Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Filistinlilere uygulanan çifte standarda adeta isyan eden Goddek, "Artık bu propagandaya dayanamıyorum. Evet, İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasına sevindim. Ve aynı şekilde, Filistinli tutsakların serbest bırakılmasına da sevindim. Ama bazı şeylerin açıkça söylenmesi gerekiyor" dedi.
Goodek'in 8 maddede sıraladığı tepkisi şöyle:
BİRİNCİSİ: İsraillilere “rehine”, Filistinlilere ise “mahkûm” denmesi saçmalık. Bu propaganda. Her iki taraf için de aynı şey söz konusu: özgürlüğü elinden alınmış insan varlıkları.
İKİNCİSİ: Serbest bırakılan İsrailli rehineler iyi beslenmiş, gülümseyen, tek bir kilo bile kaybetmemiş insanlar gibi görünüyorlar. Koşullara göre gayet iyi muamele görmüşler belli ki. Buna karşılık, serbest bırakılan Filistinli rehineler ölüm kampından yeni çıkmış gibi: zayıflamış, yaralı, yılların işkencesiyle yaşlanmış. İşkence görmüşler. Ama kimse bundan bahsetmiyor.
ÜÇÜNCÜSÜ: Her yerde şu yalanı okuyorum: “Hamas tüm kadınları öldürdü, sadece erkekler serbest bırakıldı.” Bu basbayağı bir yalan. Hem de kötü niyetli bir yalan. Hayatta olan kadınların tamamı daha önceki takas anlaşmalarında zaten serbest bırakılmıştı. Ama gerçeklerin bir önemi yok; nefreti körükleyen bir anlatı 7000 dolarlık bir prim kazandırıyorsa, o yeterli.
DÖRDÜNCÜSÜ: Herkes bir avuç İsrailli rehineden bahsediyor ama İsrail tarafından kaçırılan on binlerce Filistinli rehineden kimse söz etmiyor. Bunların birçoğu çocuk. Hiçbir suçlama veya yargılama olmadan hapsediliyorlar.
BEŞİNCİSİ: Ve kimse İsrail’in işlediği soykırımda öldürülen on binlerce sivilden bahsetmiyor.
ALTINCISI: “Ateşkes” kutlanırken (İsrail’in bunu bozması an meselesi), radikal İsrailli yerleşimciler Batı Şeria’da hâlâ şiddet kullanarak toprak çalmaya devam ediyor; tamamen cezasız bir şekilde. Her gün uluslararası hukuku ihlal ediyorlar ve kimsenin umurunda değil.
YEDİNCİSİ: Dünyanın dört bir yanındaki politikacılar utanmadan İsrail’e koşulsuz destek veriyor; Gazze’de işlenen suçlardan, Batı Şeria’daki apartheid rejiminden, ya da komşu ülkelere yönelik bitmek bilmeyen saldırılardan bahsetmeyi reddediyorlar.
SEKİZİNCİSİ: “İnsan hakları”, “uluslararası hukuk” ve “bir daha asla” sloganlarını ağızlarından düşürmeyen hükümetler ve medya organları şu anda ya tamamen sessiz ya da suç ortağı: bir apartheid rejimini finanse ediyor, silahlandırıyor ve aklıyorlar. Filistinlilerin hayatı değersizleştirildiğinde, silindiğinde, toz haline getirilip bombalandığında, bütün o değerler bir anda buharlaşıyor.
Bu yüzden hayır, ben bu propagandanın parçası olmayacağım. İsrail’in suçlarını aklamayacağım. Ve evet, sözümün arkasındayım: israil gibi bir devlet var olmamalı.