Derya Atalay: Çağ Yangınından Kurtarılan Sözler…

Ortaokuldan bu yana yazan Atalay birçok yazardan etkilenmekle beraber yazılarına rengini veren birinci kişinin Bediüzzaman olduğunu ifade ediyor

Mustafa Oral

Derya Atalay 1985 doğumlu bir yazar. Akçaabat İ.H.L.’yi ve Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesini bitirmiş. 2010-2017 yılları arasında Eskişehir ve Ankara’da vaizlik yapmış. 2020’den bu yana da sönmeyen hayali olan kitap yazma çalışmalarıyla meşgul oluyor. Bu minvaldeki çalışmalarını kısa süre önce KDY (Kitapyurdu) yayınlarından çıkan Yitik Zaman Sözleri ve Hicbişey Yayınlarından çıkan Lokman Suresi Işığında Oğullarıma Nasihatler isimli kitapları ile süsledi.

Ortaokuldan bu yana yazan Atalay birçok yazardan etkilenmekle beraber yazılarına rengini veren birinci kişinin Bediüzzaman olduğunu ifade ediyor. 2005 yılında üniversiteye döneminde tanıdığı Bediüzzaman hem düşünce hem de yazı dünyasının oluşmasında en etkili kişi olmuş.

Ahir zamanda yaşıyoruz. Her geçen gün dünyanın çekim gücü artıyor. Çoğumuz gökçekimi yerine yerçekimini tercih ettiğini söyleyen haller içreyiz. İlahi söz gökten yere ağmasına rağmen dünyalılaşan, dünyaya alışan insanların sinelerinde sözün gücü her geçen gün azalıyor. Yazı yitiyor, yazar kalıyor.

Yitik Zaman Sözleri kitabı böyle bir dönemde yayımlandı. Derya Atalay bu kitabın yazılma şartlarını ve gerekçesini anlatırken bu satırların bir musibet zamanı yazıldığına dikkat çekiyor. “Sevdikleriyle geçireceği zamanı kaybetmiş bir elden. Ağlayan, inleyen, niyazlarda bulunan bir dilden. Hiç hesapta olmayan, dünya dursa akla gelmeyecek türden hadiseler yaşayan bir gönülden.” dökülen bu sözlerin böyle bir zamanı değerlendirebilmek ve yaşananları tarihe not düşmek niyeti taşıdığını belirtiyor.

273 sayfadan oluşan kitap üç bölüme ayrılmış. Atalay bir röportajında içeriği şöyle özetliyor: “Bir Ayet, Bir Tefekkür” bölümü “Dünya ve ahiretimizi kurtarmak ve içinde bulunduğum musibet zamanında gölgesine sığınacağım ayetleri kendi dünyamda damıtarak kendime (kendim gibilere) bir şifa olsun diye yazdıklarım. “Kendime Notlar” içimde sarmaşık gibi dolaşmış duygularımı ve bu duyguları aynıyla yaşayan canları bir nebze rahatlatabilmek için yazdığım satırlarım. “Yakarışlarım” darda da refahta da yönelecek tek makam Rabbi Rahim’e yalvarmalarım ve dualarım…”

Günümüz insanı kendini yalnız hissediyor. Konuşacak, kendini anlayacak birilerini istiyor. Bulamayınca kendine, insanlara hatta Rabbine küsüyor. Bazıları insanların beklentilerini karşılamadığını fark edince Rabbi ile konuşmak istiyor ve dualara duruyor. Atalay bu konuyu “Yakarışlarım” başlığı altında ayrı bir bölümde değerlendiriyor. Dua ve yakarışın insan hayatındaki önemine vurgu yapıyor. Modern zaman insanının “Ben bana yeterim” sanısının aczini ve fakrını izale edemediğini, bilakis enaniyet ve yeterlilik hissinin insanı ancak yalnızlaştırdığını ve Rabbiyle irtibatını zedelediğini, bu nedenle Rabbe yalvarıp yakarmanın bir ihtiyaç, bir mutluluk hali ve kişinin kulluğunun zirvesi olduğunu belirtiyor.

