Dünyayı durdurana aşk olsun…

M. Maruf ÖZÜLKÜ

Hayatın faniliğini, an be an elimizin altından kayışını düşünmek bile insan olan insanı derinden sarsıyor.
Evet, anın elimizden kayıp gitmesi gibi, aylar yıllar da durmuyor. Dünya değirmeni ömrümüzden saat sisteminde olduğu gibi parça içinde parça parça taşların arasına alıp öğütüyor.
Saniye niyetine anı alıp öğütüyor…
Dakika niyetine günü…
Saat niyetine yılları…
12 saatlik fasıl niyyetine çocukluğumuzu, gençliğimizi, olgunluk ve ihtiyarlı devrelerimizi… 24 saatı tamamlayınca ömrümüzün tamamını alıyor, öğütüyor.
Saat siteminde geriye gidiş yoktur. İster uykuyla geçirin ister kan-ter içerisinde çalışarak…
Ve sular mecrasında fena deresine oradan kabir denizine akıyor. Sonrası ebediyet okyanusu…
***
İslami hassasiyete sahip olduğunu bildiğimiz insanların dahi zaman zaman sergiledikleri dünyevileşme eğilimlerini ya da bu eksendeki hareket ve münakaşalarına şahit olunca daha çok şaşırıryoruz. Oysa şaşırmaya gerek yok. Herkesin nefsi, şeytanı, hevası var. İmtihan herkes için tüm şiddetiyle sürüyor.
İslami hizmetlerde bulunan arkadaşlarımızın dahi dünyevi saiklerle hareket ettiğini görmek insanı üzüyor.
Sırf, “ Bak haklı çıktım” demek için hezimete gizli gizli sevinenler…
Kendilerine “Abi sen hep haklısın, onlar başkalarının  oyuncağı” demeyi insanları buna inandırmayı meslek edinenler…
Emval meselesini “ihvan” meselesine tercih edenler…
Her başarılı hizmette bit yeniği, mit artığı arayan ya da iddia eden hastalıklı hal sergileyenler…
Ulvi hizmetlerin neticelerini dünyada bekleyenler.
İktidara gelip, hakim olmayı en mühim vazife sayanlar.
Sırf kendileri gibi düşünmediği için kardeşlerini "hain" diye yaftalayanlar.
Siyasi partilerine oy vermediği için sözü sabahı kesenler.
***
Herkes, herşeyi kendine yakıştırır da, ölümü almaz üstüne. Herkesin ölümüne normal vaka olarak bakan insanoğlu, seksenine-doksanına dayandığında bile hayata dört elle sarılır.
Oysa tüm gelecekler yakındır ve her gelecek madem gelecektir, öyleyse muhakkaktır.
Hadiste, “Lezzetleri acılaştıran ölümü sıkça hatırlayın” diye buyurulur.
Ölümü hatırlasak, ölüm sonrasına hazırlık yapsak ve dünya denilen bu şaaşalı saltanatın Ahiret yurdu yanında, “yıkıldı-yıkılacak bir köprü” olduğunu ya da Yunus’un ifadesiyle, “bir gölgelik” olduğunu bilsek ve bu bilgiyi hayatımıza kazandırsak nasıl bir değişim geçiririz acaba?..
Evet, başarı ve muvaffakiyeti dünyadaki iktidar ve taraftar çoğaltmaya değil, istikamet üzere hak ve hakikatı yaşama ve yaşatmaya göre değerlendirmeliyiz.
Hazreti Ali ve ehlibeyti dünyevi saltanat yerine velayet ve manevi saltanatla mükafatlandıran kader ve hikmet-i İlahiyeyi bir kez daha doğru okumalıyız kanaatimce…

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.