Empati, diğergamlık, Erdoğan ve Süleyman Soylu

Himmet UÇ

Türk tarihi büyük devlet adamlarına sahiptir, bunların çoğu başkasının ıztırabıyla muzdarip olmuş yüksek düzeyde insanlardır. Son dönemde gündemde olan iki büyük devlet adamımız var. Biri cumhurbaşkanımız Erdoğan diğeri de içişleri bakanımız Süleyman Soylu’dur.

Mardin'in Derik ilçesinde freni boşalan gübre yüklü TIR'ın 2 araca çarparak devrildiği kazanın ardından yaralılara müdahale eden kalabalığın arasına bir süre sonra gübre yüklü başka bir TIR daldı. Can pazarının yaşandığı kazada aralarında çocukların da bulunduğu 19 kişi yaşamını yitirdi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Mardin'de yaşanan trafik kazası nedeniyle bölgeye gittiği öğrenildi.

Süleyman Soylu nerede bir problem, kaza, olumsuzluk varsa hemen ordadır. Cumhuriyet tarihi bu kadar diğergam bir devlet adamı neredeyse göstermemiştir. Bizde devlet adamlığı uzaktan bakıp bir beyanat verip geri çekilmektir, müstağni yaşamak asalet olarak algılanmıştır. Soylu, Derik‘deki kazaya birçok kazada olduğu gibi hemen yetişmiştir, en önemli ahvali, siyaseti gösteriş ve kendini pazarlama gibi çirkin bir şekilde bugüne kadar kullanmamıştır, soylu bir insandır ve soyadını kendi ile birlikte getirmiştir. Onun atası Kanuni Sultan Süleyman da diğergamdır. Herkesin hakareti ibadet saydığı Yahudileri İspanya’da zulme uğradıklarından onları getirip Selanik‘te iskan eden odur. Bir başka Süleyman da Süleyman Demirel’dir. Onun empatisi sayfalara sığmaz.

Gaziantep’te 15 kişinin hayatını kaybettiği kazadan sonra bir acı haber de Mardin'den geldi. Derik ilçesinde TIR ile 2 aracın karıştığı kazada yaralılara müdahale eden ekiplere bir başka TIR çarpıp daha sonra kıraathaneye daldı. Kaza bölgesine giden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Bir trafik kazasında 20 kişinin hayatını kaybetmesi, insana söyleyecek söz bırakmıyor. Devletimizin tüm imkanlarıyla kazazedelerimizin yanındayız. Biz de burada sabaha kadar hem kazaya sebebiyet veren sürecin nasıl olduğunu hem de kimin ihmali varsa arkadaşlarımızla bu değerlendirmeleri yapacağız. Şu an iki şoför de gözaltında" dedi.

Gaziantep’te 15 kişinin yaşamını yitirdiği, 31 kişinin de yaralandığı katliam gibi kazanın bir benzeri Mardin’in Derik ilçesinde meydana geldi. İlçede akaryakıt istasyonu yakınında meydana gelen kazada freni boşalan TIR önündeki 2 araca çarptıktan sonra takla attı.

Kazazedelere yardım eden görevliler ile çevrede toplanan vatandaşlara freni boşalan başka bir TIR çarpıp daha sonra kıraathaneye daldı. Can pazarının yaşandığı kazada ilk belirlemelere göre, aralarında çocukların da bulunduğu 20 kişinin hayatını kaybettiği ve çok sayıda yaralı olduğu bildirildi.

BAKAN SOYLU: İKİ KİŞİ GÖZALTINDA

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu beraberinde Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş ve Vali Mahmut Demirtaş ile birlikte Mardin’in Derik ilçesinde kazanın meydana geldiği bölgede incelemelerde bulundu. Yetkililerden kaza ve çalışmalar hakkında bilgi alan Bakan soylu yaptığı açıklamada, "İki TIR'ın sebebiyet verdiği kazada şu ana kadar 20 vatandaşımız hayatını kaybetti. 26 yaralımız var. Olay bütün yönleriyle birlikte soruşturulmaktadır. İhmal, kasıt her neyse bütün süreçler tetkik edilecektir. Kolluk güçlerimiz bu konudaki çabanın içerisindedirler. İnsanın boğazı düğümleniyor. Bir Trafik kazasında 20 kişinin hayatını kaybetmesi üzerine insanın söyleyecek sözü kalmıyor. Hem Cumhuriyet Savcılığımız hem kolluk güçlerimiz soruşturmayı sürdürüyor. Kazazedelerimiz ve ailelerimizin yanındayız. Öncelikle sabır diliyorum. Geçmiş olsun, Allah rahmet eylesin." dedi.

