Türk döneri ve yemekleri yeme gibi çok amaçlı faaliyetlerin birlikte gerçekleştirildiği günler olarak görülmektedir.

Görev yaptığımız câmi,büyük bir fabrikadan câmiye dönüştürülmüş,bin kişilik çok amaçlı salonu,lokantası,çayhanesi,kitap marketi,büyük marketi,misafirhanesi,derslikleri,imam lojmanı ve cemiyet ofisleriyle donanımlı merkezi konumda özellikli bir mekândı. Arap kardeşlerimizden de cemaatimizin bulunması ayrı bir renk katıyordu.

Karşlaştığımız zorluklar olmadı değil..Ama yorgunuğumuzu unutturan,içimizi ferahlatan çok önemli gelişmeleri de yüce Rabbimizin lutfu ve keremiyle müşahede ettik.

Bir dahaki yazımızda,inşallah…

ismailaksoy@risalehaber.com

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.