Ahirzamanda (modern zamanlarda) kadın olmak zor. Kadın hayatın her alanında öne çıkıyor. Fakat günümüz kadınları yaratılışındaki değere yakışır hayatı yaşamakta zorlanıyor. Kendine model olacak rehber kadınlara ihtiyaç duyuyor. Atalay kitabında bu duruma dikkat çekerek Hz. Hatice, Hz. Hacer, Hz. Meryem gibi saliha kadınlara göndermede bulunuyor. Günümüzde kadınların ve gençlerin en ağır imtihana tabi tutulan kesim olduğunun altını çizen Atalay Bediüzzaman’ın bu yarayı ilk fark edenlerden birisi olduğunu söylüyor. Gençlik Rehberi, Hanımlar Rehberi ve Tesettür Risalesi gibi kitapların bu anlamda dikkate değer çalışmalar olduğunu hatırlattıktan sonra tarih içinde insanlığa rehber olmuş kutsi kadınlara getiriyor sözü. “Tarih boyunca rehber olarak bildiğimiz kadınların hayatlarını öğrenip, onlardan beslenebilmek, bir Hatice, bir Hacer, bir Meryem nasıl olunurun cevabını verebilmek adına oldukça önemlidir. Onların hususen bir anne olarak çocuklarıyla, bir eş olarak eşleriyle ilişkisini incelemek ve hayatımıza tatbik etmek birçok sorumuza cevap olacak ve o büyük kadınlar misali bir hayat yaşamamıza vesile olacaktır.”

Atalay’ın iki kitabı da rehber kitap niteliğinde. Risale-i Nur’dan beslenen bir yazar olarak günümüz insanının açmazlarını sorgulayarak onlara yön vermeye çalışıyor. Gençlerin ve kadınların ailenin temelini oluşturan, toplumu şekillendiren, yarınların mimarları olan insanlar olduğunu söylüyor. Bunların her bakımdan sağlam ve istikrarlı olmasının dünyayı da karar kıldıracağını ve dünyanın daha yaşanılabilir bir hale gelmesini sağlayacağını ifade ediyor. Ne yazık ki, her doğrunun düşmanı, güzelliklerin katledicileri olduğu gibi gençlerin ve kadınların da ruh dünyalarını ifsat edecek mecralar bulunduğunu hatırlatmaktan da geri durmuyor. “Bunlardan korunmak adına nefsimizi ve neslimizi iyiye, doğruya, güzele yönlendirmek şiarımız olmalıdır. Bunun için manevi mihmandarlarımızı bulup onların tavsiyelerini ve telkinlerini dinlemeli ve onları baş tacı etmeliyiz.”

Atalay’ın ikinci kitabı Lokman Suresi Işığında Oğullarıma Nasihatler ismini taşıyor. Şahsen ilk defa bu içerikte bir kitapla karşı karşıyayım. Zıtlar çağında yaşıyoruz. His, fikir ve eylem olarak savrulup duruyoruz. Ayaklarımızı yere sağlam basacak, ahiret merkezli bir hayat kurmamızı sağlayacak rehberlere ihtiyaç var. Derya Atalay da yaşadığımız çağın zıtları içinde barındırdığına dikkat çektikten sonra çözüm önerileri sunuyor. “Öyle karanlık öyle aydınlık, öyle zalim öyle müşfik, öyle kaçınılası öyle sevilesi bir zaman. Nazarlarımız bize hangi yönü gösteriyorsa öyle. İnsan henüz taze misafirken alışmaya çalışıyor hem zamana hem dünyaya. Alıştıktan sonra buralı oluyoruz artık, dünyalı. Sonra misafirin misafirleri geliyor. Evlatlar… Sonra evlatlara öğretiliyor dünyalı olmak. Güzel bir hayatları olsun, mutlu olsunlar diye doğumundan büyütülmesine, tahsilinden evlendirilmesine kadar her safhada refakat ediliyor. Peki ya sonra? Hakiki ve ebedi hayatımız olan ahiretimiz adına çocuklarımız namına neler yapıyoruz? Dünya hayatı bir yönüyle çok kısa, bir yönüyle çok uzun ama gayretler üstü bir performans gösterilmesi gerektiği kesin bir satıhtır. Bu performans ve çaba dünyayı güzelleştirecek ve dolayısıyla öte dünyayı güzelliğinden nasiplendirecektir. Bunun için sorumluluk biz evvel dünyalı olan ebeveynlerdedir.

