Dergâhın yanında dergâha hasret (Şanlıurfa-11)

Afife ARTIK

Halil-ür Rahman dergâhına her gidişimde hatta onu uzaktan gördüğümde en yakın dostuma kavuşmuş gibi hissediyorum. Garip bir hissimdir ki sanki dergâhta iken bile oraya hasretim. 

İbrahim Aleyhisselam ve onun yolundan gidenlerle bir irtibat noktası Halil-ür Rahman dergahı. 

Onların ahlakı ile ahlaklanmış olmamanın ve güzel ahlaka olan hasret belki orada iken bile özleyişimin sebebi. 

Uzaktan mancınıkları gördüğüm an bir ateş düşüyor sanki yüreğime.

Orada en ağır imtihanını güzellikle veren, tevhid akidesini hayatı ile ve Nemrut karşısındaki tutumu ile ders veren İbrahim Aleyhisselam ve vicahi olarak görüşme bahtiyarlığına erişmiş olduğum Abdülkadir Badıllı Ağabey ve Abdullah Yeğin Ağabey’e selamlar, Fatihalar gönderiyorum dergahta ve dergahı uzaktan da olsa her gördüğümde. 

Şehre hemen her girişimde ve çıkışımda ziyaret etmek bahtiyarlığına erdiğim sabır kahramanı Eyyüb Aleyhisselam sanki babam gibi… Evden çıkarken ve eve gelince babasının ellerinden öpen bir evlat gibi ziyaret ediyorum Eyyüb Aleyhisselam’ı. Hele şimdi ona çok daha fazla ihtiyacım var. Sabretmem gereken haller bunu iktiza ediyor, istiyor.

Şanlıurfa’dan, eski adı ile El-Ruha'dan uzakta olmak beni çok mahzun ediyor. Oranın ve oradaki zâtların manevi himayesinden uzak olmak manevi hayatımı sarsıyor âdeta. 

Bu büyük zâtların ahlakı ile ahlaklanırsam eğer, bu güzel ahlakı taşımanın bana onlarla dâim beraber olmak şuuru kazandırır diye düşünerek dua ediyorum. 

Rabbim bizi Efendimizin Aleyhissalatü vesselam’ın ahlakından nasiplendirir inşallah. O vakit peygamberlere daha yakın olabiliriz. 

Zaman zaman Şanlıurfa hakkında menfi konuşan insanlara karşı siperim de bu ki; ben burada İbrahim, Eyyüb, Şuayb hatta Adem Aleyhimüsselam gibi zâtlarla irtibat kurmuşum, halkın hakkındaki menfilikleri hiçe indiriyor bu düşüncem hamd olsun. 

El Ruha’nın halkı da kimseye zararı olmayan insanlardandırlar. Hususen yabancılara karşı son derece yardımcı ve müsamahakârdırlar. 

Bediüzzaman Said Nursi’nin “taşı nur toprağı nur” olarak tavsif ve tarif ettiği El Ruha’dan; oradan geçmiş olan başta peygamberler olarak Hayat-ı Harrani, Abdulkadir Badıllı ve Abdullah Yeğin abilerin güzel ahlak ve imana Kur’ana hizmetlerinden nasibimiz bol ola inşallah. 

Hususen de merhum müdellel büyük bir âlim olan ve kendi ilmi ile meşhur olmak yerine ilmini ve enerjisini tamamen Risale-i Nur’a vakfeden; hayatını adayan Abdülkadir Badıllı Ağabey’in ilmî şahsiyetinden istifade ve istifaza etmekle rızıklandırır bizi inşallah inşallah inşallah.

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.