Çin zulmünü boykota davetimdir!

Hüseyin YILMAZ

Hisarın en sağlam noktasına taarruz, taktik hamakat... Düşmanın başına zafer tacını taktıracak bu hamakata göz göre göre sürüklenmek, tarihin sık tekerrürlerinden... Düşmanın en kuvvetli tarafını zayıf hasmı için prıltılı bir tuzağa çevirdiği, insanlık tarihi kadar eski bir hakikat. Bu harb hilesinden gafletle kuvvetlinin tuzağına balıklama atlamak şuursuzluğun daniskası...

Doğu Türkistan Müslümanlarını (Türklerini) dünyanın en hunhar ve en kalabalık gücünün kaba kuvvet meydanına sürmek, telef olmalarına azmetmektir. Çin’in kin ve nefretinin sevkettiği, ateş kusan silâhların üzerilerine tevcihini meşru gösterecek her kaba kuvvet nümayışı, Uygur Türkleri için felâketin büyüğüne davetiye çıkarmaktır.
 
Yirmi-otuz milyonluk; sindirilmiş, silâhtan tecrid edilmiş bur güç ile dünyanın en kalabalık ordusuna sahib terörist ve zâlim bir devletin karşısına kaba kuvvetle karşı çıkmak, vahşi bir canavarı elindeki çürük sopa ile dürtmekten beter tehlikeli ve budalacadır. Canavar, herhangi bir sebeb tahtında dürtmenizi müsamaha ile karşılayabilir, ama Çin, Uygur Türklerinden gelebilecek en küçük bir tacizi bile imha bahanesi olarak kullanmakda tereddüt etmiyor ve tetikte bekliyor...

Uygur Türklerinin elinde olmayan güce sahip olup da Çin’e karşı kullanabilecek ülke var mı? Hayır... Ne ABD, ne de Rusya Uygur Türkleri için böylesi bir tecrübeye yeltenir... Yeltenmez, çünkü herşeyden önce bir kanlı savaşa açılacak bu kapı, asla ve asla risksiz değil... Sonra, menfaatleri Uygur Türklerinin yanında yer almakta değil, Çin’in koluna girmektedir... İnsanî sebebler ise Batı medeniyetinin kan ve gözyaşı ile beslenmiş bu iki süper gücünün hiçbilmediği şeylerdir...

Geriye Türkiye başta olmak üzere, İslâm dünyasının yapabilecekleri kalıyor... Birşeyler yapılabilir mi? Elbet de... Ama bu tek kelimelik müsbet cevabın şartları mevcut değil, önce şartları hazırlamalısınız... Sinesinin orta yerinde bir asrı eteklerinden yakalamak üzere olan Filistin trajedisine çâre bulamayan, İsrail’in on milyonluk terör devleti ile başa çıkamayan İslâm aleminin kısa, yorgun ve yaralı eli Doğu Türkistan’a nasıl uzanıp da oradaki mağdur müslümanların derdine deva olsun? Bu şuursuzluk, bu körlük devam ettiği müddetçe İslâm dünyası bütün unsurlarıyla zillet içinde kalmaya mahkûmdur.

Osmanlı’yı tarih sahnesinden silerek İttihad-ı İslâmı katleden Batı, yeni hayat emarelerini boğmak üzere de bütün taleblerini Lozan’da Ankara idaresine dikte ettirir. Diekte ne kelime, gönüllü bir kabullenişin sahnesi olur Lozan. Dini, dili ve târihi tahrib edilen, ırkçılık hezeyãnı ile de İslâm dünyasından koparılıp, bin yıllık vatandaşları Kürtler ile başı derde sokulan Türkiye’nin ise Uygur Türkleri, mazlum Doğu Türkistanlı müslüman kardeşlerimiz için yapabileceği hiçbir şey yok. Türkiye devleti sadece Doğu Türkistanlılara değil, dünyanın bütün mazlum insanlarına hiç değilse moral kaynağı olmak istiyorsa, önce Batı tezgahı devlet ırkçılığından vazgeçip, bin yıllık vatandaşları olan Kürtlerle kucaklaşmayı başarmalıdır.

