Bursa'da Bediüzzaman

Caner KUTLU

(Üstad’ın Talebeleri)

Şehre girdiğinizde sizi ulu bir dağ karşılayacaktır. Buradan önceleri bir yolcu geçmiş ve dağın tüm musluklarını açmıştır.

Ondan ilk beslenenler, sevinçle ilk karşılayanlardır. Suyunu, meyvesini paylaşanlardır.

Dinlemeyi, muhatap olmayı, konuşmayı onlardan öğrenirsiniz; algıları sizi hayran bırakır.  İşte onlardan bazıları:

Mustafa Sungur; suyun kaynağındadır; yaklaşınca gürül gürül sesini duyarsınız, yanına gelince sesiyle birlikte serinliğini alırsınız, içersiniz soğuktur ve içinizi serin ve emin kılar, sonra siz uzaklaşırsınız sesi hala duyulur ve bilirsiniz ki akmaya hep devam eder ve hep serindir.

Şamlı Hafız; Tophane sırtlarından şehri seyreden mehdȋnin yanındaki yȃveridir, hep tetiktedir, mudakkiktir.

Mehmet Fırıncı; kuruluştaki Osman’ın erenlerindendir, hem düşünce hem eylemdir; mis kokulu somunları sırlıdır, dünyaya dağılır.

Binbaşı Asım Bey; Yıldırımdır, kırılmıştır ama bükülmemiştir.

Ceylan Çalışkan; bayrağı diken Ulubatlı'dır.

Hȃfız Ali; ölümü pahasına yaprak yiyip kozasını ören ipekböceğidir, şehittir.

Hüsnü Bayram; kestanenin özündeki bal köpüğüdür.

Re’fet Bey; yirmi kubbelidir, her birinden göğe yükselen bir mektup yazılıdır.

Bayram Yüksel; ne diyeyim bol bol risaledir, tevazudur, nettir; vav'ın önünde hep Hızır’ı bekleyendir.

Abdullah Yeğin: Ulu caminin içindeki şadırvandır; sessizdir,  ancak konuşmaya başladı mı 99 gözünden hikmet akar, risale akar birikir, bir anda koca bir havuz olmuştur, sesi müziktir, huzur verir.

Mehmet Kırkıncı; Fatiha’nın yedi ayrı tefsirini yapacak hatȋbtir.

Tȃhiri Mutlu; Ulu caminin dört kapısını birden kapatıp her birinde görünecektir.

Hasan Feyzi; Mevlidi tekrar yazacak kadar aşıktır. 'Çekilip nuru hidayet yine zindan olacak’tır...

Mehmet Feyzi; ehl-i İslâm’ın yüksek bir makamıdır. Üç boyutlu Kâbe resmi gibi nereye gidersen kapısı görünür.

Zübeyir Gündüzalp: Mihrabı kadar elsiz ayaksız sonsuza açılmaktır; bitmeyen secde, durdurulamayan beyindir.

Sıddık Süleyman; Minberi kadar yekparedir, sarsılmazdır; yüzü güneştir, dünyadır, kardeşleridir, cennet bahçesidir.

Hulusi Bey; içice gecen hatları gibi kağıda sığmaz, iç içe sonsuzluktur.

Hüsrev Altunbaşak; duvar yazılarıdır, kırmızı, hatta ancak bu kadar yakışacaktır.

Said Özdemir; dağın suyunu alıp ovayı (dünyayı)  sulayan Nilüfer’dir, hem suyu taşıyan nehirdir, hem suyun taşıdığı çiçektir.

Abdülkadir Badıllı; tepelerin ardındaki denizdir; onda denizi göreceksin, sakın  şaşırma!.

Sonuç olarak, 'Bursa sudan ibarettir' (Evliya Çelebi).

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.