C cemaati/ku​şağı ve müjdelenen nesil

İsmail BERK

Mehmet Akif'in "Asım’ın Nesli" dediği geleceğe aday bir kuşak müjdesi var. Müjdelenen nesil, genç nesildir. Bediüzzaman'ın tabiri ile "Nesl-i Cedid"tir.

“Zira tecrübe, hamiyet, nûr-u kalb ve nûr-u fikri cem’ edenler, vezâife kifayet etmezler. Bazı ehl-i gayret ve hamiyette de meyl-i tahrip meleke olmuş; tâmire pek alışık değildir. Bazı ehl-i tecrübe ve tâmir ise, eskisine bir derece meyil ile, istidatları pek müsâit değildir. Demek, bize bir nesl-i cedîd lâzımdır”(Münazarat, 21).

Nesl-i Cedid, yeni bir kuşaktır ve yenilikçidir. Bütün yenilikleri kullanır, bütün müspet adımların peşine düşer, heyecanını dizginlemek imkansızdır.

Kontrolü kendisinde bir kuşaktır.

Bu çağ, Nesl-i Cedid’i müjdeleyen bir çağ.

Bediüzzaman, iman cephesini güçlendirmeye çalışırken maddeten de Avrupa’yı geçmemiz gerektiğini vurgulamaktaydı. “Her bir mü’min, “İla-yı Kelimetullah” ile mükelleftir. İla-yı Kelimetullah bu zamanda maddeten terakkiye mütevakkıftır. Zira ecnebiler fünun ve sanayi silahıyla bizi istibdad-ı manevileri altında eziyorlar(Divan-ı Harbi Örfi, 49) diyordu. Bu şuura sahip, maddi ve manevi yönü kuvvetli bir Nesl-i Cedid’in yetiştirilmesini arzuluyordu: “Vicdanın ziyası ulum-u diniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecelli eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit; birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüt eder(Münazarat, 127). “Sureten medeni ve dinde lakayt ve fikren mazinin en derin derelerinde olanları camiye davet ediyorum. İşte ey iki hayatın ruhu hükmünde olan İslamiyet’i bırakan, iki ayaklı mezar-ı müteharrik bedbahtlar, gelen neslin kapısında durmayınız mezar sizi bekliyor; ta ki hakikat-ı İslamiyeyi kâinat üzerinde temeyyüz edecek olan nesl-i cedid gelsin”(Münazarat, 89).

O Nesl-i Cedid doğacak. Tecrübelerimizin prangasına, korkularımızın gölgesine düşmeyen nesil.

Yeni çağın nurani zekası onlar olacak. Bilişim içinde tearüfü doğru yaşayacaklar ve yaşatacaklar. Bilişerek oluşlarını tamamlayacaklar.

Bilgi teknolojileri ile daha hızlı, etkin ve sonuca giden bir sürecin içinde yüksek ruhlarını ve niyetlerini birleştirerek proje eksenli bir kuşak olacaklar.

Risaledeki binler keşif ve kerametin inceliklerine ve sırlarına bilimin sunduğu fırsatlarla kavuşacaklar.

İnternet/sırren tenevveret içinde hikmetle ve hakimiyet kavgasına düşmeden, muhabbetle ve merkez olmadan, şefkatle ve kimseyi minnete boğmadan yeryüzü sakini olacaklar.

Dünya küçük bir medrese olacak. Yeryüzü medresesinin kayıtlı milyarlarca Medresetüzzehra öğrencisi olacak.

Ülkeler/kimlikler/gruplar/kabileler/etnisite yerine insanlık sınıfının müspet kanadından terazide ağırlık teşkil edecekler.

Okudukları risalenin içlerinde ektiği tohum ve ukde bir gün yeşerecek. Risale merkezli milyonlarca fıtrat ihlas havuzunda yıkanacak, insaf dürbününden bakacak ve muhabbet bahçesinde mülaki olup hizmet kervanına yürüyecekler hep beraber.

C kuşağı bunu yapmak için iş bölümlerini tamamlamış olacak. Her kes sadece bir konuyu en iyi bilecek ve diğer mevzularda kabiliyetlerin meşvereti devreye girecek. Her kes üstünlüğünü sanatından/maharetinden alacak ve her kes eşitlik içinde bir alanda mümeyyiz olacak, temayüz edecek.

