Ezan sesi nasıl kısıldı?

Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

Muratpaşa ilçesinde ezanlar çok yüksek sesle okunuyordu. Muratpaşa beşyüzbin nüfuslu Antalya büyükşehire bağlı bir merkez ilçe.

Yüksek ezanlar iki cins insanı rahatsız ediyordu. Biri namazlı ince ruhlu müminleri. Diğeri namazsız dine mesafeli insanları.

Ezan değil ama hem okunuş şekli hem ses yüksekliği gerçekten yani...

"Siz ezan okuyarak namaza çağırdığınızda, alay ve eğlence vesilesi yaparlar; çünkü onlar akılsızlar topluluğudur." (Maide 58)

Bu ayet asrı saadette Yahudilerin ezandan rahatsızlıkları üzerine inmişti. Ama kıyamete kadar da anlamını koruyacaktı. Bu ayet kapsamındaki rahatsız olmalar tek taraflı da değildi.

Şehirdeki rahatsız edici bağırtılı okumalar müftüye de şikayet ediliyordu. Ama müftü de çok önemsemiyordu. Müezzinlerin çoğu ezan okumada, Türkiye dereceliydi.

Camilere yakın oturan insanların, hastaların, yataklarından fırlayarak uyandıklarını ben de duyuyordum.

Merkezdeki sistem en yüksek ayarda olduğu gibi; bağlı camilerin ayarı da yüksek, sanki patlıyacak gibiydi. Üstelik türkü gibi uzatılıyordu. Bazıları da 'bu şehirde imansız çok, kulaklarının pasını açıp kendilerine getirelim' diye yüksekten okuyordu.

Bu günlerde ezan okunan Merkez Camiine yeni bir imam tayin oldu. 33 sene yayla köylerinde hocalık yapıp, şehre tayin olan bir imamdı. Sesi çok gür, okuyuşu da fazla kuvvetliydi. Her namazdan sonra cemaate 'ezanla gafillerin kulak pasını silmek' gerektiğini hatırlatıyordu.

Hocanın okumalarından şikayet gelince hoca çıldırıyor 'burası gavur memleketi mi be' diye küplere biniyordu. Cemaatten biri 'hocam biraz yavaş sesle okusanız' dediğinde iyice kızdı, küstü bir zaman.

Bir gün baktım hoca yine öfkeli bağırıp duruyordu. Anladık ki hoperlöre giden kabloyu kesmişler. Bu sefer cemaat de öfkeli ve şaşkındı. 'Nasıl olur, kim yaptı' diyorlardı. Bundan sonra hoca ezanları 'daha yüksek sesle' okumaya başladı.

Bir namazdan sonra yine baktım ki hoca çıldırmış sanki. Kendisine telefon edip hastaları olduğunu, rahatsız olduklarını belirtmişler. Hoca da ağzına geleni saymış.

Yine bir gün dış hoperlörlerin kablolarını kesmişler.

Sonunda hoca ve bazı kişiler karakola şikayet etmişler. Polis araştırırken şikayetçi müftülüğe gitmiş. 'Ezandan değil bağırtılı ve ahenksiz okunuşundan rahatsızım' demiş. Müftüye derdini dökmüş.

' Annem yatalak; ben ona bakıp sonra işe gidiyorum' demiş. Evi caminin dibinde dış hoperlörün tam karşısındaymış.

Bir gün namazdan sonra müezzin arkadaş çok heyecanlıydı. 'Noldu ya' dedim.
"Hocam sorma sonunda karakolluk olduk" dedi. Adam haklı yaa. 'Bizim hoca milleti dinlemedi burayı köy sandı.'

O günden sonra; Muratpaşa merkez ilçesinde ezanlar daha kısık sesle ve daha güzel okunmaya başlandı. Dikkatler; Ezan-ı Muhammedi'yi daha içten, daha sıcak okumaya yoğunlaştı. Satıcı, reklamcı ses tonu terkedildi.

Namaza gizemli, ilahi sıcak bir çağrıya dönüştü Ezan-ı Muhammedi.

Sonrasında cami hocası, artık kameti bile ölçülü, bağırmadan getiriyordu. Şaşırdım hatta gülesim geldi.

İyi de oldu; yukardaki ayetin tehdit kapsamına girmekten, ezan ve dinden soğutmaktan uzaklaştı bizim caminin hocası.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.