Bir okuma bir rüya

Ahmet Nebil SOYER

Son günlerde 22. Sözü okudum. İki parça bir eser. Büyük eserler her okuduğunuzda size yeni düşünceler veren eserlerdir. Değer hükümleri, dini, estetik ve başka hükümler vermek kolaydır. Çok güzel, harika, dayanılmaz, eşsiz gibi. Ama neden güzel ve eşsiz olduğunu söylemek değer hükümlerini, estetik değer kıstaslarını bilmeyi gerektir? Babasının şiirini Kabe’nin duvarından kaldırırken Lebid’in kızı “ayetlere karşı bunun bir değeri kalmadı” demiş. Müslüman falan değilmiş ama ayetin bir şiirden -ki babası Lebid büyük bir şair- daha harika olduğunu söylemek, evrensel metin değerlendirme hükümlerini biliyor demektir. Böyle tarafsız bir eleştirinin hüküm sürdüğü bir ortama inmiş mukaddes kitabımız. Ama biz onun neden evrensel ve muciz olduğunu anlamıyoruz, çünkü bizim aldığımız metin kültürü ve değerler manzumesi onu anlayacak durumda değil.

Risale-i Nur’un da metin olarak nasıl evrensel bir metin olduğunu anlayacak durumda değiliz. Birçok eser gibi 22. Söz de evrenseldir. Bediüzzaman da evrensel konuşan ve yazan bir insandır. Mesela güneş evrenseldir, kişilere göre değişmez, herkes onu aynı şekilde görür ve aynı şekilde algılar.

Eski Yunan’da dünyayı ve olayların simetrisini, anlamını gören bir takım insanlar düşünmüşler ama bütün bu hareketlerin arkasındaki tasarım ve niçinlere cevap verememişler. Bazıları intihar etmiş, bunları çözemeden hayatın basit zevklerine kanmamışlar, soylu bir duruş veya değil. Stephan Zwvayk da intihar etmiş, ondan fazla lisan bilen bu dünyanın büyük ve evrensel yazarı, ülkesinin işgali, Avrupa kültürünün ayaklar altına alınması, insanın değerinin adileşmesi yüzünden göçtüğü Brezilya’da kimseyi suçlamadan eşiyle intihar etmiş. Eğer yardımına semavi güçler koşmasaydı Bediüzzaman da intihar edecek çok olayla karşılaşmıştır. ”Eğer dinim beni intihardan menetmeseydi Said bugün topraklar altında olacaktı” diyor.

22. Sözün birinci kısmı ironik ve alegorik bir eser. Dünyanın mahiyetini olayların neden ve niçinlerini anlatmak için çok çok uzmanca düzenlenmiş bir metin.

Eserde yazarının kimliği, menşei ile ilgili hiçbir şey yok, herkesin okuduğunda aynı şeyleri düşüneceği bir metin, bir millete, bir kalıp dünya görüşüne mal edilemez. Bediüzzaman dünya görüşlerinin ve İslam telakkilerinin ötesinde bir insan olduğu için hep evrensel düşünmüş.

Eserin konusu yaratılışın ve yaratılışın olaylarının, nesnelerinin bir esrarlı perde arkasından yorumu. Bu perdeye çok riayet etmiş, eserde çok yerde tekrar edilen bir “gizli el“ imajı var. Bu gizli eli birden değil yavaş yavaş, göstermeye çalışır.

“Gel her tarafa bak her şeye dikkat et. Bütün bu işler içinde gizli bir el işliyor.“

“Demek bütün bu gözün gördüğü ne kadar antika makineler var, o gizli Zat’ın birer sikkesi hükmündedirler.”

“Eğer o gizli Zat’ı kabul etmezsen…”

“Eğer nihayetsiz mucizeleri ve hünerleri olan gizli bir Zat’ın kalemi işlemezse...”

“Şu sanatlı şeylerin herbirisi o gizli Zat’ın bir ilannamesi hükmünde O‘nu gösteriyor.”

“Gözümüzün önünde bir dest-i gaybi o ipleri dahi yapıp o hedeyayı onlara takıyor...”

“O gaybi Zatın saltanatına...”

