Bizim Coğrafya

Mehmet Yusuf Çağlıyan

Gülmüyor, Müslüman coğrafyası, dertler girift mi girift, her tarafta gül yabani, yaralar derin mi derin, şeytani güçler kurmuş bütün pusu ve oyunlarını, buda yetmezmiş gibi birde avaneleri olan yerli işbirlikçileri, bu mübarek coğrafyada.

Bir zamanlar vicdanın, merhametin, şefkatin ve huzurun hakim olduğu bu coğrafya; şimdilerde ise bir yönüyle de iki üç asırdır vahşet, kin, nefret, bencillik, egoizm, ruhsal çöküntü, insani meleklerini kaybetmiş, kurtulma umudunu başkasının yok olmasında gören, kalbi ve vicdanı kaskatı kesilmiş, akıl ve mantıktan uzak insan güruhları ortaya çıkmış bu coğrafyada.

Kan damlıyor yüreklere, kalmadı gözler de yaşlar, kurudu mazlumların göz pınarları, gözyaşı yerine kan damlıyor toprağa gözlerden.

Ümit mi belki yarınlarda, huzur mu belki tarih sayfaların da, insanlık mı belki kitaplarda, merhamet mi belki ruhumuzun derinliklerinde, ihanet mi belki zirvede, zulüm mü hem her yerde, kimsesiz ve sahipsiz mazlumlar mı gözlerimizin önünde. Şimdiler de naçar kalmış bu kadim mi kadim, asil mi asil coğrafya.

Şefkat Medeniyetini kurmuş, insanlığı şefkati öğretmiş, insanoğlunun gerçek değerine yükselmesinin yolunu göstermiş, Yüce Yaradan tarafından “(Ey Rasûlüm, ) seni bütün varlıklar için başka değil, ancak eşsiz bir rahmet olarak gönderdik. ” (Enbiya, 107) iltifatına mazhar olmuş Kutlu Nebiyi bağrından çıkaran bu coğrafya, şimdilerde perişan olmanın sebebi ise Habib-i Zişan’a (Sav) uzak düşmesinden, O’nu(Sav) gençlerimize yeteri kadar anlatamadığımızdan dolayıdır.

Bu coğrafyada toprak kana doydu, güllerin açılması yakındır inşallah. Üstad Bediüzaman Hz. nin ifadeleriyle ”Tahsile gitmişler. İşte Hindistan, İslâmın müstaid bir veledidir; İngiliz mekteb-i idadîsinde çalışıyor. Mısır, İslâmın zeki bir mahdumudur; İngiliz mekteb-i mülkiyesinden ders alıyor. Kafkas ve Türkistan, İslâmın iki bahadır oğullarıdır; Rus mekteb-i harbiyesinde talim alıyor, ilâ âhir.

Yahu, şu asılzade evlât, şehadetnamelerini aldıktan sonra, her biri bir kıt’a başına geçecek, muhteşem âdil pederleri olan İslâmiyetin bayrağını âfâk-ı kemâlâtta temevvüc ettirmekle, kader-i Ezelînin nazarında, feleğin inadına, nev-i beşerdeki hikmet-i ezeliyenin sırrını ilân edecektir. ” (Tarihçe-i Hayat- ilk hayatı)

Bunun için bizler, fert olarak bana ne düşüyor demeli, vazifelerimizi en iyi şekilde yerine getirerek, duayı hiç bırakmadan bu durumları dertlenirsek, dualar ve ızdıraplar külliyet kesp edecek, Rahmet-i Rahman’a ulaşacak her yerde güller açacak bu coğrafyada. Huzur, şefkat, adalet, özgürlük at başı koşacak, topyekün Müminler kardeşlik türkülerini söyleyecek, zulüm bitecek çünkü Allah” Herkes, önünden ve arkasından kendisini saran farklı durumlar arasında hayatını sürdürür ve) Allah’ın emri gereği onu önünden ve arkasından nöbetleşe takip edip koruyan ve her sözünü, her yaptığını kaydeden melekler vardır. Gerçek şu ki Allah, bir topluluğun durumunu o topluluk kendi içindekini değiştirmedikçe değiştirmez. Allah, (yaptıklarının karşılığı olarak) bir topluluğa da bir belâ isabet etmesini dilemişse onu da geri çevirecek yoktur. İnsanlar için onları gerçekten koruyup sahiplenecek Allah’tan başka kimse bulunmaz ki. ”(Ra’d, 11)

Fert, fert bunu idrak ederek, kul olarak Rabbimizin koyduğu helal ve haramlara uyarsak bu topluma yansıyacak, Toplum istenen yönde değişecek Üstad Hazretlerinin ifadesiyle “Evet, ümitvar olunuz! Şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür sada, İslam’ın sadası olacaktır.” (Sünuhat, s.36)

Her yerde Rûh-u Revan-ı Muhammedî (Sav) Şehbâl açacak o zaman, bizim coğrafyamızda ve dünyada gerçek bayramlar olacaktır. İnşallah… Selam ve Dua ile

 

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.