Fetih suresinin okunuşu, anlamı, fazileti

Bugün Ayasofya'da okunacak olan Fetih Suresinin anlamı, fazileti

1. Kur'an okumanın faziletiyle ilgili bütün rivayetler Kur'an'ın her suresi ve ayeti için geçerlidir.

2. Fetih suresiyle ilgili Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:

"Bu gece bana bir sure indirildi. O benim için, güneşin, üzerine doğduğu her şeyden daha se­vimlidir." Sonra Resulullah Fetih suresini okudu. (Buhari, IV / 1531, 1829, 1915; Tirmizi, V / 385; Muvatta, I / 203)

3. Kur'an'ın diğer sure ve ayetlerinde olduğu gibi Fetih suresinin de, namazlarda, namazlardan sonra, cami ve mescidlerde, geceleri, Ramazan Ay'ında, Mübarek Gecelerde okunması daha faziletlidir. Ancak belli bir zamanı beklemek ve mekan aramak için Kur'an okumayı geciktirmek doğru olmaz. Bu açıdan her zaman okunabilir.

4. Kur'an'ın sure ve ayetlerini ne kadar çok okursak o kadar iyidir. Ancak "şu kadar okunması gerekir" diye bir kayıt koymak doğru olmaz. Sorunuzda geçen, belli rakamlarda Fetih suresinin okunmasıyla ilgili bilgiler bulamadık.

Fetih Suresi'nin anlamı, meali

Rahmân, Rahîm olan Allah'ın ismiyle

1-Şübhesiz ki biz sana, apaçık bir fetih açtık (ihsân ettik).

2-Tâ ki Allah, senin günâhından geçmiş ve gelecek olanı, senin için bağışlasın; üzerine olan ni‘metini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola hidâyet etsin!

3-Ve Allah, sana şanlı bir zaferle yardım etsin!

4-O, îmanlarına îman katsınlar diye mü’minlerin kalblerine sekînet (huzur ve itmi’nân) indirendir. Hem göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Ve Allah, Alîm (herşeyi hakkıyla bilen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.

5-Tâ ki mü’min erkeklerle mü’min kadınları, içinde ebedî olarak kalıcılar olmak üzere, altlarından ırmaklar akan Cennetlere koysun ve onların kötülüklerini kendilerinden örtsün! İşte bu, Allah katındaki büyük bir kurtuluştur!

6-Bir de Allah hakkında kötü zan ile zanda bulunan münâfık erkeklerle münâfık kadınlara ve müşrik erkeklerle müşrik kadınlara azâb etsin! O kötü âkıbet kendi başlarına gelsin! Çünki Allah onlara gazab etmiş, onları lâ‘netlemiş ve onlar için Cehennemi hazırlamıştır. Artık (o) ne kötü bir dönüş yeridir!

7-Hem göklerin ve yerin orduları, Allah’ındır! Çünki Allah, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.

8-Şübhesiz ki biz seni, bir şâhid, bir müjdeleyici ve (aynı zamanda) bir korkutucu olarak gönderdik.

9-Tâ ki Allah’a ve Resûlüne îmân edesiniz; ve O’na (dînine ve peygamberine) yardım edesiniz, hem O’nu (Rabbinizi) büyük bilesiniz! Hem sabah ve akşam O’nu tesbîh edesiniz!

10-Şübhesiz ki sana bîat edenler, ancak Allah’a bîat etmektedirler. Allah’ın (kudret) eli onların (sana bîat eden) ellerinin üzerindedir. Artık kim (bîatını) bozarsa, o takdirde ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah’a, hakkında söz verdiği şeyi yerine getirirse, bunun üzerine (Allah) ona yakında (pek) büyük bir mükâfât verecektir.

11-Bedevîlerden geri bırakılanlar, sana: “Bizi (bu sefere iştirâk etmekten) mallarımız ve âilelerimiz alıkoydu; bu yüzden bizim için (Allah’dan) mağfiret dile!” diyecektir. (Onlar) dilleriyle, kalblerinde olmayanı söylüyorlar. De ki: “Eğer (Allah) size bir zarar (dokundurmak) ister veya size bir fayda (vermek) dilerse, sizin için Allah’dan (gelecek) bir şeye (karşı, onu def‘ edecek bir güce) kim mâlik olabilir? Hayır! Allah, yapmakta olduklarınızdan hakkıyla haberdardır.”

