Dokuz Günde Devr-i Ramazan

Diyarbakır Kültür Merkezi tarafından hazırlanan üniversite seminerinde bu hafta, “Oruç” konusu Recep Bakır tarafından işlendi

Risale Haber-Haber Merkezi

Diyarbakır Kültür Merkezi tarafından hazırlanan üniversite seminerinde bu hafta, “Oruç” konusu Recep Bakır tarafından işlendi. “Oruç ve Oruç Çeşitleri”, “Dokuz Günde Devr-i Ramazan” başlıkları altında işlenen dersten notlar şöyle:

1)Oruç çeşitleri:

Farz, vacip, sünnet olan oruçlar, nezir orucu, mendup ve mekruh olan oruçlar ve nafile oruç gibi çeşitleri sayılabilir.

(1)Ramazan orucunun tutulması farzdır. (2)Vacib oruca örnek ise Nafile olarak tutulan, sonradan bozulan orucun kazasıdır. (3)Nezir oruç denilen, şu iş olursa şu kadar gün oruç tutacağım denilip, söylenilen iş gerçekleşince tutulan oruç da vardır. (4)Sünnet oruç, muharrem ayının 9, 10 ve 11. günleri tutulan oruç sünnettir. (5)Mendup oruç: Peygamberimizin(a.s.m) bazen yaptığı bazen yapmadığı oruçlardır. Her kameri ayın 13, 14, 15’i veya her Perşembe ve pazartesi, Şevval ayında 6 gün oruç tutmak, Davud(a.s.) orucu, Şaban ayındaki oruçlar buna örnek verilebilir. (6)Mekruh oruç: Tenzihen (helale yakın)mekruh olanlara örnek Muharrem ayının 10’unda oruç tutmaktır. Nevruz, sonbahar başlangıcı gibi günlerde, sadece cuma veya sadece cumartesi günleri oruç tutmak da yine böyledir. Tahrimen (harama yakın)mekruh, Ramazan bayramının ilk günü, Kurban bayramının dört gününde oruç tutmak da buna örnek oluşturur. (7)Nafile oruç…

Hadisi şerifte denildiği gibi faziletine inanarak…

Risalede bahsi geçen faziletlerini anlamaya çalıştım. Kafamda daha iyi yer edinmesi için 29.mektubun ikinci kısmında geçen nüktelerin her birinden çıkardığım anlamları o günüme bir ders mahiyetinde kendime söyledim:

2)DOKUZ GÜNDE DEVR-İ RAMAZAN

Birinci gün:

Evvela İslam’ın beş şartından biridir. Ayrıca birçok yönden hikmetleri vardır.

Evvela rububiyete bakan yönü vardır, gerek toplum hayatı gerekse kişisel hayat yönünden olduğu gibi… Nefsimize bakan yönde birçok hikmetleri olan çok fonksiyonlu bir şükür anahtarıdır adeta.

İlk gün bunlardan terbiye edici sıfatına bakan yönünü tefekkür etmeye çalışalım. Rabbimiz bizleri hiç ummadığımız yerden rızıklandırıyor. Gafletimizden bunu unutabiliyoruz.

Rahman ve rahim rabbimize karşı itaatkâr bir kul olduğumuzu göstermiş oluyoruz.

İkinci gün:

Bir sene yediğimiz içtiğimiz nimetlerin hakiki sahibinin gün boyunca önümüzde duran nimetlerin bizler için önemini ve hakiki sahibinin kim olduğunu gün boyunca aç kalarak anlamış olduk oruç vesilesiyle. Peki, rabbimiz bizi terbiye ederken hatırlattığı nimetler için ne istiyor? Şükür. Şükür nimetleri doğrudan doğruya ondan bilmek ve o nimetlerin kıymetini takdir etmek ve kendi ihtiyacatını hissetmekle olur. İşte oruç bunu sağlayan bir anahtar oluyor.

Üçüncü gün:

Bizler kendimizden daha yoksula merhamet etmek şefkat göstermekle mükellefiz. Oruçla insan onların hallerini tam olarak anlayabiliyor. Ve böylelikle hakiki şükrün bir esası olan hemcinslerine şefkati oruçla daha iyi gösterip toplum hayatına da bakan hikmetini görmüş olalım.

Dördüncü gün:

Üç günlük orucun ardından nefsimiz zorlanmaya başladı. Orucun nefsin terbiyesine bakan yönü de vardı. Nefis fıtraten serbest olmak ister hele bir de zenginse ve her istediğini alan bir bedendeyse nimetlerin hakiki sahibini bilemeyebiliyor. Oruçla en zengininden ta en fakirine kadar herkes anlıyor ve hakiki vazifesi olan şükre giriyor.

Beşinci gün:

Nefsin ahlakını güzelleştirmede hikmetleri vardı demiştik. İnsanın sırtında iki yarası vardı acz ve fakr. Gafletle bunları unutup görmez, görmek istemez. Mide aç kalınca kendisinin bu yaralarını görür ve şükürle rabbimizden merhamet diler. Kendisinin bu yaralarını gören ve bu yaraları iyileştirecek sahibini bulan onun rızası için çabalayacak ve bu sayede ahlakını güzelleştirmiş olacak.

Altıncı gün:

Ramazan’ın Kur’an ayı olduğunu o ayda yeryüzüne indiğini bilip sanki ilk kez iniyormuşçasına yaşadığımızı hayal edelim…

Yedinci gün:

Ahiret kazancımıza bakan yönüyle düşündüğümüzde, (Kur’an’ın)her bir harfine 10 değil binlerle sevap yazılmasından anlıyoruz ki, Rabbimiz biz kullarının cennete girmesi için ne imkânlar sunuyor.

Sekizinci gün:

Hadiste geçen oruç tut sıhhat bul sözünün tecellisini geçen bir hafta sonunda iyiden iyiye fark etmiş oluyoruz hem bu zaman diliminde gözümüze kulağımıza dilimize de oruç tutmuş olup kullanmamız gerektiği ölçüde kullandık. Oruç aynı zamanda insanın sıkıntılarını arttıran sabırsızlığın ve tahammülsüzlüğün bir ilacıdır. Bunu bir derece idrak ettik.

Dokuzuncu gün:

Rabbimizle nefsimiz arasında geçen meşhur olayı hatırlayalım. Cehennem ateşine karşı bile rabbimizi tanımayıp ene ene, ente ente demiş nefis, fakat açlık onu nasıl dize getirmiş. İşte Ramazan orucunu hakkıyla tutanın, nefsinin dizlerinin bağı çözülmüş, Rabbi’ne aczini anlamış bir şekilde teslim olmuştur.

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Nur Talebeleri Haberleri