Cemaatler ve kurumsallaşma

Latif SAKARYA

“Cemaatler ve kurumsallaşma” konusunun daha önce farklı şekillerde ele alındığına şahit oldum. Bu konuya dair okumuş olduğum yazılarda fark ettim ki, cemaatin bir kurum olduğu vurgulanırken onların sosyal yönü atlanmakta ve kurum denilince maddi yapılanmalar kast edilmektedir. Bu düz bakış ise cemaat ruhunu incitir.

Cemaat, Arapça’da toplanma, bir araya gelmek anlamına gelen “cem” kökünden türetilmiş, ”topluluk” anlamında bir kelimedir. Terimsel anlamda ise uhrevi gayeler ile ortak ölçülere sahip olan insanların bir araya gelmesiyle meydana gelen topluluktur. Yani asıl gayeler ahirete yöneliktir, dünyaya yönelik değildir.

Cemaatlerin kurum veya dernekleşmesi düşüncesi bu anlamda manidardır. Zira cemaatler adına kurulmuş olan ticari kurumların şimdiyedek çok da başarılı oldukları söylenemez. Burada başarıdan kasıt maddi anlamda büyük şirket olmaktan ziyade, cemaat ruhuna uygun şekilde kurumların işletilmesi ve cemaatin amacına hizmet etmesidir.

Bu durumun şahıslardan veyahut da konjonktürel olaylardan kaynaklandığını iddia edebilirsiniz. Ancak ben bunu ticari kurumların cemaat adına yapılanmasının öngörülen bir sonucu olarak görüyorum. Yani demek istediğim şey şu ki; faaliyet alanı ne olursa olsun herhangi bir ticari kurum ya da kuruluş cemaat adına yapılanmış ise, bu kurum ya da kuruluş o cemaati zamanla (ya da kurumun büyümesine bağlı olarak) küçültecektir. Çünkü özel müteşekkillerin oluşum esası rekabete dayalıdır. Rekabetle büyüyen bir teşekkül ise, cemaatin büyümesine değil küçülmesine hizmet eder.

“Peki cemaatlerin resmi ifadesi nasıl olmalıdır? Cemaatler hep illegal olarak mı kalmalıdır?” gibi sorulara ise şöyle cevap verebilirim. Cemaat yapılanması değil de, resmi tüzel kişiliği vakıflar kanunu doğrultusunda şekillendirilebilir. Vakıflar gönüllü hizmet teşekkülleri olduğu için ticari rekabetten nasiplerini almayacaklarından ve sosyal hizmet ekseninde faaliyet göstereceklerinden dolayı cemaati küçültmeyip büyüteceklerdir. Vakıf çalışanları ve yöneticileri ise çok fahiş fiyatlarla çalışmadıklarında çok cazip bir mevkileri olmadığından olası güç kavgaları da olmayacaktır.

“Yahu kardeşim, bu nasıl iştir. Sen saçmalıyorsun. Güçlü cemaatimiz olsun istiyorsak elbette güçlü kuruluşlarımız olmalıdır. Parasız hizmet edilir diyenler gibi hayallerde yaşama kardeşim” diyenler saygı duyarım. Onlara da çözümüm var, merak etmesinler. Nasıl mı?

Güçlü cemaatler, güçlü kurumlardan değil güçlü ve sadık bireylerden oluşurlar. Güçlü bireylerin kuracağı güçlü şirketler ve ticari oluşumlar zekat ve sadakalarını cemaat teşekkülü olan vakıflara aktardıklarında sizin endişesini duyduğunuz maddi noktalar cemaat açısından problem olmaktan çıkar. Diğer yandan özel işletmelerin yönetim kavgaları, ticari rekabet endişelerini de şahıslar yüklenir cemaate yansımaz.

Sonuç itibariyle savunduğum şey şudur ki; cemaatlerin tamamının tüm ticari faaliyetleri bırakıp sadece sosyal nitelikli vakıf hizmetlerine yoğunlaşmaları gerekmektedir. Bu ticari kalem içeren faaliyetler ise cemaat mensubu sadakat sahibi keyfiyetli bireylerin şahsi müteşekkilleri olup, bu tür kurum ve kuruluşların maddi ve manevi yükleri cemaatin sırtından alınmalıdır. Bu sayede güçlü cemaat yapılanması oluşacak, cemaatler ticari ve yönetimsel kaygılardan kurtulup sadece sosyal hizmet kaygısından sorumlu olacaklardır. Ayrıca daha çok insana ulaşmak ve hizmet vermek mümkün olacaktır. Ve bu tür ticari kurum ve kuruluşların  yönetim kadrosundaki kişilerin şahsi hatalarının bedelini cemaat ödemek zorunda kalmayacaktır. Cenab-ı Hak hakkımızda hayırlısını nasip eylesin. (amin)

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.