Fikrî Mülahazalar-16

Abdulkadir ÇELEBİOĞLU

▪️Cenâb-ı Hak, Kitâb-ı Kerîm'inde şöyle teminat verir;
اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ
"Muhakkak ki o Zikr'i (Kur'ân'ı) biz indirdik ve muhakkak onu koruyacak olan da elbette biziz!"
(Hicr Sûresi, 9. Âyet-i Kerîme Meâli)

Kur'ân-ı Kerîm'deki âyetlerde geçen "zikir", her zaman bizim anladığımız mânâdaki zikir değildir. Yerine göre mânâsı değişen bu "zikir" kelimesinin, bu âyetteki murâdı ise "Kur'ân-ı Kerîm"dir.

Bir başka âyet-i kerîmede de meâlen şöyle buyrulur;
"Eğer bilmiyorsanız o hâlde ehl-i zikre (iyi bilenlere) sorun!"
(Nahl Sûresi, 43. Ayet-i Kerime Meali)

Bu âyet-i kerîmede de ehl-i zikir için tefsirlerimiz, "iyi bilenler" mânâsını vermişlerdir.

Bunun gibi çok misal verilebilir ki, Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyân'da geçen bir kelimenin yerine, siyak ve sibakına göre farklı anlam kazandığı görülmektedir.

▪️Nas Sûresi;
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِۙ ﴿١﴾ مَلِكِ النَّاسِۙ ﴿٢﴾ اِلٰهِ النَّاسِۙ ﴿٣﴾ مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِۙ ﴿٤﴾ اَلَّذٖى يُوَسْوِسُ فٖى صُدُورِ النَّاسِۙ ﴿٥﴾ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ ﴿٦﴾
Şeytanın vesveselerinden bahseden Nas Sûresi'nde sıkça tekrar edilen "s" sesi, âdeta şeytanın fiskoslarını ses olarak da yansıtmaktadır.

▪️Resûlullah (asm) şöyle buyurmuştur:
“Dâvûd Peygamber şöyle dua ederdi: Allah'ım, senden seni sevmeyi, seni seven kişiyi sevmeyi, senin sevgine ulaştıran ameli isterim. Allah'ım, senin sevgini bana kendimden, ailemden ve soğuk sudan daha sevimli eyle.”
(Tirmizî, Deavât, 72)

▪️“Üç özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar:
Allah ve Resûlünü, (bu ikisinden başka) herkesten fazla sevmek.
Sevdiğini Allah için sevmek.
Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.”
(Buhârî, Îmân, 9; Müslîm, Îmân, 67)

▪️"Ne mutlu o kimseye ki, kendi kusurları ile meşgul olmak onu başkalarının (kardeşlerinin) ayıbını görmekten alıkoyar."
(el-Câmiu's-sağir, II, 46, Kahire-1321 H.)

▪️Hubb-u din ve i'lâ-yı kelimetullah herkese farz-ı ayn olduğundan, herkes kendini mükellef bildiğinden,
نَحْنُ رِجَالٌ وَهُمْ رِجَالٌ [*] nara-yı merdanesiyle teşmir-i sak ederek, zincir-i âtaleti kırmak ve perde-i sefaleti yırtmakla meydan-ı terakkiye atılacaktır.
(Âsâr-ı Bedîiyye, s. 530)

[*] "Onlar erkekse, biz de erkeğiz."
(İmam-ı Âzam'a atfedilen bir söz)

İmam-ı Âzam Ebû Hanîfe Hazretleri'ne atfedilen;
نَحْنُ رِجَالٌ وَهُمْ رِجَالٌ
"Onlar erkekse, biz de erkeğiz." sözü gayet mühimdir.

Bu sözü İmam-ı A'zam Ebû Hanîfe Hazretleri, kendisinden önceki âlimler için söylemiştir. Son derece yerinde bir sözdür. İnsana kişilik kazandırır, böyleleri kendilerine güvendiklerinden başarılı olurlar, güzel hizmetlere muvaffak olur. Nitekim bu sözün sahibi İmam-ı A'zam Ebû Hanîfe Hazretleri, büyük bir mezhep olan Hanefî mezhebinin imamı olmuştur.

▪️"Dünya için din feda olmaz, berâhin-i akliye üzerine müesses olan din-i İslâm, başka dine kıyas olunmaz."
(Âsâr-ı Bedîiyye, Makale - 6, s. 485)

Din, bütün dünyadan ve dünyadaki her şeyden daha ulvîdir. Bu ulvî hakikate, hiçbir şey feda edilmez. Bu din ki, aklî bürhanlar ile tesis edilmiştir. Ve bu İslâm dini; ne mensuh olan Hıristiyanlık ve Yahudilik ile, ne de bâtıl olan diğer dinler ile asla kıyas olunamaz. Çünkü bütün beşeriyetin, bütün sorunlarına çözüm üretecek tek din, 'İslâm Dini'dir.

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.