Filipinler’de bir başkadır Ramazan

Dr. M. Rıza DERİNDAĞ

"Tinne" yok demektir Kürtçemizde. Geçtiğimiz sene bir film vardı, köylerdeki yokluk ve yoksulluğu anlatan, ona da atıfta bulunarak başlayayım Ramazan yazımıza. Bir ülkeye gidelim sizinle bu Ramazanda, bir ülke ki iftar çadırları "tinne", mis gibi pide kokuları "tinne", iftar saatinin o heyecanlı telaşı "tinne", iftarda davetler, akrabalarla bir araya gelmeler "tinne", o Osmanlıdan kalma mükellef sofralar heç "tinne"ye, yani ezogelin ile başlangıç, bulgur pilavı, kebaplar, ızgaralar, fırında baharatlı patates, mantar sote, dalyan köfte, şinitzel, ayran, cacık, kafdayıf, baklava vs. "tinne"ye ağabeyler "tinne"ye… 

Televizyona ramazandan ramazana çıkan hocalar, yemek tarifi veren bacılar, eski ramazanları anlatan hacılar tinne…

Ramazan tebrikleri, davetleri tinne…

Mukabele, hatim programları tinne…

Bu liste daha çok uzatılır, fakat mesele tinne meselesi değil… Mesele birkaç seneden beri Filipinler'de Ramazanda yapılan, şuur ve ihtiyarın taalluku haricinde bir istihdam ile vücuda gelen hizmetler meselesidir…  

Evet Risale-i Nur’a gönül vermiş ve Nurlardan aldıkları şevk ile cihanın cihat-ı sittesine gitme azm ve gayretini göstermiş kahraman nur talebeleri Filipinler'e de ulaştılar. Bu ramazan aralarında bulunamamaklığın verdiği hüzün ile evvela tinneleri yazdım…

Ramazanda Filipinlerde ne var?  

Ramazanın hikmetlerinin anlatıldığı onlarca forum var.

Hıristiyanlara ramazanı anlatabilmek için açılmış Ramazan stantları var.

Dağ köylerine kadar bir kutu hurma, bir şişe su götürme telaşında olan Nur talebeleri var.

Teravihlerden sonra açılan çadırlar ve derme çatma ışık tesisatı altında sahura kadar yapılan Nur dersleri var.

Ve hiç gidilmeyen, alem-i islamın unuttuğu azınlık Müslümanların yaşadığı kasabalarda açılan iftar sofraları var.

Hapishanedeki Müslümanlar için hazırlanmış iftariyeler var. 

Gelin yokları çok olan bu diyara bir var da siz ekleyin. Bir kumanya da siz gönderin. Bir iftar çadırı da siz açın.   

Gönüller Fatihi, Şefkat Kahramanı, Fikir dünyamızın mihrabı, muvazene ve istikamette pusulamız, üstadımızın Ramazan Risalesine bir de bu zaviyeden bakalım, ne diyor; 

Üçüncü Nükte: Oruç, hayat-ı içtimaiye-i insaniyeye baktığı cihetle çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: İnsanlar, maişet cihetinde muhtelif bir surette halkedilmişler. Cenab-ı Hak o ihtilafa binaen, zenginleri fukaraların muavenetine davet ediyor. Halbuki zenginler, fukaranın acınacak acı hallerini ve açlıklarını, oruçtaki açlıkla tam hissedebilir. Eğer oruç olmazsa, nefisperest çok zenginler bulunabilir ki, açlık ve fakirlik ne kadar elîm ve onlar şefkate ne kadar muhtaç olduğunu idrak edemez. Bu cihette insaniyetteki hemcinsine şefkat ise, şükr-ü hakikînin bir esasıdır. Hangi ferd olursa olsun, kendinden bir cihette daha fakiri bulabilir. Ona karşı şefkate mükelleftir. Eğer nefsine açlık çektirmek mecburiyeti olmazsa, şefkat vasıtasıyla muavenete mükellef olduğu ihsanı ve yardımı yapamaz; yapsa da tam olamaz. Çünki hakikî o haleti kendi nefsinde hissetmiyor.

Bu vesile ile sizleri alem-I islamın dört bir yanında yokluk ve yoksulluk çeken müslümanların imdadına çağırıyorum.

Hayırlı Ramazanlar efendim.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.