“Gaybi bir Zat-ı muciznümanın…”

Hiçbir yerde bir hadis yok, ayet de yok, tamamen muakele ile, gözlem ve yorum ile kurgulanmış, hiçbir millete göre anlam değişimine uğramayan bir metin. Ve onu kurgulayan da evrensel yani bütün telakkiler ve evren üstü bir zeka ve yazma tarzı. Bunu yazmak için bir kişinin Türk veya Kürt veya Arap olma zorunluğu yok ve bu adı geçen milletlere de bir ırki mefahir vermez, tamamen evrensel insana hitap ediyor. Bir İngiliz, bir Alman ve İtalyana göre mana değişmez herkes aynı şekilde algılar. Bediüzzaman‘ın bütün dünyada okunması da bu evrensel anlatım ve evrensel yazar olmasındandır. Bediüzzaman’ı evrensel anlamayan, eserlerini evrensel telakkilere göre değerlendirmeyen insanlar da bahsin neresinde kalır mahalli ve bölgevi telakkilerin verimsiz yerlerinde. Onu mahalli ve bölgesel telakki etmeye çalışanlar iki sınıf. Biri düşmanlar diğerleri de aklı ihata edemeyen dostlar.

Bediüzzaman’ın evrenselliğini, kaleme alma tarzının evrenselliğini düşünürken yattım. Rüyamda Kırkıncı Hoca’yı gördüm. O da evrensel düşünürdür. Bediüzzaman’ın kurgularından etkilenmiş, her bahsi bir küçük kurgu ile bir anda anlaşılır hale getirirdi. Yanına gelen biri “Ama hocam bir erkek bir kadınla iktifa etmemeli“ demiş. O da anında “dikkat et anan da duymasın” demiş. Adam birden portakal simalı biri olmuş. Rüyada hocamla bu evrensel eser ve evrensel Bediüzzaman’ı paylaştık. ”Evet öyle” dedi ve kayboldu.

Shakespeare de evrenseldir, Kant da, Dekart da ama Marks değil.

Bir metni alalım.

“Evet görüyoruz ki bütün yeryüzünde bir vüsat-ı mutlaka içinde bir icad, bir tasarruf, bir faaliyet var.

Hem o vüsat içinde bir sürat-ı mutlaka ile işleniyor.

Hem o sürat ve vüsat ve suhuletle beraber teksir-i efradda bir sehavet-i mutlaka görünüyor.

Hem o sehavet ve suhulet ve sürat ve vüsatle beraber herbir nevide herbir ferdde görünen

bir intizam-ı mutlak

ve gayet mümtaz bir hüsn-i sanat

ve gayet müstesna bir mükemmeliyet-i hilkat

ve gayet sürat içinde bir hüsn-i sanat

ve nihayet ihtilat içinde bir imtiyaz-ı etemm

ve gayet mebzuliyet içinde gayet kıymettar eserler

ve gayet geniş bir daire içinde bir muvafakat

ve gayet suhulet içinde gayet sanatkarane Bediaları icad etmek

Bir anda her yerde, bir tarzda her fende bir sanat-ı harika bir faaliyet-i muciznüma göstermek, elbette ve elbette öyle bir Zat’ın Hatemidir ki hiçbir yerde olmadığı halde her yerde hazır nazırdır. Hiçbir şey O’ndan gizlenmediği gibi hiçbir şey O‘na ağır gelmez. Zerrelerle yıldızlar, O’nun kudretine nisbeten müsavidirler.”

Gözlemde on iki fiili birbirinin mantıki ve icadi beraberliği sırasını şaşırmadan anlatılması bir sıradan zekanın değil çok büyük zekaların bile kısa cümlelerle mantıki ataklar ve sıralamalar yapması mümkün değildir. Bu Bediüzzaman işidir. Acaba onun mu işidir ama müşahade onundur, yorum neden onun olmasın? İşte bu metni kaleme almak evrensel bir zekanın mahsulüdür, şu insan bu insanın işi değil. Gelin onu suçlayanlar, onu dar bir yere sokmayın. Gelin onu sevenler, onu dar bir perspektiften anlatmayın.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (8)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.