Deprem ve ötesi

Davut ŞAHİN

Deprem yüreğimizde iz bıraktı. Geride yüzlerce şehit ve hâlâ kaldırılamayan enkaz, yüreğimizdeki enkaza eşdeğer.

Bediüzzaman deprem sonrası musibete muhatap olanlar için müjde verir:

"... O musibetteki gazab ve hiddet içinde onlara bir rahmet cilvesi var. Çünki o masumların fani malları, onların hakkında sadaka olup, baki bir mal hükmüne geçtiği gibi, fani hayatları dahi bir baki hayatı kazandıracak derecede bir nev'i şehadet hükmünde olarak, nisbeten az ve muvakkat bir meşakkat ve azabdan büyük ve daimi bir kazancı kazandıran bu zelzele, onlar hakkında ayn-ı gazab içinde bir rahmettir" der. (14.Söz, Sözler)

Her deprem sonrası, kadirşinas halkımız yaraları sarmak için canla başla büyük bir gayret göstererek, yardımını esirgemedi. Ancak ihmaller olduğuna dair haberler de gazete sütunlarına yansıdı. En yürek acıtanı da utanmadan çadır satan sahtekar zorbalar oldu. Kadirşinas insanlar olduğu gibi, fırsatçı ve çıkarcı insanların olduğunu da görmüş olduk.

Aynı zamanda yürek dağlayan hikayeler de tarihe not düşüldü.

Bilinen o ki, ülkemiz Akdeniz deprem kuşağında yer alır. Zira ülkemizin yüzde 60'ı faal deprem kuşağı üzerinde...

Afete Hazırlık ve Deprem Eğitimi Derneği'ne (AHDER) göre, Türkiye dünyanın aktif deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerinde yer alır... Ülkemizin yüz ölçümünün yüzde 42'si birinci derece deprem kuşağı üzerinde... Türkiye'deki deprem kuşakları 5 grubta toplanır... Detaylara girmeyeceğim. Ancak ülkemizde başlıca deprem kuşakları şunlar:

- Kuzey Anadolu Deprem Kuşağı:

Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya, Elazığ, Bitlis ve Van bu kuşaktadır. Bu kırık hattı, Kuzey Anadolu deprem kuşağı ile Bingöl-Karlıova çevresinde birleşir. Ayrıca Van Gölü çevresi ile, kuzeye doğru Malazgirt, Tutak (Ağrı), Aşkale-Erzurum-Pasinler-Horasan havzalarındaki faylar üzerinde de sıkça depremler oluşmaktadır.

- Güneydoğu Anadolu Deprem Kuşağı:

Bu kuşakta, Bingöl-Karlıova çevresinde birleşir. Ayrıca Van Gölü çevresi ile, kuzeye doğru Malazgirt, Tutak (Ağrı), Aşkale-Erzurum-Pasinler-Horasan havzalarındaki faylar üzerinde de sıkça depremler oluşmaktadır.

- Batı Anadolu Deprem Kuşağı:

Ayvalık, Dikili, İzmir, Aydın, Denizli, Isparta ve Akşehir'in içine alır. Ayrıca Burdur, Acıgöl havzalarının kenarlarında ve Sultan Dağları'nın kuzey eteklerinde de faylar uzamaktadır. Bu faylar boyunca zaman zaman depremler olmaktadır.

Bu yazdıklarımız teknik bilgiler... Bir de depremi tetikleyen unsurlar var. Kabul edelim, toplum olarak yozlaşmaya doğru hızla gidiyoruz. Sekülerizm belası her tarafımızı sardı. Aile değerlerimiz yavaş yavaş çözülüyor. Gençlerimiz "sorumsuz" olduğu için "sorun yumağı" haline geldi.

Gazetelerin üçüncü sayfa haberlerini görmemek için kör olmak lazım. 12 yaşındaki kızın internette tanıştığı bir adama kaçması... Liseli gençlerin sınıf arkadaşlarını tuzağa düşürüp cep telefonuna kaydettiği görüntüler.... Küçücük bedenlere musallat olan tecavüz haberleri... Psikolojik  dengesi bozulan "ergen"lerin sayısının bu toplumda hızla yayıldığını görmemek için kör olmak lazım.

Medyada cinsel teşhirin hızla yaygınlaştığı gerçeğini kimse göz ardı edemez. Baştan çıkarıcı yayınlar, uyarıcı filmler, cinsellik yüklü diziler... Bunlar beyinlerde ergenliği erken tetikliyor. Psikolojik vak'alar arttıkça arttı.

Sapkın eşcinsellik yaygınlaşmaya yüz tuttu. Televizyon ekranlarında eşcinsel görüntüler artık "kanıksandı." Sapıklık aldı başını gidiyor.

Aslında olay açık... Mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim, geçmiş kavimlerle ilgili olarak, bazı kavimlerin çeşitli hataları sebebiyle helak edildiğini bildirmektedir. Eğer biz buna inanıyorsak, -ki amenna- bunun aksini kimse düşünemez.

Her bir ayet, kainatın hükümranının Allah olduğuna ve Allah'ın insanlara belli mesajlar vasıtasıyla cezalandırılabileceğine işaret eder. Deprem, tufan, tsunami, sel gibi cezalandırmalar ayetlerde açıkça belirtilir. Zira, Allah tarafından gerçekleştirilen bir belirleme söz konusu...

Yani, belli olaylar, belli bir neticeyi doğurur.

Yani, biz Allah'ın yok etme veya cezalandırma gücüne sahip olduğu inancına sahibiz.

Dolayısıyla burada bize düşen görev; bu olayları "akledip" gereken dersi çıkarmak ve hayatımızı Kur'an ışığı altında yeniden tanzim etmek.

Yoksa "hayat devam ediyor" diyerek yine aynı sapkın hayatı devam ettirmek başımıza çok büyük felaketleri getirecektir. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.

Milligazete

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.