12-“Hayır! Peygamberin ve mü’minlerin (müşrikler tarafından öldürülüp) ebediyen âilelerine dönmeyeceğini sanmıştınız. Bu, kalblerinizde süslü gösterildi ve (onlar hakkında) kötü zan ile zanda bulundunuz ve helâk(e müstehak) olmuş bir topluluk oldunuz!”

13-Hâlbuki kim Allah’a ve Resûlüne îmân etmezse, hiç şübhesiz ki biz, o kâfirler için alevli bir ateş hazırlamışızdır.

14-Hem göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. (O,) dilediğine (kendi lütfundan) mağfiret eder, dilediğine de (hak ettiği üzere) azâb eder. Ve Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.

15-O geri bırakılanlar, (siz Hayber’deki) ganîmetleri almak için gittiğiniz zaman: “Bizi bırakın da peşinizden gelelim!” diyecektir. (Onlar) Allah’ın kelâmını(3) değiştirmek istiyorlar. De ki: “(Siz) aslâ peşimizden gelmeyeceksiniz; Allah, hakkınızda daha önce böyle buyurmuştur!” Bunun üzerine (onlar): “Hayır! (Siz) bizi kıskanıyorsunuz!” diyeceklerdir. Bil‘akis (onlar), ancak pek az anlıyorlar.

16-O bedevîlerden geri bırakılanlara de ki: “(Siz) yakında çok şiddetli savaş ehli olan bir kavme(1) çağrılacaksınız; ya onlarla savaşırsınız, ya da (onlar) Müslüman olurlar! Artık itâat ederseniz, Allah size (pek) güzel bir mükâfât verir. Eğer bundan önce (Hudeybiye’den sefere iştirâk etmeden) döndüğünüz gibi yine dönerseniz, sizi (pek) elemli bir azâb ile cezâlandırır.”

17-(Savaşa gitmemekte) köre bir günah yoktur; topala bir günah yoktur; hastaya da bir günah yoktur. Ve kim Allah’a ve Resûlüne itâat ederse, (Allah) onu altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyar. Kim de yüz çevirirse, onu (pek) elemli bir azâb ile cezâlandırır.

18-And olsun ki, (Hudeybiye’de) o ağacın altında sana bîat ederlerken Allah o mü’minlerden râzı olmuştur; onların kalblerinde olan (sadâkat)i bilip, üzerlerine (kalblere huzur veren bir) sükûnet indirmiş ve onları (Mekke’nin fethinden önce) yakın bir fetih (Hudeybiye anlaşması ve Hayber’in fethi) ile mükâfâtlandırmıştır.

19-Ve alacakları birçok ganîmetlerle (de onları mükâfâtlandırdı). Çünki Allah, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.

20-Allah size daha bir çok ganîmetler va‘d etmiştir ki onları alacaksınız;(3) şimdi bunları size çabuklaştırmış (hemen vermiş) ve insanların ellerini sizden çekmiştir. Tâ ki mü’minlere bir alâmet (ve ibret) olsun ve sizi dosdoğru bir yola hidâyet etsin!

21-Henüz üzerlerine güç yetiremediğiniz (ganîmetlerden) başkası da vardır ki, Allah onları (ilim ve kudretiyle) gerçekten kuşatmıştır (onların sizin olacağını takdîr etmiş ve bilmiştir). Çünki Allah, herşeye hakkıyla gücü yetendir.

22-Hâlbuki o inkâr edenler (bîatınızdan sonra Hudeybiye’de) sizinle savaşsalardı, elbette arkalarına dönecek (ve kaçacak)lardı; sonra da ne bir dost, ne de bir yardımcı bulabilirlerdi.

23-Allah’ın öteden beri süregelen kanûnu (böyle)dir; ve (sen) Allah’ın kanûnunda aslâ bir değişme bulamazsın!

24-O, Mekke’nin (sınırlarının) ortasında (Hudeybiye’de) onlara karşı size zafer verdikten sonra, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekendir. Çünki Allah, ne yaparsanız hakkıyla görendir.

25-Onlar öyle kimselerdir ki, inkâr ettiler ve sizi Mescid-i Harâm’dan, bekletilen kurbanları da yerlerine ulaşmaktan men‘ ettiler. Hâlbuki (Mek­ke’de) kendilerini (henüz) tanımadığınız mü’min erkeklerle mü’mine kadınları bilmeyerek kendilerini çiğneyip de, onlardan dolayı size bir meşakkat bir vebâl (bir vicdan azâbı)dokunacak olmasaydı (kâfirlerle savaşmanıza engel olmazdı).(Ama böyle yaptı) ki Allah diledi­ğini rahmetine koysun!
Eğer (omü’minler kâ­fir­­lerden) ayrılmış olsalardı (da siz onları tanıyabil­seydiniz), elbette onlardan (Mekke­lilerden) in­kâr edenleri (pek) elemli bir azâb ile cezâlandırırdık.