Ben henüz yaşları küçük olan evlatlarım için bir yol kitabı hazırlamaya karar verdim. Bunun için Allah’ın kitabı bana rehber oldu. Kur’an-ı Hâkim’de Lokman Hakîm’in evladına öğütleri benim yolumu açtı. Genel olarak Lokman suresini çalışarak ben de evlatlarıma nasihatlerden oluşan yazılar kaleme aldım. Hem imanî hem ameli ama illaki ahlakî düsturları barındıran, kafa karışıklıklarında, ne yapacağını bilmezlik hallerinde veya sıradan zamanlarda evlatlarıma kılavuzluk yapacak bir eser oldu.”

Lokman Suresi Işığında Oğullarıma Nasihatler kitabı 115 sayfa ve nasihat niteliğinde 33 yazıdan oluşuyor. Kitapta öncelikle Lokman Suresinin meali yer alıyor. Lokman Suresi ışığında 33 konudan bahsediliyor. Bu konulardan bahsederken evvela konuyla ilgili ayet ve hadisler zikrediliyor. Bu ayet ve hadislerden gönül aynamıza yansıyan güzellikler öne çıkarılıyor. Daha sonra konu doğrultusunda evlatlarımıza nasihatler veriliyor. Akabinde ise çocuklarımıza dua edilerek yazı bitiriliyor.

Yitik Zaman Sözleri 3 bölümden oluşuyor. Her bölümde 33 olmak üzere toplam 99 yazı var. Lokman Suresi Işığında Oğullarıma Nasihatler kitabı ise 33 yazıdan (nasihatten) oluşuyor. 33 ve 99 rakamları okuyucuda ilk elden tesbih tanelerini hatırlatıyor. Yazar fikir ve zikri birlikte yapıyor gibi. Atalay bu bölümlendirmenin özel bir anlamı olduğuna vurgu yapıyor. “Rasulullahın tavsiyesiyle yaptığımız tesbihatın ise sayısı 33’tür. Her kapının bir anahtarı vardır. Demek ki bizim kapalı kapılarımızın anahtarı bu 33 sırrıyla açılacaktır. Bu ve bunun gibi bir takım düşüncelerle bölümlerin 33 taneden müteşekkil olmasını uygun buldum” dedikten sonra, “Rabbimin bu yazıları benden bir zikir olarak kabul etmesi diliyorum” diye ekliyor.

Atalay genelde makaleye ayet ve hadisle başlıyor. Kitaplarına usul, üslup ve esas olarak rengini veren yazarın Bediüzzaman olduğunu belirten Atalay, Bediüzzaman’ın da yazılarına çoğu kere ayet ve hadisle başladığını hatırlatıyor. Bu zamanı nitelikli ve kurtarılmış bir zaman yapmanın ancak ayetlerle ve ayetlerin içinde saklı hakikatlerle mümkün olabileceğini söylüyor.

Derya Atalay’ın kitapları alanında bir boşluğu dolduruyor. Kitapları internet üzerinden temin edebileceğiniz gibi aşağıdaki iletişim adreslerinden yazara mesaj göndererek de edinebilirsiniz.

https://www.instagram.com/_zeynep_efnan_/

d.atalay26@hotmail.com

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Kültür Sanat Haberleri