Birbiriyle çelişen hadisler var mı?

Bazıları bazı hadislerin birbiriyle çeliştiğini söylüyor, bunlarda haklılık payı var mıdır?

Sahih ve güvenilir hadisler arasında gerçek bir çelişki yoktur. Bu nedenle, aralarında çelişki varmış gibi zannedilen bazı hadisler gördüğümüzde, bunların mutlaka bir açıklamasının olduğunu ve hemen reddetmenin doğru olmayacağını bilmeliyiz.

Birbiriyle çelişkili gibi görünen hadislerin gerçek durumunu açıklayan ve bunlar arasındaki çelişkiyi gidererek uzlaştırmaya çalışan ilim dalına da “te’vilu muhtelifi’l-hadis” denilmiştir.

Hadisleri doğru anlamak için bu ilmin bilinmesi gerekir. Çünkü tek bir hadis ele alınıp, konu bütünlüğü olan diğer hadisler ve bunların yorumu bilinmezse, hadislerde kastedilmeyen yanlış anlamalara ve bunun neticesinde yanlış hüküm vermelere rastlanılması kaçınılmaz olur.

Hz. Peygamber (asm) yirmi üç yıllık peygamberlik hayatında nazil olan ayetleri uygulamış ve açıklamıştır. Onun söz ve fiilleri çeşitli olaylar, şartlar ve muhataplar açısından farklılıklar göstermiş ve bu farklılıklar hadis kitaplarına da yansımıştır. Nasıl ki Kur’an-ı Kerim belli bir süreç içerisinde bir defada değil de tedrici olarak nazil olmuşsa Hz. Peygamber de buna bağlı olarak söz ve fiilleriyle bu süreci takip etmiştir.

Hz. Peygamber (asm), içinde bulunduğu yer, zaman ve ortama göre farklı hareket ederek, muhatap aldığı kişinin durumuna göre özel hüküm vermiş veya tavsiyede bulunmuştur. Ayrıca bir topluluğa konuşurken de o topluluğun durumunu göz önünde bulundurarak mesaj vermiştir.

Bir peygamber, bir öğretmen, bir devlet başkanı, bir ordu komutanı ve bir davetçi olarak yaşayan Hz. Muhammed (asm) muhataplarının anlayış ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak amacına göre değişik ifadeler kullanmış, emirler vermiş, hükümler koymuş ve tavsiyede bulunmuştur.

Tüm bu hususlar da onun söz ve davranışlarının muhataplarının durumuna göre farklı olmasını gerektirmiş, bu durum da söz ve uygulamalarının taşıyıcı malzemesi olan hadislere yansımıştır.

Hadislerde görülen çelişkilerin birçoğu bu hadisleri rivayet eden râvilerden kaynaklanmıştır. Çünkü râviler de bir beşer oldukları için unutma ve yanılma gibi kusurlardan uzak kalamamışlardır. Bu nedenle de hadisi eksik işitmiş ve eksik olarak nakletmiş, hatta kendisinden de bir şeyler ilave etmiş olabilir.

Ayrıca pek çok râvi de hadisi duyduğu lafızlarla değil de duyduklarından anladığını kendi lafızlarıyla aktarmıştır. Bu durumda râvinin duyduğu hadisi yanlış veya eksik anlaması ya da Hz. Peygamberin maksadını farklı şekilde kavraması mümkündür.

İslam bilginleri, hadisler arasında çelişki gibi görünen sorunu çözmek için bu hadislere şu yöntemi uygulamışlardır:

1. İlk önce birbiriyle çelişkili olan hadisler birleştirilmeye çalışılır. Eğer bu birleştirme işi mümkün oluyorsa, her iki hadisin de sahih olduğu sonucuna varılır.

2. Eğer bu hadisleri cem etmek mümkün değilse, o hadislerin ne zaman söylendiğine, yani vurud tarihlerine bakılır. Hadislerin söylendiği tarih tespit edildiği zaman hadisler arasında nesh uygulamasına başvurulur. Sonraki tarihte söylenmiş hadisin kendisinden önceki bir tarihte söylenen hadisi neshettiği, yani hükmünü ortadan kaldırdığı kabul edilerek hadisler arasındaki ihtilaflı durum ortadan kaldırılmış olur.

3. Hadislerin ne zaman söylendiği tespit edilemediği zaman, bu hadislerin senet ve metinleri incelenerek bazı tercih sebeplerine göre biri diğerine tercih edilir.

4. Hadisler arasında bir tercih yapmak mümkün olmadığı zaman, her iki hadisle de amel edilmeyerek bu konuda kesin bir karar verilmez.

Birbiriyle çelişmeleri nedeniyle araları cem edilen hadislere örnek olarak Hz. Peygamber (asm)'den nakledilen iki farklı rivayeti verebiliriz. Her iki hadis de Hz. Peygamber'in su içmeyle ilgili iki farklı söz ve uygulamasını göstermektedir. Bir hadiste Hz. Peygamberin ayakta su içmeyi yasakladığı nakledilirken (Müsned, 3/277) diğer bir hadiste de Abdullah b. Ömer “Hz. Peygamberin ayakta su içtiğini” (Buharî, Eşribe, 16) haber vermiştir.

Bu her iki hadisten anlaşıldığına göre Hz. Peygamber (asm) oturarak su içmeyi tercih etmekle beraber, gerektiğinde de ayakta su içmiş ve bunda bir sakınca görmemiştir. Böylece her iki hadis arasında herhangi bir çelişki olmadığı anlaşılmaktadır.

Yolculukta oruç tutmakla ilgili olarak rivayet edilen ve birbiriyle farklı olan iki hadis arasındaki çelişki de aynı yöntemle giderilmiştir. Hz. Peygamber, kendisine yolculuk esnasında oruç tutma konusu sorulduğunda, “İstersen tut, istersen tutma.” (Buharî, Savm, 33) buyurmuş, başka bir hadiste de “Yolculukta oruç tutmak, mukim iken (yolcu değilken) oruç tutmamak gibidir.” (Nesaî, Sıyam, 53) demiştir.

Birbiriyle çelişkili gibi görünen bu iki hadisten birincisi, kolay bir yolculuk yapan ve bir zorlukla karşılaşmayan kimsenin isterse oruç tutabileceğini dile getirirken, diğeri de çok meşakkatli bir yolculuk yapan kimsenin oruç tutmaması gerektiğini ifade etmektedir. Hz. Peygamber (asm)'in birinci hadisi yolculukta oruç tutmama konusunda Kur’an’da zikredilen ruhsatın pratik bir uygulamasını göstermektedir.

Birbiriyle çelişkili gibi görünen ve sahih olan bu ve benzeri rivayetler, farklı ortamlarda ve farklı sebeplere göre söylenmiş hadisler olup aralarında gerçek bir çelişki bulunmamaktadır.

Kaynaklar:

- İsmail L. Çakan, Hadislerde Görülen İhtilaflar ve Çözüm Yolları.
- İbn Kuteybe, Te’vîlu Muhtelifu’l-Hadis (Türkçe’ye "Hadis Müdafası" adıyla tercüme edilip basılmıştır).
- Tahâvî,  Te’vîlü Müşkili’l-Âsâr.
- İbnü’l-Cevzî, et-Tahkîk fî Ehâdisi’l-Hılâf.
- İmam-ı Şafii, İhtilafu’l hadis.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

İslam Haberleri