26-O zaman, inkâr edenler kalblerine taassubu, câhiliye taassubunu yerleştirmişlerdi; Allah da Resûlünün ve mü’minlerin üzerine (kalblere huzur veren) sükûnetini indirdi ve onları takvâ sözüne (kelime-i şehâdete) bağlı kıldı. Zâten (onlar), buna çok lâyık, buna ehil idiler. Allah ise, herşeyi hakkıyla bilendir.

27-Şânına yemîn olsun ki Allah, Peygamberine (gösterdiği) o rüyâyı hak olarak tasdîk etmiştir. Allah dilerse başlarınızı(n saçlarını tamâmen) tıraş etmiş ve kısaltmış, emniyet içinde kimseler olarak, korkmadan mutlaka Mescid-i Harâm’a gireceksiniz! İşte (Allah) sizin bilmediğiniz şeyleri bildi de ondan (Mekke’nin fethinden) önce (size), yakın bir fetih (Hudeybiye anlaşmasını ve Hayber’in fethini) verdi.

28-O, onu (İslâm’ı), bütün dinlere üstün kılsın diye Resûlünü hidâyet ve o hak olan dîn ile gönderendir. Şâhid olarak Allah yeter!

29-Muhammed Allah’ın Resûlüdür. Ve onun berâberinde bulunanlar; kâfirlere karşı çok şiddetli, kendi aralarında gāyet merhametlidirler; onları çokça rükû‘ eden kimseler ve çokça secde eden kimseler olarak görürsün; (onlar)Allah’dan bir lütuf ve bir rıdvân (sâdece O’nunrızâsını) isterler.

Secde eserinden olan alâmetleri, yüzlerindedir. Bu, onların Tevrât’taki vasıflarıdır.
İncîl’deki vasıfları ise, bir ekin gibidir ki filizini çıkarmış, sonra onu kuvvetlendirmiş, sonra kalınlaşmış da gövdesi üzerine dikilmiştir; (bu hâl) ekincilerin hoşuna gider; (onlar hakkındaki bu benzetme) kâfirleri onlarla öfkelendirmek içindir.
Allah, onlardan îmân edip sâlih ameller iş­leyen­lere bir mağfiret ve (pek) büyük bir mükâfât va‘d etmiştir.

FETİH SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU

Bismillahirrahmanirrahîm

1 - İnna fetahna leke fetham mübına

2 - Li yağfira lekellahü ma tekaddeme min zembike ve ma teahhara ve yütimme nı'metehu aleyke ve yehdiyeke sıratam müstekıyma

3 - Ve yensurakellahü nasran azıza

4 - Hüvellezı enzeles sekınete fı kulubil mü'minıne li yezdadu imanem mea ımanihim ve lillahi cünudüs semavati vel ard ve kanellahü alımen hakıma

5 - Li yüdhılel mü'minıne vel mü'minati cennatin tecrı min tahtihel enharu halidıne fıha ve yükeffira anhüm seyyiatihim ve kane zalike ındellahi fevzen azıyma

6 - Ve yüazzibel münafikıyne vel münafikati vel müşrikıne vel müşrikatiz zannıne billahi zannez sev' aleyhim dairatüs sev' ve ğadıbellahü aleyhim ve leanehüm ve eadde lehüm cehennem ve saet masıyra

7 - Ve lillahi cünudüs semavati vel ard ve kanellahü azızen hakıma

8 - İnna erselnake şahidev ve mübeşşirav ve nezıra

9 - Li tü'minu billahi ve rasulihi ve tüazziruhu ve tuvekkiruh ve tusebbihuhu bükreten ve ezıyla

10 - İnnellezıne yübayiuneke innema yübayiunellah yedüllahi fevka eydıhim fe men nekese fe innema yenküsü ala nefsih ve men evfa bi ma ahede aleyhüllahe fe se yü'tıhi ecran azıyma

11 - Se yekulü lekel mühallefune minel a'rabi şeğaletna emvalüna ve ehluna festağfir lena yekulune bi elsinetihim ma leyse fi kulubihim Kul fe mey yemlikü leküm minellahi şey'en in erade biküm darran ev erade biküm nefa bel kanellahü bima ta'melune habıra

12 - Bel zanentüm el ley yenkaliber rasulü vel mü'minune ila ehlıhim ebedev ve züyyine zalike fı kulubiküm ve zanentüm zannes sev' ve küntüm kavmen bura

13 - Ve mel lem yü mim billahi ve rasulihı fe inna a'tedna lil kafirıne seıyra

14 - Ve lillahi mülküs semavati vel ard yağfiru li mey yeşaü ve yüazzibü mey yeşa' ve kanellahü ğafurar rahıyma...

