Bir sabah ziyareti (Şanlıurfa–6)

Afife ARTIK

Bu senenin yani 2019 senesinin üçüncü gününün sabah namazını Halil-ür-Rahman dergahında eda ettikten ve anneciğimle Abdülkadir Ağabeyimin Yasinlerini okuduktan sonra üşümemek için 63 numaralı güzel otobüse binerek pasajlar durağında indim.

Abdülkadir Rıd(z)vanoğlu’nu ziyarete gitmeyi nicedir istiyordum fakat dar bir vakte sıkıştırmak veya manen sallantıda olduğum bir zaman dilimine denk getirmemek için epey bir müddet ertelemiş olduğum bu ziyareti bugün yapmayı arzu ettim.

Ajandama not almışım ki kendisinin mahdumu ile görüşüp bir randevu talep edeyim. Halbuki hakikaten büyük olan büyüklerin kapıları daima açıktır ve Abdülkadir Rıdvanoğlu dahî böyledir.

Abdülkadir Rıdvanoğlu’nun evine yakın yerde küçücük bir manav dükkanı vardır. Ben daha evvel onun önünden geçerken oradakilerin simaları bana pek nurlu göründü de içimden “bunlar Abdülkadir Rıdvanoğlu’nu bilebilirler” dedim ve onlara sordum. Hakikaten de ziyaretine gitmişler ve manavdaki yaşı büyük olan zât bana dedi “o seni bahtiyar eder.” Ziyaretine gitmemin pek isabetli bir iş olacağını söylemek istedi.

Evine yakın olan caminin müezzinine söylesem beni götüreceğini de ilave etmişti. Ben de namazdan sonra 63 numaralı güzel otobüsle gittim. Bir sokak evvel dönmüş olduğum için evvela Abdülkadir Badıllı Ağabeyin evinin önünden geçtim sonra bahsi geçen camiye vardım. Cami önündekü nur yüzlü kişiye sual ettim o da yanıma bir çocuk kattı ki bana sokağı göstersin.

Sabah hayli erken vakit idi. Namazdan sonra tesbihat yapıp dört Yasin okuduktan sonra gelmiş idim. O an saate bakmadım ama daha dokuz değildi. Kapıyı çalıp az bir müddet bekledim kapıyı Abdülkadir Rıdvanoğlu’nun eşi açtı. Ben ziyaret için ve dua almak için geldiğimi söyledim. “Kimsin, necisin” demedi. Dedim ya büyüklerin kapısı her çalana her daim açıktır inşallah.

Abdülkadir Rıdvanoğlu’nun uyuduğunu öğrenince “ben beklerim uyandırmayın” dediysem de beni birkaç dakika beklemem için bir odaya buyur eden eşi kendisine haber verdi ve beni beklediğini söyledi.

Selam verip girdim ve yerde oturmakta olan Abdülkadir Rıdvanoğlu Ağabeyin karşısında iki dizim üzerine oturdum. Hamd olsun er-ruha bana şifa vesilesi oldu. Bir süredir üzerine oturamadığım ayağımın üzerine yine oturabilir oldum Allah’a şükür.

Evvelden bilgisayarımla gidip direk bilgisayarda not alırım diye düşünmüş isem de bilgisayarsız gittim. Kısa bir hal hatır sorma faslından sonra coşan bir nehir gibi anlatmaya başladılar. Ben de hiçbir balığı kaçırmadan hepsini avlamak isteyen bir avcı gibi çantamdan çıkarttığım not kağıtlarına yeşil mürekkepli kalemimle yazmaya başladım her söylediğini. Toplamda 19 sayfa yazmışım. Kendi kağıtlarımın tükendiğini gören ev sahibi hanım bana ilave kağıtlar verdi Allah razı olsun.

Şimdi aldığım notları tashih ederek buraya aktaracağım inşallah. Bir kısmını tayy edip etmemeyi şimdi düşünmedim. Nasib.

İnşallah bir sonraki yazımda paylaşmak duasıyla...

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.