Dağda PKK militanıyken Badıllı ağabey vesilesiyle Nur Talebesi olmak

Ömer ÇELEBİ

Büyük bir çınarı daha yolcu ettik. Mustafa Sungur ağabeyden sonra bir nur yıldızı daha dar-u selama davet edildi. Vazifesini hakkıyla ifa eden Urfalı Abdulkadir Badıllı ağabey; Bediüzzaman’dan aldığı vasiyet gereği hayatını, malını, mülkünü ve her şeyini Allah yolunda feda etti. Aldığı davet üzere Âdem babamızın asli vatanına, Resulullah’a (asm), Üstad’ına ve dava arkadaşlarına kavuştu Elhamdulillah. Bizler genç kuşak olarak ondan zerreler adedince razıyız, din-i mubin-i İslam için yaptığı tüm gayretlere şehadet ediyoruz. Cenab-ı Hak bizi de onun Kur’anî davasına son nefesimize kadar nasiplendirsin, Cadde-i Kübra-i Kuraniye yolundan asla ayırmasın.

27 Aralık sabahının erken saatlerinde Urfa’ya varır varmaz koşar adımlarla evvela merhum Badıllı Ağabey’in sürekli ikamet ettiği Nur Zehraiye Camisi’ne ardından da cenaze namazının kılınacağı Dergâh Camisi’ne doğru yola koyuldum. Urfa’yı bilmeyenler için söylüyorum: Dergâh camisinin avlusunda Hz. İbrahim Aleyhisselam’ın makamı ve Bediüzzaman Hazretlerinin ilk defnedildiği, 111 gün sonra naaşının kaçırıldığı ilk kabir mekanı bulunuyor. Badıllı ağabey de bakanlık onayıyla bu avluda bulunan küçük bir mezarlığa defnedildi.

Cenazeye başta devlet erkânları olmak üzere yurt içinden ve yurt dışından binlerce kişi katıldı. Muazzam bir uhuvvet ve tesanüd tablosu vardı Kürdoğlu’nun (*) ebedi yolculuğunda. Kur’an okuyanlar, Fatiha okuyanlar, Cevşen okuyanlar, gözyaşı dökenler, ağabeyle olan hatıralarını anlatanlar… Meydan, binlerce insanın bu sadakatli sevenleri ile doldu taştı.

Ben de gördüğüm ve gözyaşı döken herkesten Badıllı ağabeyle olan hatıralarını anlatmasını istirham ediyorum. Bu büyük dava adamını daha yakından tanımak ve nazarları celp edecek hatıraları aktarmak istiyordum. Nitekim orada bulunan kalabalıktan bir ağabeyimize Abdulkadir Badıllı ağabeyi sorarken çok ilginç bir hatıra ile karşılaştım.

Bu ağabeyimiz Badıllı ağabeyin vefat haberini duyar duymaz Diyarbakır’dan yola koyulmuş. Bana gözyaşları içerisinde dağda silahlı militanken merhumu tanıması ve derslerinde bulunması ile Risale-i Nur hakikatlerini öğrendiğini söylüyor.

Bu ağabeyimizin ismini zikretmeyeceğim. Yıllarca Tunceli ve Bingöl kırsalında elinde kalaşnikofla dağlardan dağlara gezmiş, mağaralardan mağaralara ikamet etmiş. Birçok kez eylemde bulunmasına rağmen yemin ederek; “Hamdolsun, ben kimseyi vurmadım, kimsenin katili olmadım, kimsenin ahını almadım” diyor. PKK’nın üst yöneticileriyle görüşüp-görüşmediğini sorduğumda;  “Hayır, biz onlarla hiç görüşmedik, çevremdeki arkadaşların ekserisi saf ve ne için dağa çıktıklarını dahi bilmiyordu, bir hiç uğruna dağa kaçtık” cevabını veriyor.

Ailesinin baskısıyla yıllardan sonra dağdan inerek Diyarbakır’a yerleşmiş. Diyarbakır’da gittiği Nur Dersanesi’nde Abdulkadir Badıllı ağabeyin ismini çok duyarak Diyarbakır’dan Urfa’ya gelmiş, onun rahle-i tedrisinde bulunmuş ve kısa zaman sonra da merhumun vesilesi ile Risale-i Nur’a tam ihlasane bağlanmış.

Gözyaşları içerisinde; “Risale-i Nur’da ne varsa hepsini Badıllı ağabeyden öğrendim, o benim için büyük bir rehberdi” diyor. Şimdi ise Diyarbakır’da evlenmiş altı çocuğu ve eşi ile beraber hanımlar hizmeti için gece-gündüz koşturuyor. Devlet’e ve Kürtlere çağrıda bulunarak; “Gelin, bölgeyi Risale-i Nur’larla yeşertelim. Bölgemizi kurtaracak ve huzura kavuşturacak ‘iman hem nurdur, hem kuvvettir’ diyen Bediüzzaman’a kulak verelim.  Vallahi ve Billahi küçük bir imani meseleyi ihtiyaç sahibine anlatmak, Kandil’e yüzlerce ton füze atmaktan, Mehmetçiğe on binlerce kurşun sıkmaktan daha tesirlidir. Ben, Badıllı ağabey vesilesiyle yeniden doğmuş gibi hayatımı tekrar hayatlandırıyorum, Allah ondan razı olsun, kabri pûr nur olsun. İnşallah benim gibi dağdaki yüzlerce genç de Bediüzzaman’ın bu eserlerine kavuşarak hayatlarını nurlandıracak.”

Cenab-ı Hak Abdulkadir Badıllı ağabeyimizin nur hizmetini makbul buyursun, Peygamber efendimize ve üstadımıza komşu eylesin, amin.

Ruhu için el Fatiha.

*Bediüzzaman Hazretleri Abdulkadir Badıllı ağabeye “Kürdoğlu” diye hitap edermiş.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.