15 - Se yekulül mühallefune izen talaktüm ila meğanime li te'huzuha zeruna nettebı'küm yürıdune ey yübeddilu kelamellah kul len tettebiuna kezaliküm kalellahü min kabl fe se yekulune bel tahsüdunena bel kanu la yefkahune illa kalıla

16 - Kul lil muhallefıne minel a'rabi se tüd'avne ila kavmin ülı be'sin şedıdin tükatilunehüm ev yüslimun fe in tütıy'u yü'tikümüllahü ecran hasena ve in tetevellev kema tevelleytüm min kablü yüazzibküm azaben elıma

17 - Leyse alel a'ma haracüv ve la alel a'raci haracüv ve la alel meriydı harac ve mey yütıılahe ve rasulehu yüdhılhü cennatin tecrı min tahtihel enhar ve mey yetevelle yüazzibhü azaben elıma

18 - Le kad radıyallahü anil mü'minıne iz yübayiuneke tahteş şecerati fe alime ma fı kulubihim fe enzeles sekınete aleyhim ve esabehüm fethan karıba

19 - Ve meğanime kesiraten ye'huzuneha ve kânallahü aziyzen hakiyma

20 - Ve adekümüllahü meğanime kesiraten te'huzuneha fe accele leküm hazihı ve keffe eydiyen nasi anküm ve li tekune ayetel lil mü'minıne ve yehdiyeküm sıratam müstekıyma

21 - Ve uhra lem takdiru aleyha kad ehatallahü biha ve kanellahü ala külli şey'in kadıra

22 - Ve lev katelekümüllezıne keferu le vellevül edbara sümme la yecidune veliyyev ve la nesıyra

23 - Sünnetellahilletı kad halet min kabl Ve len tecide li sünnetillahi tebdıla

24 - Ve hüvellezı keffe eydiyehüm anküm ve eydiyeküm anhüm bi batni mekkete mim ba'di en azferaküm aleyhim ve kanellahü bi ma ta'melune basıyra

25 - Hümüllezıne keferu ve sadduküm anil mescidil harami vel hedye ma'kufen ey yeblüğa mehılleh ve lev la ricalüm mü'minune ve nisaüm mü'minatül lem ta'lemuhüm en tetauhüm fe tüsıybeküm minhüm mearratüm bi ğayri ılm li yüdhılellahü fı rahmetihı mey yeşa'lev tezeyyelu le azzebnellezıne keferu minhüm azaben elıma

26 - İz cealellezıne keferu fi kulubihimül hamiyyete hameyyetel cahiliyyeti fe enzelellahü sekınetehu ala rasulihi ve alel mü'minıne ve elzemehüm kelimetet takva ve kanu ehakka biha ve ehleha ve kanellahü bi külli şey'in alıma

27 - Le kad sadekallahü rasulehür ru'ya bil hakk le tedhulünnel mescidel harame in şaellahü aminıne muhallikıyne ruuseküm ve mükassıriyne la tehafun fe alime ma lem ta'lemu fe ceale min duni zalike fethan karıba

28 - Hüvellezı erseIe rasulehu bil hüda ve dınil hakkı li yuzhirahu aled dıni küllih Ve kefa billahi şehıda

29 - Muhammedür rasulüllah vellezıne meahu eşiddaü alel küffari ruhamaü beynehüm terahüm rukkean süccedey yebteğune fadlem minellahi ve rıdvana sımahüm fı vücuhihim min eseris sücud zalike meselühüm fit tevrati ve meselühüm fil incıl ke zer'ın ahrace şat'ehu fe azerahu festağleza festeva ala sukıhı yu'cibüz zürraa li yeğıyza bihimül küffar veadellahüllezıne amenu ve amilus salihati minhüm mağfiratev ve ecran azıyma...

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

İslam Haberleri