Bin yılda et ve kemik gibi kaynaştığı bir kavmi Batı telkinleri istikametinde ırkçılık illetiyle düşman telâkki edip bir asra yakın sistematik asimilasyona tabi tuttuktan, coğrafyasının bütün isimlerini değiştirip, dillerini yasakladıktan  sonra Doğu Türkistan’a nasıl el uzatacaksınız?  Şeni politikalarının hoş olmasa da tabii neticeleri olarak gelişen bütün karşı hareketleri terör diye etiketleyip, otuz yıl şuursuzca kan döküp, Kürdistan’ı binlerce fail-i meçhul cinayetin ceset tarlasına çevirdikten sonra, Doğu Türkistan’ı tokatlayan Çin’in hunhar ve zâlim elini nasıl durduracaksınız? İşkencenin envaıyla bir nevi işkence mektebi vazifesi gören ve Kürtler’in en ağır işkencelerden geçirilerek iflah olmaz bir kin ve nefretle, insanlık ve ruhlarının katledildiği zindanların hala Kürtlerle dopdolu iken,  Çin’in kahhar bileğini nasıl bükeceksin?

“Evi camdan olan başkasının evine taş atmasın!” kabilinden Çin’den gelen  tehdit yollu, ama mahza hakikat cevabı sineye çekmekten başka ne yapabilirsiniz?.. Maãlesef Türkiye’nin çatısı camdan ve herkes için çok kolay bir hedeftir. Filistin’e zulmün her türlüsünü reva gören İsrail gibi, Türkî Cumhuriyetleri ezmekte fütursuz davranan Rusya da; Doğu Türkistan’ın  karınca misali ezen Çin de evimizin camdan olduğunu görüyor ve yeri geldiğinde keyfince kullanıyor.

Evet, Türkiye’nin herşeye rağmen, yapabilecekleri var... Öncelikle savaştan çekilip masa başında dikte ettikleriyle galib-i mutlak olan Batı’ya Lozan’da verilen taahhüdlerin tamamından vazgeçmek... Sonra Lozan yanlışlarının yerine, bin yıllık mefahirimizi kanatlandıran doğruları ikâme etmek... Din, dil ve târih düşmanlığından vazgeçip, insaniyetin en kâmil sınırı olan İslâmî çizgilerle ülke felsefe ve nizamını yeniden kurarak istikbâle kanat çırpmak... İttihad-ı İslâm’ın bayraktarlığı için harekete geçmek... Avrupa coğrafyasında coğrafi sınırları kâğıtla sınırlayan Batı’dan alacağımız ibret dersiyle İslâm ülkelerini birbirilerinden ayıran mayın, yasak, korku ve hisarlardan örülü maddî ve mãnevî sınırları kâğıda irca edip fiili birliği tesis etmek...

Batı’nın dostane bir edã ile, gerçekte masabaşı bir cebirle boyuna taktığı yularından tutup bir asra yakındır aleme rezil ettiği büyük bir ülkenin intibah vakti gelmiş, fecrin aydınlığı başlamıştır. Anadolu insanı bu kepazeliğe, bu asırlık maskaralığa son vermeye mecburdur ve verecektir... Batı’ya karşı tek vecibemiz, maskelerini yırtarak insanlığın geleceğini daha fazla karartmasına engel olmaktır.

Doğu Türkistan için bugünden yarına yapabileceğimiz tek şey: Çin mallarını bütünüyle boykot etmek, eldeki stokları küçük bir depremde kaybettiklerimiz kabilinden görüp bir bozkırda toplayıp ateşe vermektir. Bu tavır, devletler seviyesinde değilse bile, İslâm ülkelerinin halkları nezdinde mãkes bulacak ve Çin’e en iyi anladığı dilden bir cevap verilmiş olacaktır. Var mısınız? Milliyetçilik ve Müslümanlık bahsinde mangalda kül bırakmayan insanlar, dünyanın öbür ucu Doğu Türkistan’da bir avuç Müslüman ve Türk kardeşinizin ümidsizlikle çevrili zindanlarına küçük bir pencere olmaya, tesellidãr bir ışık olmaya var mısınız? Ucuz ve beş para etmez Çin mallarını bir bozkıra ilk taşıyan olmak  çok mu zor? Bu en küçük zora talib olamadıktan sonra hamiyet dãvãsı yalancılık olmaz mı? Hayatını feda etme nutukları mürailik değil mi?

Davetimi tekrarılıyorum: Çin mallarını bir bozkırda toplayıp yakalım... Böyle bir harekete iştirak etmek isteyenlerin cevabını bekliyorum... Hayat arkadaşımın eline bir şekilde geçen Çin malı telefonla bu harekete iştirak etmeye hazırım... Ve Doğu Türkistan Meselesi insanî bir çerçevede çözülüp, o kardeşlerimiz huzur buluncaya kadar bir daha Çin mallarını almamaya, kullanmamaya yemin edelim...

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.