’SABAHA KADAR TÜM TESPİTLERİMİZİ YAPACAĞIZ’

Bakan Soylu gece boyunca gece boyunca kaza ile ilgili çalışmaların sürdürüleceğini belirterek, "Biz de burada sabaha kadar hem kazaya sebebiyet veren sürecin nasıl olduğunu hem de bu konuda kimin ihmali varsa o ihmalle ilgili tüm tespitleri yapmış olacağız. Allah böyle bir sonuçla bizi bir daha imtihan etmesin diyoruz. Buradaki ilk kazaya müdahale esnasında 1 polisimiz şehit oldu. Sürücülerin 2si de yaralı, tedavi altındalar. 2 sürücü de gözaltında dedi.

Bakan Soylu ve beraberindekiler daha sonra kazada hayatını kaybedenlerden İsa Ayeben'in ailesinin evine giderek, başsağlığı diledi. Ardından hastanedeki yaralıları ziyaret ederek, geçmiş olsun dileklerini iletti.

BAKAN SOYLU KAZADA HAYATINI KAYBEDENLERİN CENAZE TÖRENİNE KATILDI

Bakan Soylu Mardin’in Derik ilçesinde katliam gibi kazada hayatını kaybeden vatandaşların cenaze ve defin törenine katıldı.

***

Peygamberimiz (asm) empatinin en ideal örneklerini vermiş ve yaşamıştır. Kervanın bir kenarında yavrularına bakan köpeği korumak için ashabdan birini görevlendirmiştir.

İslâm’da bencillik yani enâniyet yoktur. İslâm bencilliği şiddetle yasaklamıştır. Birlikte yaşadığımız bu dünyada diğer insanları da en az kendimiz kadar düşünmek mecbûriyetindeyiz. Kendimiz için istediğimiz şeyleri onlar için de istemeliyiz. Bilhassa hasta, zayıf, muhtaç ve kimsesizlerle daha yakından alâkadar olmalıyız. Zira hepimiz bir tek Allâh’ın kullarıyız. Yüce Rabb’imiz, bizden birbirimize yardımcı olmamızı istiyor:

“Herhangi birinize ölüm gelip de: «Ey Rabb’im, beni yakın bir müddete kadar geciktirsen de sadaka versem ve sâlihlerden olsam» demesinden evvel size rızık olarak verdiğimiz şeylerden infak edin! Çünkü Allah, bir kimseyi eceli geldiği zaman asla ertelemez. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (el-Münâfikûn, 10)

“Ey îmân edenler! Ne bir alışveriş ne bir dostluk ne de (Allâh’ın izni olmadıkça) bir şefaat bulunmayan kıyâmet günü gelip çatmadan önce, size verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda cömertçe sarf edin! Kâfirler, zâlimlerin tâ kendileridir.” (el-Bakara, 254)

“...Siz hayır olarak ne harcarsanız, Allah onun yerine başkasını verir.” (Sebe’, 39)

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz de diğergâmlığa şöyle teşvik etmişlerdir:

“Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez. Kim bir kardeşinin ihtiyâcını karşılarsa, Allah da onun ihtiyâcını karşılar. Kim bir müslümanın herhangi bir sıkıntısını giderirse Allah da onun kıyâmet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir müslümanın ayıbını örterse, Allah da kıyâmet gününde onun ayıplarını örter.” (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58)

Sadece kendini düşünmek, diğer insanlara karşı hissiz davranmak, müslümana yakışmaz. Zira Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“Komşusu açken tok yatan kimse (kâmil) mü’min değildir!” buyurmuşlardır. (Hâkim, II, 15; Heysemî, VIII, 167; Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, no: 112)

Müslümanlar, Allah Rasûlü’nün bu îkâzını hayatlarının merkezine yerleştirmişlerdir. İbn-i Ömer -radıyallâhu anhumâ- şöyle anlatır:

