Çay Deyip de Geçmeyin

Mustafa UÇURUM'un yazısı...

 

Çay, tiryakileri için aranan ve arandığında da en kısa zamanda bulunması gereken bir temel ihtiyaçtır.

Çay dendiğinde bazılarının kemiklerinin sızladığını, bir an önce çay bulamazsa çay komasına girebileceğini iyi bilirim. Çayın da aynen sigara gibi sıkı tiryakileri vardır. Hele hele bizim gibi çayın anavatanı olduğunu iddia eden memleketlerde çayın yeri daha bir ayrıdır. Sohbetlerin baş konuğu, sofraların baş tacıdır çay. Seven var sevmeyen var ama çayın müdavimi çok fazladır, bu doğru işte.

Uzun süre çay içemeyen arkadaşlarımın ilk fırsatta çılgınca çay ocağı aradığına çok şahit olmuşluğum vardır. Çayla arası olmayanlar için beyhude görünen bu uğraş tıpkı sigara tiryakilerinin sigara aramasıyla eş tutulabilir. Çünkü ikisinde de engellemez bir istek olduğu âşikârdır.

Çay ile şiirin bir dostluğundan söz edilebilir. Şairler çayı sever. Hatta bunu şiirle az da olsa ilgisi olan çaycılar bile bilir. Şairlerin bu kadar sevdikleri çay konulu şiir yazmaları da kaçınılmaz sonuçtur. Ben ıvır zıvır konularda özel sayılar yapıp milleti zırvalamaya zorlayan dergileri pek de tasvip etmem. Özel sayının bir özelliği ve ağırlığı vardır. Bir zamanlar özel sayı temelli yayın yapan birkaç dergi vardı. Lamure dergisi akla gelen ya da gelmeyen her konuda özel sayı yapmak için yarışırdı ve sonuçta akla ziyan metinlerin, şiirlerin çıktığı sayılara da imza atmışlardı. Bunun yanında sağlam özel sayılarla adından söz ettiren Sühan dergisi de bu konuda özel bir yer edinmişti.

Özel sayı ve çay. Buraya gelme sebebim, şairlerin bu denli sevdikleri çaya şiirlerinde ne kadar yer verdiğine değinmek içindi. Lamure dergisi çay kaşığı özel sayısı hazırlamıştı ama çay özel sayısı hazırlayan dergiye ben rastlamadım.  Fakat çay ve şair dendiğinde şiirle uzaktan yakından ilgisi olanların bile hatırladığı bir dize vardır. Necip Fazıl, dillere destan olan Zindandan Mehmed’e Mektup şiirinin bir bölümde “ Çaycı, getir, ilaç kokulu çaydan” der. Çayın hapishanedekiler için ne kadar önemli olduğuna dikkat çeker ve ekler; “ Karıştır çayını zaman erisin.”  Sezai Karakoç, “Çay” adlı şiirinde “bizim içtiğimiz çay da çaydır” diyerek sıkı demlenmiş çaylardan ve vakitlerden bir çay kıvamında bahseder.

Yolculukların da değişmezlerinden çay. Bir zamanlar otobüs yolculuklarında muavinler mola verince “Çaylar şirketten.”diye anons yapardı. Şimdilerde çaylar şirketten değil ama molaların baş konuğu çay olmaya devam ediyor. Hüseyin Atlansoy’un “Çay için Teşekkürler” şiiri bir yolculuktan ama sefer hazırlığı yapılan yolculuktan bahseder. Yol nereye düşerse düşsün bir soluklanma anında herkesin imdadına bir çay yetişir ve serinletir insanın içini; “ve aşk ve serinlik ve sabah” diyerek. Sıtkı Caney de bir bardak çayı hayatı yenilemek gibi sunar herkese. Hayat devam eder, tufanlar olur, aşklar biter ve nefes tıkanır kalır, şair sözü alır; “Sen tazele çayını.”

Çay iyidir. İnsanın içini ısıtırken sohbetin de kıvamını ayarlar. Tutkunları için deminin ayarı, semaver ateşinin çeşidi gibi özel istekler olsa da çay aranan ve arandığında bulunması elzem olan ihtiyaçlardandır. Bu sıralar çayı şekersiz içenlerin sayısı oldukça arttı. Sağlık sorununda da değil bu tercih. Çayın tadını bozmamak için.

Çayınızın demi, sohbetinizin kıvamı her zaman yerinde olsun.

Edebiyat Haberleri