C cemaatinde hiyerarşi/anarşi olmayacak. Risale ile "Hakiki kardeşlik vasıtaları" olarak bilişimin onlara sunduğu baskısız/hür/eşit bilişme araçları ile birbirlerine bir e-mail kadar yakın olacaklar ve muaveneti tesis edecekler.

C kuşağı, hakikati yayarken birbirlerine ayna olacaklar. Şeffaf bilişim sayesinde birbirlerini murakabe etme şansına sahip olacaklar. Birbirlerine rakip gözüyle bakmayacaklar, birbirlerine refik olacaklar. Rıfk içinde yaşayacaklar.

Risaleyi en iyi sesten dinleyecekler.

Müzakereyi en iyi şerh ve izah yapandan alacaklar.

Seviyelerine göre okumalarının kademelerini arttıracaklar.

Haberleşme ve bilişme hızından dolayı Üstad’ın bu çağ için kardeşler arası nur talebelerinden istediği "müfritane irtibat" kerametine bizzat mazhar olacaklar.

Seslerin, görüntülerin ve diğer imaj ve algıların anında naklediliyor olması ve beş duyuyu harekete geçirecek bilgi transferlerinin üç boyutlu yansımaları ile çağın harika zekaları daha çok risale ile tanışacaklar.

Dahiler ve mahiler, derya deniz risale ile buluşacaklar. Dahiler maharetle, mahiler “deniz içre” olduklarını görecekler.

Nur okyanusunda tatminin sırrına erecekler.

Müjdelenen kuşak, nesl-i atidir.

“…Risale-i Nur ve hakiki şakirtleri, elli sene sonra gelen nesl-i âtiye gayet büyük bir hizmet ve onları büyük bir vartadan ve millet ve vatanı büyük bir tehlikeden kurtarmaya çalışıyorlar”(Emirdağ Lahikası, 43).

Yahya Kemal’in “Kökü mazide olan  ati” dediği kuşak. Risaleden ilham alarak tefekkür ve şefkat dünyasını inşa edecekler. Dijital nur olacaklar. Aynı anda fikirleri ile estetik ve sanat zarafeti ile dijital sırlarla ve teknolojinin “mucizevari fütuhat” imkanlarıyla bütün alemde peyda olacaklar.

Onların zihinleri de kalpleri de açık. Yolları da bahtları da.

Cennet asa bahar yakındır. Görmesek de ufuktaki tezahürleri bize kati bir kanat veriyor.

Bu müjdeli nesil, Nesl-i Cedid vasfını icra edecek.

Bize, yani nesl-i maziye düşen hükümet yerine hikmete, mazi yerine istikbale, kalbimizle birlikte akla ve kuvvet yerine bilgiye yönelmektir

"Gelen neslin kapısında durmayınız!"(Tarihçe-i Hayat, 111) ikazının her kese şamil manası, bu yolu C kuşağına açmak ya da yoldan çekilmektir. Çünkü “C kuşağı” tanımı,modern  çağın yeni tarifi olsa da “Cedit kuşak” şeklinde  “C serisi” olup  bizim manamıza tevafuk ediyor. C kuşağı, cedit kuşaktır. Yenilik neslidir.

Engelleri bertaraf eden ve yeni nesili davet eden şu cümlelere manidardır:

“Mezar sizi bekliyor, çekiliniz. Tâ ki, hakikat-i İslâmiyeyi hakkıyla kâinat üzerinde temevvüc-sâz edecek olan nesl-i cedid gelsin!”(Tarihçe-i Hayat, 111)

Sosyal medya, sosyal sarsıntıların filmini gösterdikçe, haksızlık/ufunet/fitne/sefahet deşifre oldukça bize düşen görevler artmaktadır. Nesl-i Cedid’e postalanan bu müjdeler risale üzerinden 100 yıl sonra anlayacak kuşağa ulaşmıştır. Şimdi müspetten bakalım, müspetten ilerleyelim, şevk verelim, şevk alalım. Çünkü tefani ile birbirimizin meziyetiyle iftihar etme zevki veren sırren tenevveret, internet vasıtalarıyla daha çok müspetin kazanmasını sağlayacak.

Yeter ki toplumun ve sokağın dilinden uzaklaşmayalım, onların dertlerine ortak, endişelerine diğergam olalım.

Nesl-i Cedit bunu çözecek. Çünkü “ Ehl-i haliz, namzed-i istikbaliz.” diyorlar.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.