“Yedi hâne vardı, hepsi de yoksuldu. Birisi bu evlerden birine bir koyun kellesi gönderdi. Ev sahibi, komşusunun daha muhtaç olduğunu düşünerek kelleyi diğer komşuya gönderdi. İkinci komşu da aynı düşünceyle kelleyi üçüncü komşuya gönderdi. Bu şekilde kelle yedi ev dolaştıktan sonra tekrar ilk hediye edildiği hâneye döndü.” (Hâkim, II, 526)

Müslümanlar, mallarını Allâh’ın kullarına ikram etmeyi kendi nefislerine harcamaktan daha değerli görürler. Bu anlayışı ifâde eden en güzel misallerden biri şu hâdisedir:

Bir gün Nebiyy-i Ekrem Efendimiz’in âilesi bir koyun kesmişti. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir ara:

“–Ondan geriye ne kaldı?” diye sordular. Hazret-i Âişe c:

“–Sadece bir kürek kemiği kaldı.” cevabını verdi. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–Hakîkatte bir kürek kemiği hâriç, hepsi duruyor!” buyurdular. (Tirmizî, Kıyâmet, 33/2470)

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Hazret-i Âişe vâlidemize şu tavsiyede bulunmuşlardır:

“Ey Âişe! Yarım hurmayla da olsa fakirleri boş çevirme! Ey Âişe! Fakirleri sev ve onları kendine yaklaştır, tâ ki kıyâmet günü Allah da seni kendisine yaklaştırsın!” (Tirmizî, Zühd, 37/2352)

Bundan sonra Hazret-i Âişe vâlidemiz hayatı boyunca gerçekten diğergâm bir şahsiyet sergilemiştir. Nitekim yeğeni Urve bin Zübeyr şöyle demiştir:

“…Hazret-i Âişe c öylesine cömert idi ki, Allâh’ın rızık olarak yarattığı şeylerden kendisine gelen hiçbir şeyi yanında tutmaz, derhâl tasadduk ederdi…” (Buhârî, Menâkıb, 2)

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, bütün ümmetine diğergâm olmayı tavsiye ediyorlardı. Bunun misallerinden birini Ebû Saîd el-Hudrî -radıyallâhu anh- şöyle nakleder:

“Bir defasında Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile bir seferde bulunuyorduk. Bu esnâda devesine binmiş bir adam çıkageldi. Bir şeyler umarak sağa sola bakınmaya başladı. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem Efendimiz:

«–Yanında ihtiyacından fazla binek hayvanı olanlar, olmayanlara versinler. Fazla azığı olanlar, azığı olmayanlara versinler…» buyurdular.

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- daha birçok mal çeşidi saydılar. İşte o zaman kimsenin ihtiyacından fazla bir şey bulundurmaya hakkı olmadığını anladık. (Müslim, Lukata, 18)

Zira Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor:

“...(Rasûlüm!) Sana (hayr u hasenât yolunda) neyi infâk edeceklerini sorarlar. قُلِ الْعَفْوَ De ki: İhtiyaç fazlasını (verin)!..” (el-Bakara, 219)

Yani Cenâb-ı Hak biz kullarını, ihsân ettiği nîmetleri kendi yolunda sarf edip etmediğimiz husûsunda imtihan etmektedir.

İnfak ise, mü’mini Rabb’ine yakınlaştıran en mühim vâsıtalardan biridir. Nitekim Yüce Rabb’imiz şöyle buyurur:

“Sevdiklerinizden infâk etmedikçe birre (gerçek fazîlet, hayır ve iyiliğe) ulaşamazsınız.” (Âl-i İmrân, 92)

Bediüzzaman da büyük empati sahibidir. Onun empatisi inançsızlık yüzünden hayatlarını kendilerine zehir etmiş insanları kurtarmaktır. İman-ı mübin, ahiret, melekler gibi dinin azametli rükünlerini anlatmayı düşünerek hemen ilk hayatında Barla’da bir okul açmıştır. O okul müfredat kaygısına düşmeden açılmıştır. Bugün dünyanın her yanında vardır. Ona benzeyen talebeleri de yine onun gibi yaparlar.

Sayın Soylu ve Cumhurbaşkanımızı tebrik ederiz.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.