Doğu’da Münâzarât

Eyüp OTMAN

Tam münasip bir yerde, gündeme geldi konu;
Türk’ü, Arap’ı, Kürt’ü, aşacak bu sorunu.
 
Nerede yanlış yaptık, gelin tadat edelim,
Hakka, Hukuka, Adalete beraberce gidelim.
 
Yıllar-yılı kanayan, kangren olmuş yara,
Açık-açık fikirlerle, kendine bulsun sıra.
 
Bunu böyle düşünen İlim, İrfan yuvası,
Demiş artık kürsülerde tartışmanın sırası.
 
Dernekler ve Vakıflar, vâkıf olmuş konuya,
Bahtiyar Ehl-i İlim, cevap vermiş soruya.
 
Yüz Yıllık Bir Reçete, sathî bakıp geçilmiş,
Mesnetsiz reçeteler, çare diye seçilmiş.
 
Hürriyet demiş Üstad; müstebitler kudurmuş,
“Cumhuriyet karşıtı” yalanını uydurmuş.
 
O’nun şiarı olmuş; Dindar Bir Cumhuriyet,
Vazgeçilmez davası; Ekmek değil!.. Hürriyet.
 
Peygamber’in (a.s.v.) soyundan gelen bir Şerif Mardin;
“Said Nursi Olayı” dedi; TÜBA’dan, veto yedi.
  
Şimdi artık Prof.’lar, Tebliğler sunuyorlar,
Münâzarât fikrini; Onlar savunuyorlar.
 
İlk kelepçe burada, Üstadıma vuruldu,
Yine bu memlekette, kelepçeler kırıldı.
 
Yüz yıl önce söylendi, cerh edilmez hüccetler,
Bigâne kaldı Devlet, çare… Batıdan bekler.
 
Biz süsüne kapıldık, alamadık ilmini,
Seyredip durduk, daim gericilik filmini.
 
Ama uyandı millet, okudu çocukları,
Meğer büyük değilmiş büyük tanıdıkları.
 
Yasaklanmış yıllarca, Risale-i Nuriye,
Hâkim olmuş Doğuya, kapkara câhiliye.
 
Serdar-ı Bedî’ler çıkmış, açmış bağırlarını,
Haykırmış cesaretle, karın ağrılarını.
 
Şükrederek başladı, bu günü gördüğüne,
Lâyık olan değeri, milletin verdiğine.
 
Benek-benek işlenmiş, Gürbüz-gürbüz boy vermiş,
Münâzârat hakikati, cerh edilmez değermiş.
 
Doksan bir Ehl-i İlim, Tebliğ sunmuş anlatmış,
Anlayıp anlatmada, varmış bir tatlı yarış.
 
Hangi birini yazsam, hangisini anlatsam,
Hangi güzel bir fikri, kendime rehber yapsam.
 
O salondan-bu salona, gidip geldik durmadan,
Dinledik tam üç gün, inan ki yorulmadan.
 
Bilici bir Mücahid, bozdu tüm ezberleri,
Vardır Doğu’nun elbet, kendince değerleri.
 
Tekebbürane bir el, uzanmasın!.. Kırılsın,
Fazla bir şey istemeyiz, hak edilen verilsin.
 
Olmasaydı burlarda, eğer Nur Risalesi,
Kararırdı ufuklar, olmaz necat çaresi.
 
Şimdi varsa bir denge, batmıyorsa bu gemi,
Burda teşhis edildi, bu marazın merhemi.
Uydulardan duyruldu, yayınlandı dünyaya,
Herkes tanıklık etti, bu mukaddes davaya.
 
Tüm Basın efkârında yankı buldu yazıldı,
Müsbet, menfî düşünceler ardı-sıra dizildi.
 
Gazetemde görmeyince ehl-i hizmet üzüldü,
O Kuruluş gayesinden ayrıldığı sezildi.
 
Harem-selamlık olmuş, ayrı oturmuş millet,
Karışık fikirliler, olmuş bunlara illet…
 
Asıl neler söylenmiş, onlara baksanıza,
Bu güzel fikirlere, bir şeyler katsanıza.
 
Bunları biliyoruz, dar görüş, dar düşünceler,
Millet büyük yangında, inim-inim iniler.
  
Ağbeyler, hatıralar anlattı biz dinledik,
O günden bu günlere geldik diye sevindik.
 
Sevinçler daim olsun, yayılsın her bir yana,
Sâfî Nur Çeşmesinden içelim kana-kana.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (10)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.